T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
G Ü N D E M 17 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Biz Aleviliği AİHM'den önce müfredata aldık

Milli Eğitim Bakanı Çelik, AİHM'e yapılan başvurudan çok önce 'Alevilik bu ülkenin gerçeğidir' diyerek, müfredata dahil etme çalışmalarına başladıklarını söyledi.

Bakan Çelik, Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Mehmet Ocaktan ve Haber Müdürü Abdülkadir Selvi'nin sorularını cevapladı.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, din kültürü derslerinin müfredatına Alevilik konusunun alınması çalışmasına AİHM'ye yapılan başvurunun kabulünden çok önce başladıklarını söyledi. Bakan Çelik, "AİHM yapılan başvuruyu görüşülmeye değer bulmuş. Biz kendi irademizle 'Alevilik bu ülkenin gerçeğidir' diyerek müfredata dahil ettik. Biz bu çalışmayı başlattığımızda ne AİHM'ye böyle bir müracaat vardı, ne de başka bir şey. Bu insanlarımızın doğru tanınması için Aleviliğin ne olduğu ve olmadığı konusunu müfredatıımıza dahil ettik" diye konuştu. Çelik, Yeni Şafak'a eğitimdeki şiddet tartışmalarından OKS'de sıfır çeken öğrencilere kadar farklı konularda açıklamalarda bulundu. Bu yıl lise 1, 2 ve 3. sınıflarda Alevilik konusunun işlenmeye başlandığını anlatarak, gelen eleştirilere şu cevabı verdi: "Ben bunu hangi alevi derneğine yazdırayım? Kendisini Alevilerin temsilcisi olarak kabul eden bir sürü vakıf, dernek var. Biz bunlara sorduk, görüşlerini aldık. Ortodoksluk bölümünü yazdırırken Sayın Bartelemeo'ya yazdırmadık. Gregoryen mezhebini yazdırırken Ermeni patriğine yazdırmadık. Yahudiliği bir yahudiye, Müslümanlığı müslümana, Şafiliği bir şafiye... Alevilik inanç gökkuşağımızın farklı bir rengidir. Demokraside bir rengin diğerine dönüşmek mecburiyetinde değildir."

Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı'nda (OKS) 46 bin kişinin sıfır puan almasının iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Çelik, "46 bin kişi sıfır aldı ama bütün sorulara yanlış cevap veren çocuk sayısı sadece ikidir. Bütün soruları doğru cevaplayan yüzde 100 doğru yapan kişi var. Hepsini yanlış yapan 2 kişi var. Bunun dışında kalanlar. Sıfır alanlar yanlışları doğrularını götürdüğü için puanları sıfırlananlardır. Bizim ülkemizde bu manada vahamet boyutunda bir şey yoktur" dedi.

DİSİPLİN KALKTI ŞİDDET OLAYLARI ARTTI

"Biz Avrupa'daki moda rüzgarlarına kapıldık disiplin kurullarını kaldırdık, bunu kaldırmak aslında bize de başkalarına da pahalıya patladı" diyen Hüseyin Çelik, medyanın şiddet eğilimi gösteren öğrencileri deşifre etmesiyle, bu yönde ilgisi olabilecek öğrencileri şiddete yöneltiğini, teşvik ettiğini söyledi. Çelik, "Bir öğrenci sokakta başka arkadaşı ile kavga ediyor 'öğrenciler birbirini öldürdü, liselerde okulda şiddet var' diye geçiyor. Ama bir işçi birini öldürdüğü zaman 'fabrikada şiddet var' diye kimse demiyor" dedi. Çelik, eğitim camiasının nüfusunun 20 milyon olduğunun göz önünde bulundurulmasıyla şiddet konusunun daha iyi değerlendirileceğini vurgulayarak, 5 - 10 tane hadise ile 20 milyonluk eğitim camiasının sorgulandığını belirtti.

SALT DEMOKRATİK YAKLAŞIM OLMAZ

Çelik, "Ben Polat'ım, ben mafyayı çökerteceğim diye ortaya çıkan bir çocuğu deşifre ettiğiniz zaman siz onu teşvik edersiniz. Kendisi ile ilgili farkındalık yaratmak için öğrenciler akla hayale gelmedik şeyler yapabilirler" diye konuştu. Çelik şöyle devam etti:

"Biz nedense hep uçlarda dolaşmaktan hoşlanırız. Deveye sormuşlar sen inişten mi yoksa yokuştan mı hoşlanırsın o da niye düzün canımı çıktı demiş. Düz varken biz ya inişi ya çıkışı tercih ediyoruz. Biz dedik ki o zaman disiplin kurullarını kaldıralım öğrenci değerlendirme kurulları kuralım. Kaç dersi olursa olsun sınıfta kalma yoktur geçersin falan bunları kaldırdık bir kere ben üç şeyde 18 yaşına kadar salt demokratik yaklaşımın olmayacağını düşünüyorum talim-terbiyede ve eğitimde. 20 milyonluk bir kitle için 5 tane hadisede tüm eğitim camiası sorgulanıyor. Bunu tamamen pedagojik boyutlarda ele almalı."

Ben mucize yaratamam

Milli Eğitim Bakanı Çelik, Türkiye'nin öğrenci bayşına yılda 1000 dolar harcayabildiğini belirterek şunları söyledi: "Bana 'niye Finlandiya kadar başarılı değiliz' dersen haksızlık etmiş olursun. Ben mucize falan yaratamam. Ben bir çok işadamının ayağına giderek bilgisayarlı eğitime 150 milyon dolar katkı sağladım. Bizzat ziyaret ederek, Ferit Şahenk'in, Aydın Doğan'ın, Turgay Ciner'in, Bülent Eczacıbaşı'nın ayağına gitmişim. Buna rağmen öğrenci başına ayrılan para bu kadardır. Bu açıdan kimsenin bu soruyu sorma hakkı yok."

Devlette ahenk olmalı

Siyasi konulara da değinen Mİlli Eğitim Bakanı Çelik, geniş halk kitlelerinin kendilerini bağrına bastığını ancak, bütün siyasi partilerin bu duruma muhalif olduğunu kaydetti. Çelik, "Sahip olduğumuz Cumhuriyetin ortak paydaları üzerinden üzerinden saldırıyorlar. İmam Hatip Liseleri üzerinden bize muhalefet yapıyorlar. Benim yaptıklarımı solcu bir bakan yapsa koyacak yer bulamazlardı. Devlet yönetiminde ahenk olmalı. Sayın Baykal'ın ahenk sağlayan biri olması lazım. Çok sert olacak ama armonik olmalı dense anlarım. Darbe döneminde kalmış, o günkü antidemokratik ortamda çıkmış bir müesseseyi düzenlemek isteylen insanlar o kurumla ters düşüyor yaklaşımına girerseniz, bu yaklaşım çok doğru bir yaklaşım olmaz. "

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi