T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 MAYIS 2006 CUMA | ||
|
Yunanistan ile Türkiye arasında sular giderek ısınıyor. Yunan devleti bilinçli olarak krizi tırmandırma politikası izlemeye başladı. Üst üste gelen olaylar yaşananların tesadüf değil, bilinçli bir politikanın parçası olduğunu ortaya koyuyor. İlk olay on gün önce Girit'in kuzeyinde meydana geldi. Yunanistan'ın Alman araştırma gemisi Poseidon'a Ege'nin uluslararası sularında araştırma yapma izni vermesi ve bunun anlaşma gereği Türkiye'ye bildirilmesi gerekirken bildirilmemesi ciddi bir krizin habercisiydi, ancak sorun, patlak vermeden diplomasi yoluyla çözüldü. Geminin sismik değil oşinografik araştırma yaptığı ve çalışmalarını askıya aldığı bildirildi. İkinci olay, Türk bayrağının Yunan polislerinin gözü önünde yakılması ve çiğnenmesi hadisesiydi. Türkiye derhal nota vererek, işin üzerine gitti. Üçüncüsü ise Salı günü yaşanan uçak çarpışması olayı. Türkiye ile Yunanistan uzun yıllar birbirine mesafeli durdu ve ikili ilişkilerde gerilim siyaseti güttü. Ancak son dönemlerde ilişkilerin normalleşmeye başladığı, gereksiz gerilimler yerine daha yapıcı işbirliklerine gidilmeye çalışıldığı düşünülüyordu. Başbakan Erdoğan'ın birkaç kez Yunanistan'a gitmesi, çocuklarının nikahına Yunan Başbakan'ı şahit olarak çağırması, Edirne'de yapılan ortak proje töreni, Yunanistan'ın Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmaması vs. Tüm bunlar olumlu adımlardı. Kardak krizinden bu yana yaşanan tek sıkıntı Harp Okulu'nda Türk bayrağına yönelik saygısız davranış olayıydı. Etnos gazetesi, "Ankara Ege'de silah çekti" derken, "Yunan pilot gibi Türkiye'ye karşı politikamızın da akıbeti bilinmiyor" yorumunu yaptı. Erdoğan'la kişisel ilişkisi olan Karamanlis'in, Türkiye AB sürecinde emin adımlarla ilerledikçe içerde daha fazla sıkıştığı görülüyor. Yunan derin devleti, Türkiye'nin uluslar arası konumunu geliştirmesini kendisi açısından risk olarak görmeye başladı. Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Dora Bakoyanni ise kendisini ispat etme refleksiyle statükoculara dizginleri kaptırmış görünüyor. Pekiyi Yunanistan ne yapmaya çalışıyor? Görünen o ki, kriz politikası Yunanistan'ın işine yarıyor. AB kurumlarıyla entegrasyon mücadelesi veren Türkiye'nin AB üyesi komşularıyla sorunluğu olduğu izlenimini vermek istiyorlar. Özellikle Papadopulos'un Kıbrıs sorununda uzlaşmaz ve anlaşmaz taraf olarak görülmeye başlanması, psikolojik üstünlüğü kaybeden Rumları Türkiye'ye karşı yeni bir psikolojik harekata mecbur ediyor. ABD'nin İsrail'in zorlamalarıyla politikalarını belirlemesi gibi, Yunanistan'da Kıbrıs Rumlarının zorlamasıyla politikasını değiştirmek zorunda kalıyor. Yunanistan'ın ikinci adımı, AB müzakere sürecinde masaya yeni maddeler koydurabilmek. "Bu karambolde Ege sorununu da lehime çözebilir miyim acaba" diye avuçlarını ovuşturuyor. Bilindiği gibi 6 mil olan karasularını Yunanistan 10 mile çıkararak ve Ege'nin tümünü FIR hattı sayıp askeri uçaklardan uçuş planı isteyerek Ege'yi bir Yunan gölü haline getirmeyi amaçlıyor. Türkiye'yi kendi sahiline kapama çabası, uluslararası destek bulmuyor, ancak Yunanistan'ın kural tanımaz tavrı, sürekli savaş uçakları ve gemileri arasında itiş-kakışa sebep oluyor. Başbakan Karamanlis'in hâlâ Türkiye'ye resmi ziyaret yapamamış olması da Yunan iç siyasetinin ne kadar kırılgan ve hassas bir zeminde ilerlediğini gösteriyor. Yunanistan "normalleştirme" değil, "krizi tırmandırma" siyaseti izledikçe hem bölgede hem de uluslararası zeminde kaybetmeye mahkumdur.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |