T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 TEMMUZ 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Bir yiğit sılaya dönse

Geçen hafta aramızdan ayrılan Mustafa Necati Sepetçioğlu, 1932 yılında Tokat'ın Zile ilçesinde dünyaya gelmişti.

Küçük yaşta yazmaya başladı.

16 yaşındayken aldığı 5 liralık ilk telif ücreti, mahalli gazetede çıkan yazısının karşılığıydı.

*

1948 yılında, Anadolu'nun o zamanlar daha fazla taşra kabul edilen bir şehrinde çıkmakta olan mahalli gazetenin, lise öğrencisi bir gence, yazdığı yazı için telif ödemesinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek isterim.

Aradan geçen 58 yıldan sonra, bugün bile telif ücreti ödeme konusunda tembellik görülebiliyor.

Yazının tek karşılığı alınan telif değildir şüphesiz.

Manevi tatmin vardır, yazmaya duyulan ihtiyaç vardır vs.

Fakat telif bir haktır.

Yeni Mustafa Necati'lerin yetişmesinde katkıda bulunacaktır.

İhmal edilmeden ödenmesi gerekir.

Sadece gençlere değil, yetişkin yazarlara da ödenmelidir ki yazdığı yazı karşısında beş kuruş alamayan adam, ev sahibi kirayı sormaya geldiğinde "Sayın ev sahibim, para alamadım ama gel seninle bu yazıdan aldığım manevi tatmini paylaşayım" deme durumuna düşmesin.

*

Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sivas Lisesi'nden Bursa Lisesi'ne, oradan da İstanbul Çapa Lisesi'ne geçer.

İstanbul'a geldiğinde hiç tanımadığı halde Necip Fazıl'dan velisi olmasını rica eder. Büyük Doğu'nun en parlak dönemleridir. Necip Fazıl o gencin isteğini kabul eder.

Hareketli bir öğrencidir, Çapa'dan Haydarpaşa Lisesi'ne geçer. Orayı bitirdikten sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olur.

*

Edebiyatımıza kazandırdığı değerli eserleriyle bir neslin hocası olan Mustafa Necati Sepetçioğlu, çağımızın Dede Korkut'u olarak anılan bir yazardı.

İlk eseri "Kilit" adlı tarihi romandı. Son eseriyse "Yesili Hoca Ahmed".

Pek çok hikâye, roman ve tiyatro eseri yazan Sepetçioğlu'nun Trampacılar adlı oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Mart 1968'de sahnelendi.

Büyük Otmarlar adlı oyunu önce İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu'nca sahneye konuldu (1967), ardından Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivali'nde en iyi oyun seçildi (1968).

Gece Vaktinde Gün Dönümü ve Karanlıkta Mum Işığı adlı kitaplarıyla 1980'de "Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı"nı kazandı.

1994'te İLESAM üstün hizmet beratı verildi.

1998'de Atatürk Dil-Tarih Kurumu şeref üyeliği'ne seçildi.

*

"Yaratılış ve Türeyiş" ile "Türk Destanları ve Dede Korkut Hikâyeleri" gibi eserleri ve tarihî romanları dolayısıyla "Çağımızın Dede Korkut'u" olarak bilinen Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun vefatıyla ilgili haberlere bir kısım medyada rastlanmayışı, sevenlerince garip karşılandı.

Aslında normal karşılamak gerekir.

Sağlığında da pek görmemişlerdi.

Türk halkının güven duyduğu kurumlar arasında, medya neden yüzde 25 ile altıncı sırada yer almaktadır ki?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi