T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Bir gerçeğin altını çizelim

Afedersiniz ama, Çamlıca'daki Subaşı Câmii'nde, kadın-erkek aynı safta durarak, kadınların başını örtmeden kıldıkları cuma namazı tartışılırken, neden kimse olayın 'müsamaha' boyutuna dikkat çekmiyor?

Olayın bugüne kadar ortaya çıkan ayrıntıları bile bazı çevrelerin inanmamızı istediği bir takım kabullerin yanlışlığına hemen ışık tutuyor aslında: İki yıla yakın bir süre her cuma aynı câmiye gidermiş o grup ve yalnızca farz kılınırken içeri girer, kadın-erkek aynı safta durarak namaz kılarmış, kadınlar başlarını örtmeden... Bu durumu tasvip etmeyen câmi cemaatinden aşırı bir tepki görmedikleri ve imamın da ara sıra vaaz kürsüsünden dile getirdiği uyarılar dışında bir tavır koymadığı anlaşılıyor. Câmi imamı, "Allah'ın evine gelenleri geri döndürme yetkim yok" diyor...

Oysa, bugüne kadar, bu görüntünün tam tersine inandırılmadık mı? Bağnazlık, softalık ve yobazlık yakıştırılan bir güruh değil miydi herhangi bir câminin cemaati? Kendileri gibi düşünüp yaşamayanlara karşı müsamahasız oldukları, en ufak bir çizgi sapmasına celâllenerek mukabele ettikleri iddia edilmiyor muydu? Kimbilir hangi sebeplerle işlenmiş bir-iki cinayet bile 'oruç' ibadeti ile ilişkilendirilmemiş miydi? İşte, bir grup, her hafta cuma namazına gelip cemaatin tasvip etmediği biçimde davranıyor, ama söylenen ve iddia edilene uyan bir tepki görmüyor... (Birileri bugün-yarın organize bir tepki koyarsa, bu gelişme, iki yıllık müsamahayı ortadan kaldırmaz.)

Aslında bunda şaşılacak bir yön yok. Kendilerini Müslüman görmeyen kişiler ve gruplar Osmanlı döneminde de bu topraklarda istedikleri gibi yaşama hakkına sahiptiler. Gayr-ı Müslim kitleler kendi dinî esasları istikametinde özgürce yaşadıkları gibi, zâhirde Müslüman olup da dinî hassasiyetleri bulunmayanlar da üzerlerinde aşırı bir baskı hissetmeden hayatlarını idame ettirdiler. Cumhuriyet'e doğru gidilen yıllarda kaleme alınan bazı romanlarda (meselâ Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 'Nur Baba'sında) karikatürleştirilen bazı tekkelerdeki 'farklı' uygulamalar 'dinî' sınırlar içinde kabul edilirdi.

Bugün de durum farklı değil. İslâm'ı en keskin yorumuyla benimsemiş ve ona uygun bir hayat tarzını sürdüren insanlar, sözgelimi ABD'deki Amish cemaati gibi, gettolarda veya dıştan kopuk yerleşim merkezlerinde değil, diğer insanlarla yanyana yaşamaktalar. Peyami Safa'nın 'Fatih-Harbiye' romanından beri en bilinen örnek İstanbul/Fatih'teki muhafazakâr hayat bu gerçeğin göstergesi değil mi?

Üsküdar'daki 'nevi şahsına münhasır' grubun varlığı ve kendilerini tasvip etmeyen cemaatten gördüğü müsamaha, son yıllarda pompalanmış önyargıları yıkacak değerdedir. Kendilerine yobaz, softa, bağnaz gibi hoş olmayan sıfatlar yakıştırılan inançlı insanlar, bugün daha iyi anlaşılıyor ki, meğer bayağı hoşgörülüymüşler... İslâm dinine ait konuları tartışan hemen hepsi geleneksel çizgideki din âlimlerinin de kimseyi 'kâfir' diye yaftaladıkları yok... Câmi cemaatinin uygar davranışı gibi dinî tartışma da uygar bir çizgide sürdürülüyor...

Bu tespit bizi bir başka gerçeğe götürüyor: İslâm dini ve Müslümanlar söz konusu olduğunda her türlü ithamı hiç çekinmeden dillendirebilen, temelsiz olduğu bugün iyice sırıtan önyargılardan hareketle yasakçı uygulamalar başlatabilen, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını getiren demokrasi-dışı politikaları tasvip eden kişi ve kitlelerin haksızlığı...

Üniversitelerde eğitim hakları ellerinden alınan gençlere yönelik iddialar, çalıştıkları kurumlardan ilişiği kesilenlerle ilgili ithamlar Çamlıca'daki câmiden sızan ışık ile birlikte bütünüyle havada kaldı. Başını örtmeyenlere kimsenin 'kâfir' gözüyle bakmadığını Subaşı Câmii cemaatinin tavrı göstermiş olmadı mı? 14 asırlık dinî uygulamalara ters bir 'yeniliğe' bile müsamaha gösteren bir milletimiz var bizim.

Afedersiniz ama, bu gerçeğin gizli kalmaması, tam tersine, milletimiz adına bir iftihar vesilesi olarak gözlere sokulması şart.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi