T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fikri AKYÜZ

Star TV'deki bir terör finansörü(!)

Aşağıdaki fıkrayı duymuşsunuzdur.. (Bu cümle gerçekten abes oldu; yazının daha ilk satırına 'aşağıdaki..' diye başlamak herhalde başlı başına bir fıkra konusudur. Yukarıda cümle olmadığına göre, tabii ki 'aşağıdaki..'!)

Akıl hastanesinde bir akıl hastası, arkadaşına "Ben peygamberim" deyince, arkadaşı "Tamam kafayı yedik, ama o kadar da değil" der.

Daha sonra hastanede yatan diğer arkadaşının yanına gider ve "Bizim Hasan akıllanmayacak, bu kafayla buradan çıkması mümkün değil, herif kendini peygamber sanıyor" deyince, arkadaşı gözünün birini kapatıp üst dudağını alt dudağının içine yerleştirerek "Hayır yalan söylüyor, ben öyle bir peygamber göndermedim" der!

Yasin El Kadı ve Cüneyt Zapsu 'meselesini' tahlil etmek isteyince aklıma bu fıkra geldi. Tamam; malikanede oturmak ne suç ne ayıp ne de günahtır; ama Boğaz'daki malikanesinde oturup Zap Suyu'nun yanındaki 'Baraka'da oturanlara ağıt düzen ve beyni 'fındık' kadar olan bazı 'köşe kadı'larının Yasin El Kadı ve Cüneyt Zapsu meselesini çığırından çıkarması en azından ayıptır.

Çarpıklık o kadar çarpıcı ki; Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, Şemdinli iddianamesinin sanığı Ali Kaya hakkında "Tanırım; iyi çocuktur.." demiş, ama Ali Kaya 39.5 yıl hapse mahkum olmuştu! Yasin El Kadı hakkında ise Türk Yargısı takipsizlik kararı vermişti. Üstelik bu takipsizlik kararı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Tanırım; hayırseverdir.." demesinden yıllar önce verilmişti!

Ama işte riya burada da devreye giriyor. Yaşar Büyükanıt'ın 'şifahi kefaleti' karşısında tek bir kelime etmeyenler, Yasin El Kadı'ya 'şifahen kefil' olan kişi Başbakan Erdoğan olunca, "Sen nasıl olur da terör finansörüne kefil olursun?" diyebiliyor.

Yasin El Kadı'yı tanımam; tanımadığım için hayırsever midir, değil midir bilmiyorum.. Cüneyt Zapsu'yu da tanımam. Cüneyt Zapsu, Başbakan Erdoğan'a bu kadar yakın olduğuna göre istese milletvekili olur ve dokunulmazlık zırhına bürünürdü.

Yasin El Kadı ise, belki de suçludur, bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var; bildiğim şey, "kişinin, suçu sabit olana kadar masum olduğu" ilkesidir. Hakkında Türk mahkemesi takipsizlik kararı verdikten sonra Başbakan Erdoğan'ın kalkıp "Bu adamı yargılayın.." demesi, yargıya müdahale değildir de nedir?

"Efendim, Yasin El Kadı'nın terör finansörü olduğunu ABD söylüyor.." cümlesi, tek başına anlamsız bir cümledir. Aynı ABD, Yasin El Kadı'nın para aktardığı(!) El Kaide'nin lideri Bin Ladin'i birkaç yıl öncesine kadar terör listesine almışsa, tamam, Yasin El Kadı da terörizmin "fer'i şerik"idir şeklinde hüküm kuralım!

Bu düz mantıkla bakılırsa; örneğin, İbrahim Tatlıses'in de PKK'yı finanse ettiği 'savlanıyor'. Sırf iddia ediliyor diye, İbrahim Tatlıses'i terör listesine almak mı gerekiyor? Ama bakıyorsunuz; İbrahim Tatlıses, Yasin El Kadı meselesini 'deşen' Milliyet'in de aralarında bulunduğu gruba ait Star TV'de program yapmıştı! Çelişkiye bakınız ki, Yasin El Kadı'nın ilanını yayımladığı için Yeni Şafak'a veryansın ediliyor. Üstelik Yeni Şafak bunu para alarak yayımlıyor; ama Star TV, üstüne para veriyordu!

Riyakarlık saltanatından bir enstantane de şudur: Bazı yazarlar, Al Baraka'nın on yıl önceki hissedarları olan Kemal Unakıtan, Ahmet Ertürk gibi isimleri sayıp '"Aha, işte bunlar" diyerek 'deşifrasyon'(!) eyliyorlar. Bu bankada görev alanların şu anda üst düzey görevlere getirilmesinin vahim olan tarafı nedir? Peki, 28 Şubat darbesinin mimarları olan beş generalden dördünün, daha sonradan sahipleri tarafından batırılacak olan Etibank, Egebank, Sümerbank, İnterbank gibi bankalara 'murahhas aza' olması niye bu kesimler tarafından 'değerlendirilmeye tabi tutulmuyor'?

Bu kişiler holdinglerin murahhas azası mıydı, yoksa bu holding merkezlerinin bulunduğu mahallelerin ihtiyar heyeti azası mı?!


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi