T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Bir âlimin ölümü

Sabah 'İslâm Finans Zirvesi'ne katılmış, oradan çıkınca Anglikan Kilisesi başının Lambeth Sarayı'nda düzenlediği bir dâvete katılacakmış... Dâvet, Başpiskopos'un yeni girişimi 'Hıristiyan-Müslüman Forumu' vesilesiyle verilmekteymiş... Sabahki toplantıda fenalaşmış; hastaneye yetişemeden son nefesini vermiş...

İngiltere'deki Müslümanların liderlerinden Dr. Zaki Badawi 83 yaşında vefat etti. Hayatının neredeyse her gününü koşa koşa geçirmiş biriydi... Yokluğu, özellikle İngiltere'de yaşayan Müslümanlar tarafından, her geçen gün daha fazla hissedilecek...

1990 öncesinde yolu Londra'ya düşen Müslümanlar kendisini iyi hatırlayacaklar. Mütevazı güzel Regent's Park Camii'nin başimamıydı Zaki Badawi. Her cuma günü yalnız olmadığımız hissini tatmak için giderdik o câmiye; ama minbere onun çıkmadığı cumalarda içimde boşluk hissettiğimi bugün bile hatırlıyorum. Yıllar sonra, İstanbul'da karşılaştığımızda, "İlişkiniz kalmadı galiba?" soruma, İslâm Merkezi olarak da çalışmasını sağladığı câmiyle bağlarının kopartıldığı cevabını vermişti.

İstanbul'a 2004 yılı ekim ayı başında İslâm Konferansı Örgütü-Avrupa Birliği Ortak Forumu'na katılmak üzere gelmişti. Türkiye'nin böyle bir toplantı düzenlemesi kadar Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yönelttiği iltifatlar da kendisini mutlu etmişti. Bakan Gül, Dr. Badawi'yi yalnız Londra'daki câmiden değil, Cidde'de çalıştığı dönemde okuduğu 'Arab News' gazetesindeki yazılarından da hatırlıyordu.

Forum'la ilgili Kulis'te katkısını şöyle değerlendirmişim: "Zaki Badawi yolu Londra'dan geçmiş Müslümanların tanıdığı bir isimdir; yıllardır İngiltere başkentinde yaşar ve Regent's Park Câmii çevresindeki çalışmalarda ön planda yer alır. Mısır kökenli Dr. Badawi, hani 'hem nalına, hem mıhına' derler ya, öyle bir konuşma yaptı sempozyumun açılışında ve sert eleştirilerini dinleyen Batılı konuklar da doğru tespitlerinde itiraz edecek herhangi bir yön bulamadılar. Terörün İslâm Dünyası'na mâl edilmek istendiğini, ancak tarihin bu yakıştırmayı doğrulamadığını söyledi Dr. Badawi; 'Oysa' dedi, 'Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına sebep olan siyasî suikasttan başlayarak Bainder-Meinhoff, Kızıl Tugaylar ve IRA'ya kadar neredeyse bütün terör örgütleri Batı kaynaklıdır..."

Yaşı ilerleyince, iyi insanlar, hem daha hoşgörülü hem de daha sözünü sakınmaz oluyorlar. Zaki Badawi benim kendisini dinlediğim daha genç yaşlarında, hem içinde yaşadığı Batı toplumuna, hem de içinden çıktığı İslâm Dünyası'nın siyasî şahsiyetlerine daha kıyıcı bir dille yaklaşırdı. Son zamanlarda ise, İslâm Dünyası'nda sözü dinlenir bir 'bilge' statüsü kazandı, Batı'da da 'sağduyunun sesi' olarak kabul edildi. Batılı değerler ile İslâm arasında bir geçişlilik arayışında olduğu, Batı'da yerleşik Müslümanların içinde yer aldıkları toplumla 'barış' içinde yaşamalarını istediği biliniyor. Tek cümleyle söylemek gerekirse, Dr. Zaki Badawi, giderek daha dışlayıcı bir hal alan Batı ile giderek daha fazla Batı'ya karşı tavır alan Müslümanlar arasında bir arabuluculuk misyonuna soyunmuş gibiydi; 'karşı tırmanma'nın iki tarafın da aleyhine sonuçlanacağını bilen bir âdil arabulucu... Mısır'da doğmuş, eğitimini Kahire'deki Ezher Üniversitesi'nde almış bir din âlimi olarak, İngiltere'de kendisine saygın bir yer edinmesini farklı değerlendirenler çıkmıştı. Bir mülâkatta, "Beni İngiliz hükümetinin adamı diye tanıtmak isteyenler var; boğazımdan İngiliz hükümetine ait tek kuruş geçmedi" dediğini okuduğumda hissettiklerini anlamakta zorlanmadım. İki taraflı kesen bir bıçaktı onun kullandığı, bu sebeple de söz ve tavırları en yakın olduğu kesimler tarafından bile yanlış anlaşılmaya çok müsaitti. Tarafların birbirini görüp tanımadan evlenmelerine ve bazı Afrika ülkelerinde yaygın 'kız sünneti' uygulamasına şiddetle karşı çıkması bazı çevrelerden eleştiri almıştı. Irak'la savaşa gidilen ortamda, Zaki Badawi'nin, sesini duyurabildiği her fırsatta, yapılmak istenenin yanlışlığını anlattığını bildiğim için, vefatına verilecek tepkileri merak ediyordum. Prens Charles 'yakın dostu' olduğunu belirterek ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söylemiş... Tony Blair bile, Dr. Badawi'nin katılmaya hazırlandığı diyalog forumunda, "İnançlarına sonuna kadar sâdıktı" sözleriyle övmüş kendisini; pratikliğine de işaret ederek...

Bugünün İslâm Dünyası'nın eksikliği de Blair'in işaret ettiği noktada: Hem inancına sâdık, hem de formül üretebilen âlim kıtlığımız var; daha fazla Zaki Badawiler olsa Batı'da, bazı yanlışlıkların önüne geçmek daha kolay olabilirdi. Allah rahmet eylesin.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi