Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Parşömen Dergisi'nin "İkinci Yeni" ve sonrasında gelişen şiir anlayışını masaya yatırdığı güz sayısında, İsmet Özel'in "modern şiir"i savunan uzun bir konuşması yer alıyor. Edebiyat dergisi Parşömen'in güz sayısında Zeynep Bağcı ve Ahmet Sait Akçay İkinci Yeni'yle sıçrayışta bulunan Türk şiirinin bugün neden duraksadığını Ebubekir Eroğlu'na soruyor. Eroğlu'yla yapılan uzun söyleşide 'İkinci Yeni'yle yükselişe geçen Türk şiirinin neden bu güçlü soluğu devam ettiremediği, 60'lı 70'li yılların şiiriyle bugünün şiirinin neden yol ayrımına gittiği, genç kuşağın İkinci Yeni'yle benzer yanları ve İkinci Yeni sonrası gelişen şiirin bu kuşaktan farklılıkları' irdeleniyor. Eroğlu, İkinci Yeni şairlerinin 'şiirde insan anlayışı'nın Orhan Veli kuşağından farkını ve insana bakışını şöyle yorumluyor: "Orhan Veli kuşağında tek tip insana işaret ediliyordu. Sanıyorum artık yetersiz olan bir durumdu bu. Turgut Uyar'ın Edip Cansever'in şiirine baktığımızda, Garip kuşağındaki 'insan eşittir vatandaş' anlayışının ötesine geçildiği kesin. Oysa o kuşakta bürokratik üsluba yakın ve Halk Evleri'ne çizilmiş bir vatandaş tipi vardı. İşte insan budur; şiirdeki insan da budur gibi... 50'li yıllarda, bence bu noktada bir ayrılma oldu. İnsan eşittir vatandaş değil, insan eşittir insan benzeri bir anlayış üzerinden gidildi. Edip Cansever'de, yine Ece Ayhan'da keskin bir biçimde, insan anlayışındaki çeşitlenmeyi görürüz. Sezai Karakoç'ta zaten kültürel bir kazı var geriye doğru. Onun ayırt edici bir vasfıdır bu. Turgut Uyar, benzeri biçimde, tek tip insan anlayışına bağlanamaz. Modern şiirin başka kollarına açılış 50'li yıllarda başlıyor. Bir nevi internet gelmiş gibi. İngiliz, Amerikan koluna, Anglosakson şirine girildiği gibi, bu yoldan başka dillerdeki şiir verimlerine de atlanıyor." 50'li yıllarda şiirde eş zamanlı bir sürece girildiğini ifade eden Eroğlu, "Necip Fazıl en az elli yıl önceki bir atılımdan yola çıkmıştır. 30'lu yıllardaki yenilik kısa da olsa bir tarihe sahiptir. Oysa Edip Cansever'in, Turgut Uyar'ın şiirinin bir benzeri İspanya'da, İtalya'da aynı zamanda yazılıyor. Ülkü Tamer'in mısraları Anglosakson dünyasında o günlerde yankılanan bir ifadeyi dile getiriyor. Kısacası 50'li yıllarda modernleşme açısından, başka yerlerde yazılan şiire ve bir önceki kuşağa bakışla, eşzamanlı bir sürece girilmiş oluyor." sözleriyle İkinci Yeni şairlerinin şiir anlayışının oluşmasında dış etkenlerin oynadığı rolü belirtiyor. Şiir ağırlıklı dergilerModern şiirin savunmasını yaptığı yazısında Özel, modernist şiiri ise şöyle tanımlıyor: "İki kişi yanyana yürüyorlar, bir merdivenden çıkıyorlar ya da bir merdivenden iniyorlar. Bir tanesinin ayağı kayıyor, paldır küldür merdivenlerden yuvarlanıyor. Düştüğü yerde yarı baygın halde. Arkadaşı-yanındaki-omuzlarından sarsarak, 'Bir şeyler söyle, bir şeyler söyle' diyor. O, travmaya maruz kalmış olan, gözlerini aralıyor, bir şeyler söylüyor; işte o söylediği şiirdir." Dergide bunların dışında, İkinci Yeni sonrasında çıkan; Yeni Gerçek, Halkın Dostları, Militan, Sanat Emeği, Üç Çiçek, Yönelişler, Oluşum, Papirüs, Sombahar, Ludingirra, Şiir Atı, Adam Sanat, E Dergisi, Est & Non, Kunduz Düşleri gibi şiir ağırlıklı dergilerin analizi yapılıyor. Derginin 'kitaplık' bölümündeyse , Ahmet Sait Akçay Jale Parla'nın "Edebiyatın Odağında Don Kişot", Onur Gülen Elif Şafak'ın "Aks-i Hayat", Gülbin Fırat Bülent Somay'ın "Tuhaf Bir Proje", Müge Günay Murat Gülsoy'un "Çalıntı Kitap" adlı kitaplarını tanıtıyor. (Tel:0212-213 22 31 Modern şiir nedir?Parşömen'de bu konu kapsamında her biri farklı şiir anlayışına mensup Güven Turan, Turgay Fişekçi, İhsan Deniz, Vural Bahadır Bayrıl ve Cem Yavuz'un İkinci Yeni hakkında bir değerlendirme yazısı bulunuyor. İsmet Özel modern Türk şirinin savunmasını yaptığı kapsamlı yazısında şöyle diyor: "Yaşadığımız dünyada modernliğin eleştirisini yapmak şüphesiz ki mümkün, ama modernliğin eleştirisini ancak modern bir unsur yapabiliyor. Edebiyatta da modernlik meselesinin su yüzüne çıktığı onyedinci yüzyılda, yani Fransa'daki onyedinci yüzyılda, La guerelle entre les anciens et les modernes diye birşey var. Fransa'da olduğu için böyle kalmış aklımda: 'Eskiler ve modernler arasındaki tartışma'. "Bu, eskiler ve modernler arasındaki tartışmada, eskilerin savunduğu tez, Greko-Romen medeniyetinin ürettiği kültürel değerler aşılamaz, dolayısıyla en fazla modern çağda bu değerlerin parelelinde, taklidi olabilecek ürünler verilebilir idi. Modernler ise diyorlar ki, 'Hayır insan daha üretken bir yaratıktır. Elbette Greko-Romen medeniyetinin yaptıkları önemli, değerli, hesaba katılır şeylerdir ama pekâla biz bu çağda onların yaptıklarından daha önemlisini yapabiliriz; insanın imkanları, insanın üretkenlik ve yaratım gücü eski çağın verimleriyle donanmamıştır' tezini savunuyorlar. Ve modern, böyle bir yaklaşım olarak, o günden bu güne edebiyatta varlığını koruyor ya da gücünü belirtiyor. Bu manada, modernliği bir açılım olarak kabul etmek şartıyla savunabiliriz. Yoksa modern, dünyanın doğuşuyla birlikte insanlığın başına salınan belaların savunulması değildir."
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|