YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Aklı başında bir itiraz

 
Cumhurbaşkanlığı seçiminin zihinleri fazlasıyla meşgul ettiği bir ortamda, gönlündeki adayı açıklama herkesin hakkı elbette.

 

Uzun yıllar kamuoyu önünde görüş açıklayan ve ülkeye istikamet tâyinini görev bilen yazarların meslekî bozulmadan etkilenmemesi kaçınılmaz oluyor. Türkiye'ye Avrupa Birliği'nin (AB) yolunu açabilecek Helsinki Zirvesi sonrasında Cengiz Çandar'ın yazdıkları bu durumun son örneğini teşkil ediyor.

Çandar, Türkiye'nin AB'ye adaylığının ilân edilmesinden duyduğu coşkuyla birbiri ardına yazdığı yazılarda (Sabah, 23 Aralık ve 25 Aralık 1999), yeni süreci bütünüyle Başbakan Bülent Ecevit'e mâl ediyor ve duygularını bu başarıyı taçlandıracak bir formüle dökmekten kendini alamıyor: "Türkiye Avrupa'ya; Ecevit Çankaya'ya..."

Cumhurbaşkanlığı seçiminin zihinleri fazlasıyla meşgul ettiği bir ortamda, gönlündeki adayı açıklama herkesin hakkı elbette. Bu sebeple onun coşkusunu hiç yadırgamıyorum. Çevik Bir'in kendi adaylığını ilân ettiği, muhtemel adayların her vesileyle ellerini güçlendirmeye çalıştıkları bir ortamda, kamuoyu önünde görüş açıklamayı görev bilen kalem erbabının da tercihi olması doğal. Nitekim, adli yıl açılışında yaptığı konuşmadan duyduğu heyecanla, Nazlı Ilıcak da, "Benim cumhurbaşkanı adayım Yargıtay başkanı Sami Selçuk" diye ilân etmemiş miydi? Belki kendi gönlümde yatan aslanı ileride ben de açıklarım.

Benim yadırgadığım, Cengiz Çandar'ın Bülent Ecevit'in cumhurbaşkanlığı 'hakkını' dayandırdığı gerekçeler... Gerekçelerini duyduğu heyecana bağlayarak anlayışla karşılamak yine de mümkün olabilirdi; ancak yazısını "Bu öneriye ve ardındaki gerekçelere aklı başında bir itiraz göremiyorum" cümlesiyle bitirmesi yok mu, işte bu hüküm onun nâmına kaygı duymamı zorunlu kılıyor.

Ecevit neden cumhurbaşkanı olmalıymış dersiniz? Çandar'ın gerekçeleri şunlar: Meclis'in en eski üyesi Ecevit, doğal olarak, "TBMM'ye en saygılı cumhurbaşkanı" olacaktır. Ecevit'in sivil sicilini de 'düzgün' buluyor Çandar ve bu hükmünü 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine verdiği tepkilere oturtuyor. 1974'te Kıbrıs müdahalesine karar vermesiyle kazandığı 'millî kimlik' ve dokunulmazlık sâyesinde onun millî dâvâları 'satması' düşünülemezmiş. "Kıbrıs'a müdahale eden Türkiye'nin başbakanı Ecevit, Türkiye AB adaylığını Helsinki'de kazandığında da başbakandı; böyle iki tarihî kararı bir siyasî kariyere sığdırmak herkese nasip olmaz, bu sebeple onu cumhurbaşkanlığı ile taçlandıralım" diyor. Başında bulunduğu koalisyon hükümetinin onun ismi etrafında bir anayasa değişikliğini gerçekleştirmesinin daha kolay olacağı; cumhurbaşkanlığında sivilleşmenin bu yolla iyice kurumsallaşacağı da bir başka gerekçe. Demirel emekliye sevk edileceği ve Ecevit Çankaya'ya taşınacağı için siyasette beklenen kuşak değişimi de, 'malum hassas dengeler' korunarak, böylece gerçekleştirilirmiş...

Cengiz Çandar'ın "Aklı başında bir itiraz göremiyorum" dediği gerekçeleri bunlar... Belli ki, AB adaylığıyla beklediği 'büyük değişim' gözünü perdelemiş. DSP liderinin 'sivil sicili'nden eski darbeleri çıkarabilen belleği, isim babası olduğu 'post-modern darbe' sırasında yaşananları eleyivermiş. Seçkinci belleğin DSP'nin seçim öncesi hangi dengelere dayanarak azınlık hükümeti kurduğunu görmezden gelmesi de doğal... "Meclis'e saygılı" sıfatını yakıştırdığı Ecevit'in, halk oyuyla seçilmiş bir milletvekilini, "Çıkarın bu hanımı dışarı" sözleriyle Meclis dışına atarak millî iradeye karşı çıkmasını ise önemsememiş olmalı. Ecevit'i Çankaya Köşkü'ne çıkararak siyasette kan ve kuşak değişimini sağlama hayali ise akıl sınırlarını zorluyor doğrusu; ama baktığı noktadan bu bile, ona, 'aklı başında' bir gerekçeymiş gibi görünüyor herhalde.

Meclis'te anayasayı değiştirecek bir çoğunluk (376) bulunabilirse Bülent Ecevit'in cumhurbaşkanlığı adaylığının önü açılabilir. Bugünkü 'fazla hassas olmayan siyasî dengeler' sebebiyle, lise mezunlarının da aday olmalarına imkân sağlayacak anayasa değişikliğini Meclis'ten geçirmek epey zor görünse de, bu, teknik bir sorun. Daha önemlisi, bu tür tekliflere Ecevit'in kendisinin olumsuz cevap vermesi... İstemeyen birini, sudan gerekçelerle cumhurbaşkanlığına aday göstermek ve değişimi bu teklifin gerçekleşmesinde aramak akıllara ziyan bir düşünce tarzı.

Cengiz Çandar bunu neden yaptı? Bu soruya, "Herhalde bir an önce sonuç alma heyecanından" gerekçesi dışında bir cevap bulmakta zorlanıyorum. Kimimiz değişimin anti-demokratik bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulu eliyle gerçekleşeceği hülyası kuruyoruz ya, o da aynı şeyi 'saygın' ve 'sivil sicili düzgün', 'hassas çevreler nezdinde dokunulmaz' gördüğü Ecevit eliyle gerçekleştirmek niyetinde.

Niyetine bir şey demiyorum da, bâri bunu yaparken daha 'aklı başında' gerekçeler bulsaydı...


28 ARALIK 1999


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...