T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ali BAYRAMOĞLU

Kürt sorununda yeni sayfa

Kürt sorunu siyasi açıdan dünden bugüne nitelik itibariyle aynı kalmakla birlikte, gerek toplumsal yönü gerek Kürt politikası açısından büyük bir değişiklikler gösteriyor.

20 yıllık çatışmalar sonucunda Güneydoğu'nun demografik yapısını altüst eden "kitsesel göç", bölgede kaotik de olsa bir "kentleşme dalgası"na yol açmıştır. Gerek yaşanan deneyimler gerekse bu kentleşme Güneydoğu'nun kentsel merkezlerinde geleneksel yapıların çökmesine neden olurken, bir "bireyleşme eğilimi"ni ve "sosyal, kültürel alanlarda bir tür çoğulculaşma"yı beslemiştir.

Bu bugün çoğulcu yapı tekçi bir siyasi yapı tarafından kuşatılmış durumdadır. Bugün bu kuşatmayı ayakta tutan, mağdurluk ve haklılıktan yola çıkan, kendisini bu terimlerle doğrulayan "millilik" fikridir.

Ancak belirtmek gerekir ki bölge insanının, bölgedeki kentlerin yaşadığı değişim, farklılaşma, karmaşıklaşma, hatta bireyleşme eğilimiyle, yani toplumsal düzeydeki çoğulcu yapıyla PKK denetimindeki Kürt politikasının tek sesli yapısı arasında bir tezat oluşmuştur.

Bu tezat bugünü anlamak için önemli bir anahtardır.

Zira bir yandan PKK için önemli bir tehdit oluşturmaktadır.

Öte yandan demokratikleşme hamleleri sonucu özgürlükler alanının genişlemesi bu farklılaşmayı daha derinleştirmiş ve siyasete de yansıtma ihtimalini içermeye başlamıştır. DEHAP'in feshi, DTH'nın kurulması, yeni partiye katılmak istemeyenlerin baskı görmesi ve öldürülmesi bu koşullarda gerçekleşmiştir.

Diğer bir ifadeyle ortaya çıkan yeni sosyal yapılar ve demokratikleşme reformları her biri ters istikamette giden iki etki yapmıştır.

Bir yandan Kürt sorununun farklı ses ve görüşler tarafından da ifade edilme olanakları doğmuştur. Diğer yandan PKK, kendiliğinden çoğulculaşma eğilimi gösteren Kürt siyasetini zapt-u rapt altına almak için şiddeti yükseltmiş, kitleleri intifada politikasına katmıştır.

Son olaylarla gelinen noktada şu açık:

Kürt sorununda siyaset devreden çıkmaya başlamış, yerini yeniden ve yeni bir şiddet diline bırakmaya yüz tutmuştur. Hakim Kürt politikası PKK kadar sokağa, legal kurumlara ve toplumsal yapılara taşıtmaya çalışan bir hatta ilerlemektedir.

Bu hat kendisine siyaset adı verse de temel olarak siyaseti, yani uzlaşmayı, konuşmayı, farklılıkların özgür ifadesini dışlayan bir "çifte şiddet mekanizması" üzerine oturuyor.

İlk şiddet Kürtlere yöneliyor, bölgede yaşanan her kişinin, her Kürt'ün çeşitli yollarla, negatif ya da pozitif yaptırımlarla merkezi bir Kürt politikasının, tekelci bir Kürt siyasi yapılanmasının parçası olması bekleniyor.

İkinci şiddet, kaos, ayaklanma eylem ve tehditleri üzerinden Türkiye'yi hedef alıyor...

Neden Türkiye'de özgürlükler alanın başta Kürtler olmak üzere hemen herkes için genişlediği bir esnada, AB hedefi üzerinden bu ülkede çok-kültürlü bir sistemin ışıklarının görüldüğü bir zamanda Kürt politikası demokrasi eksikliğinden yakınıyor?

Devlet içinden birilerinin Öcalan'ı kullanarak şiddeti yükselttiği, bu şekilde Türkiye'nin AB üyeliğini engellemeye çalıştığı gibi "kompo teorileri"ne mi inanmamız gerekiyor?

Ya da tek sorun Şemdinli'de, son üç, dört ayda Hakkari-Şırnak'ta yaşananlar mı?

Bunlar devlet içindeki kimi karanlık odaklara işaret etse de, son üç yılın politikalarını tek başına açıklar mı? Şemdinli olaylarından çok daha önce Türkiye'nin AB'yle müzakereler başladığı sırada bu kararı alan PKK değil midir?

Yukarıda da altını çizdiğimiz gibi denebilir ki ülkede ve bölgede özgürlük alanı genişledikçe, Kuzey Irak'ta PKK'nın zemin kaybetme ihtimali büyüdükçe PKK'nın tedirginliği artıyor ve yeni bir politika izlemesi kaçınılmaz oluyor. Bölgeye ve ülkeye bu yüzden güç gösterisi yapılıyor...

O zaman sorunun özünü devletin bu soruna yaklaşımı ve kullandığı yöntemler kadar, bugüne kadar pek ihmal edilen Kürt politikasının içinde aramak gerekir...

Yarına...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi