YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yataktan şöyle bir kalkabilirsek...

 
Türkiye'yi 1930'lardan beri yatakta, koruma altında tutan 'kökten-devletçilik' yüzünden, ülke layık olduğu gelişme ve düşünce düzeyine ulaşamadı..

 

İngiliz gazetelerinin, 1978'de manşetlerden verdiği bir tıp haberi vardır..

O yıl, Devon kentindeki bir hastayı muayene etmesi için, Dr. Peter Rowe, bir eve çağırılır..

Evde, 74 yaşında bir kadını muayene edip, teşhis koyması istenilir.. Doktor, hastayı muayene eder, "sapasağlamsınız, birşeyiniz yok. Yataktan kalkıp, normal yaşamınızı sürdürün" der..

Yataktaki, hasta olduğu varsayılan kadın da, kadının yakınları da, doktorun bu sözleri ile şaşkına dönerler.

Sonra, hasta olduğu varsayılan 74 yaşındaki kadının öyküsünü anlatırlar Dr. Rowe'a..

Bu kadıncağız, 34 yaşındayken girip olmuş.. Yüksek ateşle, yatağa düşmüş.. Doktor çağırmışlar.. Doktor kadını muayene etmiş, ilaçlar vermiş.. "Şimdilik yataktan çıkmayın, dinlenin.. Ben yine gelip, sizi kontrol edeceğim" demiş..

Ama doktor, bir daha çağrılmayınca, herhalde bu hastasını unutmuş. Kadın da, doktor gelip, "iyi oldun" demediği için yataktan hiç kalkmamış.. Böylece, bir grip hastalığı sonucu 1940'ta girdiği yatakta, 1978'e kadar yatmış..

Kendini hasta zanneden bu kadın, yataktan kaldırıldıktan sonra, 4 yıl daha yaşadı.. Tıp kitaplarına konu oldu. Ancak kendisinin bir hastalığı olmadığına ve yataktan kalkabileceğine inandırılması için, Dr. Rowe'ın ve diğer uzmanların, altı ay uğraşması gerekti 1978'de..

Geçenlerde "Yanılgılar" kitabını (Mistahes, N. Blundell, Hamlyn Press 1995, London) karıştırırken, bu kadının öyküsü yine karşıma çıktı..

Ve güzelim Türkiye'mizin serüvenini, ister istemez yine düşündüm..

Dünyada 1929 ekonomik krizi ertesinde, herkes katı kambiyo kontrollarını benimserken, Türkiye de, 1930'da "Türk Parasını Koruma Mevzuatı"nı kabul etti. Dünya değişti, şartlar değişti ama hiçbir doktor, Türkiye'nin muayene edilmesi gerektiğini hatırlamadı.. "Döviz Suçu" kavramından, kimler yargılanmadı, kimler hapse girmedi bu sürede..

1980'lerde Turgut Özal gelip, "serbest kur"u ve arkasından "konvertibilite"yi kabûl edene kadar, Türk ekonomisi hasta yatağında yattı.. İhracat gelişemedi, döviz krizleri ülkeyi sarstı durdu..

Aynı durum, Türk halkının demokrasiye lâyık veya hazır olup olmadığı konusunda da tekrarlandı.. Kimbilir hangi tarihten beri demokrasimiz yatakta.. "Bölücülük tehdidi", "irtica tehlikesi", "sol tehdit" ve benzeri fobiler yüzünden "insan hakları" ve "özgürlükler" sürekli askıda.. Askerî müdahaleler "doğal", demokratik dönemler "geçiş dönemi" sayılıyor..

Ve şimdi Avrupa Birliği aday üyeliği ile, Türk halkının temel kültürünün, devlete de, dünyaya da bir tehdit oluşturmadığı kabûl edilmeye başlandı.

Türkiye'yi 1930'lardan beri yatakta, koruma altında tutan "kökten-devletçilik" yüzünden, ülke layık olduğu gelişme ve düşünce düzeyine ulaşamadı..

Yatalaklığı doğal bir durum biçiminde sanan "Cumhuriyet muhafızları" ise, bazan demokrasiyi, bazan sosyalistliği, bazan liberalliği, bazan da muhafazakarlığı, birer "toplumsal hastalık" biçiminde gösterdiler.. "Milliyetçilik" bu yüzden, tarihi ile durmadan övünen, ama bugüne ait hiçbir iddiası olmayan bir gösteri haline dönüştü..

Yataktan ayağa kalkıp, çağdaş insanlık âleminin yaşam ortamını kabûl etmemiz, zaman alacak tabiî..

Evrensel ve yerel her olguyu bir "tehdit" olarak sunan kökten-devletçilik yüzünden, bütün görüşler radikalleşti.. Bir uygar ülkede, işbirliği yaparak sinerjiler yaratan farklı eğilimler, bizde birer kamplaşma sebebi hâlâ..

Türkiye'nin yatalak döneminde, kapalılıktan ve içe dönüklükten rant yaratan çevreler, şimdi dünyalılığı, serbest rekabeti, şeffaflığı engellemeye çalışıyor..

Rüşvet alıp vermek, banka boşaltmak, devlet malına ortak olmak, hâlâ bazılarınca "şeriatçılığa karşı mücadelenin bir aracı" olarak sunuluyor..

Neyse.. "Avrupalılık", şimdi bir ilaç gibi geldi.

Yavaş yavaş, yataktan kalkmayı denemeye başlamalıyız..

ŞAKA

Kelaynaklar suskun!.

12 Eylül'ün yasakladığı dönemde, Süleyman Demirel hep, konuşturulmamaktan yakınırdı..

- Televizyonlarda kelaynaklar bile konuşuyor.. Bana yer yok, diyordu..

Şimdi kelaynaklar suskun..

Sadece Demirel konuşuyor..

Bari yasaklı olduğu dönemde söylemek istediği şeyleri konuşsa ya..

BİR BİLEN

Şeffaf bir ülke özlemi!.

Devlete, canımızı teslim ederiz.. Gerekirse ölmeyi kabûl ederek askere gideriz. Yargının gücünü kabul edip, ceza verme yetkisi tanırız devlete..

Devlete malımızı teslim ederiz.. Vergi veririz, kamulaştırma yetkisi tanırız..

Devlete, bireysel hak ve özgürlüklerimizi teslim ederiz.. Adaletin ve polisin, yetkilerini ve gücünü kabûl ederiz..

Bunun karşısında, devletten can ve mal güvenliği, adalet, kanunlar önünde eşitlik bekleriz..

Çağdaş ve modern devletin yurttaşları, "şeffaflık" ve "hesap verilmesini" beklerler devletten..

Toplanılan vergilerin nereye harcanıldığını bilmek hakkı, modern devlet yurttaşının, temel hakları arasındadır..

Şu son "bankalar skandalı" ile, böyle bir hakkımızın var olup olmadığı, tartışılıyor yine.. "İnter-Bank" ile başlayıp "Ege-bank" ile devam eden süreçte, boşaltılan bankaların, vergi ile toplanan kaynaklardan nasıl doldurulduğunun kesin tablosu, hâlâ yok ortada..

"Deprem Vergisi" adı altında son toplanılan vergiler, vatandaşı bezdirdi.. Telefondan akaryakıta uzanan her mal ve hizmete yapılan zam-vergiler, özellikle sabit gelirlilerin hayat alanını iyice daralttı..

Peki ama, bunların ne kadarı ile boşaltılmış bankaları dolduruyoruz!.

"Bir bilen" varsa, beri gelsin!.


28 ARALIK 1999


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...