YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Parantezler

 
Bazı şeyleri görür ve sonra kaybederiz. Bazı şeyleriyse kaybeder, sonra görmeye başlarız

 

Buraya bir yere bir yağmur bırakmıştım. Şimdi yok. Avucumun içine bir papatya çizmiştim. Şimdi yok. Sokaklardan birini gözüme kestirmiştim. Şimdi yok. Tabağın içinde bir parça yemek saklamıştım. Şimdi yok. Koltuğun üstündeki lekede parmak ucumu gezdirmiştim. Şimdi yok. Sessizliği kağıt helva gibi paylaşmıştık aramızda. Şimdi yok. Eski resimlerin pütürlü teninde dolaşırdı kimseye ait olmayan bir sözcük. Şimdi yok. Gri bir bulut olurdu sürekli üstümüzde. Şimdi yok. Koparıp koparıp çayımıza atmıştık küçük parçalarını o bulutun. Şimdi yok. Tedirginliğin seksek oyununu oynamıştı ışık yüzlerimizde. Şimdi yok. Kendi kulağımda uzun uzun çınlamıştım. Şimdi yok. Kendi yüreğimde korkusuzca seğirmiştim. Şimdi yok. Buraya bir yere bir yangın bırakmıştım. Şimdi yok. Şu şarkıdan bir nota aşırmıştım. Şimdi yok. Sürekli koşmaktan bahseden bir heyecan uydurmuştum. Şimdi yok. Aklıma yarını gösteren bir gözlük takmıştım. Şimdi yok. Takvimin bazı yapraklarını eflatuna boyamıştım. Şimdi yok. Fincanın dibindeki bir yudum telvede yıkanıp arınmıştım. Şimdi yok. Bir imgeyi bir elmayı soyar gibi soymuştum. Şimdi yok. Küçük çakımı katlayıp yeniden cebime koymuştum. Şimdi yok. Gövdemi yürüyen bir çift ayakkabının içine bırakmıştım. Şimdi yok. Bir kuyruklu yıldızın kuyruğunu kopartmıştım. Şimdi yok. Kafamı bir duvara vurup yaralanmıştım. Şimdi yok. Geçmiş zamanla geleceğin arasını bulmuştum. Şimdi yok. Bir gazoz kapağında bir deniz biriktirmiştim. Şimdi yok. Ceviz kabuğundan bir gemi inşa ettirmiştim. Şimdi yok. Ardından ufka dalıp gitmiştim. Şimdi yok. Güneş batınca yitip gitmiştim. Şimdi yok. Gidip gidip geri gelmiştim. Şimdi yok. Varlığına neredeyse inanmıştım. Şimdi yok. Buraya bir yere kendimi bırakmıştım. Şimdi yok.


Bazı şeyleri görür ve sonra kaybederiz.
Bazı şeyleriyse kaybeder, sonra görmeye başlarız.

Bavulumu alıp geldiğim bu yer her yere uzak. Dev bir ahtapot gibi debelenip durmakta olan köhne hayata uzak. Durmadan birbirini eskiten yıllara uzak. Saat tıkırtılarından paniğe kapılan insanlara uzak. Pencerelerden sızan çatal bıçak seslerine uzak. Şehir dönencelerine kapılan canavar düdüklü arabalara uzak. Sözlerin bir sürahiden dökülür gibi dökülüşlerine uzak. İmkanların imkansızlıklarla birlikte satıldığı dükkanlara uzak. İnce ince düşünülmüş gelecek projelerine uzak. Sürgülenmiş demir kapıların parolalarına uzak. Kapıların açılışlarına ve kapanışlarına uzak. Sırıtkan hatıra fotoğraflarına uzak. Tatlı bahar söylencelerine uzak. Tatsız güz söylencelerine uzak. Benim bu geldiğim yer her yere uzak.


Herkese uzak.
Her yerden uzak.
Herkesten uzak.
Şimdi bu ıssızlığı içime sindireceğim izninizle.
Bavulumu açıp, içindeki derin boşluğu gardırobuma yerleştireceğim.


28 ARALIK 1999


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...