T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Müthiş benzerlikler

Sıkça ifade ettiğim Ertuğrul Özkök'e hayranlığımı bazıları şaka sanıyor; oysa gerçek bir hayranlık benimki. 'Siyaseten doğru' tavrı çoktandır o belirliyor. Ak Parti'yle döneminin kapanacağını sanan saflar çıkmıştı, girdiğim iddiaların hepsini ben kazandım. Bugün de, ülkemizde, olaylara bakış standardını Hürriyet'in yayın yönetmeni belirliyor.

Danıştay baskınına daha ilk gün 'Rejimin 11 Eylülü' benzetmesini yaptı Özkök. Benzetmesine kızanlar olduğunu biliyorum. Ancak, baskın, baskını yapan, baskını yapanın eylem arkadaşları ve akıl hocaları hakkında bilgiler ortalığa döküldükçe, 11 Eylül uğursuz eylemleri ile Danıştay baskını arasında şaşılası benzerlikler de dikkat çekmeye başladı.

Ertuğrul Özkök

'Rejimin 11 Eylülü' derken, onun kafasında, "ABD'yi vuran 11 Eylül o ülkeyi sonradan ne hale getirdiyse, Danıştay baskını da bizde aynı etkiyi yapacak; Türkiye hak ve özgürlükler bakımından tanınmaz bir hale gelecek" düşüncesi mi yatıyordu? Bazılarınız böyle düşünüyor biliyorum, ama ben o kanaatte değilim. 11 Eylül eylemlerine yanlış teşhis koyduğu için başına gelmeyen kalmadı George W. Bush'un; en son sevgili eşi Laura'nın da yatağını ayırdığını Hürriyet'te okudum. O tür yanlış teşhislerin başa ne işler açtığını "Yataklarını ayırmışlar" haberini yapan gazetenin yayın yönetmeni akıl eder herhalde.

11 Eylül'ün netameli bir konu olduğunu biliyorum elbette; nasıl bilmem, o eylemler sonrasında tuttuğum notlar '11 Eylül: O Kader Sabahı' adlı bir kitapta (Timaş Yayınları) toplandı. Kitabını yazdım diye ilgimi yitirecek değilim ya, şimdi de o eylemlerle ilgili haberleri ilk günkü heyecanla izliyorum...

Geçen gün ne oldu, biliyor musunuz? 11 Eylül eylemlerinin en gizemli ayrıntılarından birine açıklık getirmek için şimdiye kadar zulada tuttuğu bir videoyu dünyayla paylaştı Amerikan yönetimi; sırf komplo teorilerini sona erdirmek için... Sonuç şu oldu: "11 Eylül günü üçüncü uçak Pentagon'a çarpmadı; Pentagon'u vuran bir füze" iddiasını seslendirip duranlar, video Pentagon tarafından yayınlandıktan sonra, "Dememiş miydik?" diye ortaya atıldılar.

Thierry Meyssan adlı Fransız gazetecinin Türkçeye 'Dehşetengiz Hile' adı ile çevrilmiş kitabının iddiasıdır bu. Pentagon, Judicial Watch adlı bir sivil toplum örgütünün mahkemeden aldığı karar üzerine videonun üzerindeki gizlilik kaydını kaldırdı. Yayınlanan video, kuruluşun, "Umarız, yayını komplo teorilerini boşa çıkartır" temennisini havada bıraktı. Fransız gazetecinin 'uçuk' görünen iddiasını doğrulayacak biçimde, videoda hiçbir uçak görüntüsü bulunmuyordu çünkü...

11 Eylül'de ikiz kulelere çarpan iki uçaktan sonra önemli bulguları olmuştu Amerikan polisinin: Muhammed Atta tarafından kiralanan otomobilin bagajında bir Kur'an ve Arapça bir uçak kullanma kılavuzu çıkmıştı sözgelimi... Unutmuşsanız hatırlatayım: Uçak çarpınca cehenneme dönen ikiz kulelerin üç sokak ötesinde Atta'nın örselenmemiş pasaportunu bulmuştu FBI...

Bizim Danıştay baskıncısı da arkasında ne çok iz bırakmış...

Benzerlikler burada kalsa iyi. Dün her gazetede polis sorgusundan dışarıya sızan bilgi kırıntıları vardı. Gazetelerden hangisini okursanız okuyun, üç aşağı beş yukarı aynı ifadeleri taşıyan bilgiler pek değişmiyordu; Yeni Şafak'taki bir ufak ayrıntı dışında. Danıştay baskıncısı üç kafadarın bir birahanede buluştukları, birinin kumar tutkusu bulunduğu... Birini polis nerede yakalamış, biliyor musunuz: Hovarda Bar isimli bir mekânda...

Danıştay eylemcileri ile 11 Eylül eylemcileri arasında bu noktada da benzerlik var. 6 Ekim 2001 tarihli Hürriyet'te şu başlıklı haberi okumuştunuz: "Cennete gitmeden önce âlem yapmışlar." Notlarımda eylemcilerin son gecelerini şöyle özetlemişim: "Gençler, felekten bir gece çalmak üzere kumarhane kenti Las Vegas'a gitmişler... Bir eğlence kulübünde kafayı bulmuş, porno film seyretmişler... Uçağa binmeden önce biri bankomattan para çekmiş, bir başkası havaalanındaki mağazadan alışveriş etmiş... Resmi teze göre, 'Allah uğruna canlarını feda etmeye hazırlanan' insanlar bunlar..."

Hürriyet haberinin girişi şöyle: "Saldırıların ardından cennete giderek 72 adet huri sahibi olacaklarına inandıkları bilinen teröristler, saldırılardan birkaç hafta önce Las Vegas'ta striptizci kadınlarla kucak dansı yapmışlar. Ayrıca Muhammed Atta 30 Haziran günü kaldığı otel odasına Lyn adında bir dansözü özel striptiz seansı için çağırmış."

Gördüğünüz gibi, Ertuğrul Özkök, Danıştay baskınına 'Rejimin 11 Eylülü' dedi, ama dediğinin tutamak noktası var. Benzerlikler kalbi fesatları da ikna etmiştir umarım. Ben birine boşuna hayran olmam.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi