T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Çete izleyicisi

Bilinen çetelerimiz vardı: Susurluk Çetesi, Yüksekova Çetesi... Bunlara yakınlarda Sauna Çetesi ile Küre Çetesi de eklenmişti... Son bir hafta içinde dallı budaklı bir başka çeteyle tanıştık; buna, 'Evlerini Teflonlayanlar Çetesi' diyebilir miyiz, bilmem...

'Çete' sözcüğünü ne zaman duysam, aklıma hemen Salman Yüksel ve yıllardır tek başına verdiği mücadele gelir... Ben yaşlarda bir emekli öğretmendir Salman Yüksel; o gün bugündür memleketi Sivas'ta fenni arıcılık yapmaktadır. Ancak, esas özelliği, bitmek tükenmek bilmez merakıdır. Benden fazla gazete okur Salman Yüksel, ilgisini çeken haber ve yazıları arşivinde saklar. En büyük merakı da çetelerdir...

Artırdığı paralarla Ankara/Batıkent'te konut sahibi olmak istemesi, Sivaslı öğretmeni bir çeteyle burun buruna getirmiştir. Başkası olsa, "Allah'tan bulsunlar" deyip yapılanı sineye çekerdi, nitekim onbinlerce kooperatifzede öyle yapmamış mıdır? Salman Yüksel ise, birikiminde gözü olan tiplerin kimliğini merak eder ve böylece 'çeteler gerçeği' ile karşılaşır. Kime başvursa, şikâyet ettiği kişiler karşısında çaresizlik ifade ettiklerini görür. Yerel yöneticiler, emniyet müdürleri, vali yardımcıları, valiler, komutanlar... İşini yasalara uygun yapmaya çalışanları korkutmaktadır çete.

Küçük tasarrufuna göz koyanları ve irtibat noktalarını bir bir tespit eden Salman Yüksel kendisini ve muhataplarını çok aşan bir garip durumla karşı karşıya olduğunu neden sonra anlar: Türkiye içiçe geçmiş ilişkileriyle tam bir çeteler ülkesi görünümünü kazanmıştır...

Çeteler konusunda bilgisi olması gerekenler her şeyi bilmektedir; bilinenler devletin resmî raporlarına da geçmiştir... 1988 yılında yayımlanan ünlü 'MİT Raporu' sözgelimi; Salman Yüksel o raporu didik didik ederek okumuş ve neredeyse bütünüyle doğru olduğu kanaatine varmıştır. Kendi önüne 'kooperatif çetesi' olarak çıkan grubun uyuşturucuyla başlayıp bilumum yasal olmayan başka işlere de bulaştığını tespit etmiştir.

Salman Yüksel başka bir gerçekten daha haberdardır: Dar gelirlinin küçük tasarrufuna göz diken, uyuşturucu kaçakçılığına bulaşan çete siyasetle de ilgilenmektedir. Kendisiyle uğraşmaya başlayan çetecilerin parmağını kitle eylemlerinde ve siyasî cinayetlerde de görür. Özel uğraş alanı seçtiği 'Ankara Çetesi', ellerini Sivas, Malatya, Nevşehir, Kars, Gaziantep, Erzurum, Kırklareli ve Denizli'ye kadar uzatabilmekte, sözgelimi Çankırı Valisi Ayhan Çevik'e suikast düzenleyebilmektedir.

Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Özdemir Sabancı ve Ahmet Taner Kışlalı suikastlarında çetelerin parmağını bulmakta hiç zorlanmaz Salman Yüksel...

Bunları, kendi dar imkânlarıyla bastırıp yayımladığı iki kitabından biliyorum. Önce 'Ankara Çetesinin Vatan Kurtarma Operasyonları' ile okur karşısına çıktı Salman Yüksel, sonra da 'Çetenin Kimliği' kitabıyla... Her iki kitabı okuma fırsatı bulanlar, Danıştay'a saldırı ve sonrasında ortalığa dökülen gizemli ayrıntıları daha iyi anlamışlardır.

Ülkemizde güçlülerle uğraşmak hayli risklidir. Salman Yüksel de peşlerine düştüğü çete ve uzantıları tarafından yıllarca tâciz edilmiştir. Evi basılmış, hapse düşmüş, çocukları ile uğraşılmıştır. Aklî dengesinin bozuk olmadığını ispat etme zorunda bırakılması da cabası... O ise, yılmadan, üşenmeden, izlerini her gördüğünde, bulunduğu yerin mülkî yöneticisine fark ettiği çeteyi şikâyet dilekçesi vermiş, mahkemelere düştüğünde sıkı savunmalar hazırlamıştır.

Sivas gibi bir yerde yaşayıp kitap yazmak ve yayımlamak zaten zordur, esas zor olan ise onları ilgi duyabileceklere ulaştırmaktır. Salman Yüksel'in yazdığı iki kitap da, bu yüzden, okumak isteyeceklerin eline geçmedi. Oysa, dikkatli Kulis okurlarının yararlanacakları kitaplar bunlar. Keşke, yerleşik bir yayınevi, çeteler konusunun merak uyandırdığı şu günlerde, kitaplarla ilgilense...

'Çetenin Kimliği' kitabında yer alan Milliyet'te vaktiyle çıkmış Sarp Kuray mülâkatından bir alıntı sunayım.

"Deniz Gezmiş benim elbisemle yakalandı" diyen 12 Mart öncesi çok faal Sarp Kuray'a, "Arkanızda kim vardı, Deniz Gezmiş'in saklanmasına nasıl yardım ediyorlardı?" diye soruluyor. Cevap: "Deniz Gezmiş'i saklandığı bir evden diğerine Orman Bakanı (AP'li) Turhan Şahin'in makam arabası taşıyordu. Turhan Şahin Nar Limited Şirketinde (27 Mayısçı) İrfan Solmazer'le ortaktı ve hazırlanıp düşük doğan 9 Mart olayının içindeydiler. Darbe hazırlığında olanlar bizimle ittifaka giriştiler. Silâhlı iktidarı alamayınca biz gençler silâhlı, külâhlı olduk, arkadaşlar da demokratik taraf oldular." (s. 257)

İyi bir çete izleyicisidir Salman Yüksel...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi