YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Çirkin takas

Bir haber:

"Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Doğu-Güneydoğu'da ilk öğretim son sınıfa gelmiş veya İmam Hatip Lisesi hariç liseye kaydını yaptırmış kız öğrencilere, yılda 100 milyon lira karşılıksız burs verecek. Ancak dernek, Milli Eğitim müdürlükleri kanalıyla kız öğrencilere gönderdiği yazıda, bursu hak edebilmek için öğrencilerin annelerinin doğum kontrol programına dahil olduğuna ve bir daha çocuk doğurmayacağına dair sağlık kuruluşlarından onaylı bir belgeyi getirmeleri şart koşuldu." (Zaman, 21. 10.2000)

Bu haberi okudum ve mesela, bekaret kontrolüne karşı ayaklanan kadın hakları derneklerinden bir tepki bekledim. Bu çirkin takasa isyan eden bir tepki... Ayda 10 milyon lira ile kız çocuklarının umutlarını satın almayı, bunu yaparken annelere yönelik bir çocuk kuşatması gerçekleştirmeyi hedefleyen bir eyleme tavır koyan bir tepki... Yok!

Derneğin İmam Hatip Liseli olmamayı şart koymasını anlamak zor değil. Derneğin 28 Şubat ikliminde serpilip büyüyen çizgisi, aynı zamanda İHL'li öğrenciye karşı bir kuşatmayı da öngörmekte. Bu salt ideolojik bir ayrımcılık. Bu ayrımcılığı, derneğin ve Türkiye'de yaşanan sürecin ideolojik saplantıları açısından anlaşılabilir bulmak mümkün.

Ama, işin daha ötesinde de çirkinlik sırıtıyor.

"Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği" adı üstünde kendisinde bir "çağdaşlaştırma - medenileştirme misyonu" görüyor. Bu eskiden, Batılı toplumların, Doğulu toplumlara karşı üstlenmek zorunda hissettikleri misyondu. Özellikle sömürgeci ülkeler, hakimiyetleri altındaki toplumlara görgü, medeniyet taşıma gibi kutsal bir misyon taşıdıklarını düşünürlerdi. Bu yüzden de, sömürgecilik, bir toplumun maddi-manevi birikimine el koymak değil, bir tür medenileştirme karşılığında hak edilmiş statü sayılırlardı.

Batı dünyası, Türkiye'ye karşı da bu hissi taşıdı. Ne İslam, ne Osmanlı medeniyet birikimini önemsedi.

Sonra bu mantığı, Batı ile temasta bulunan diğer dünyaya ihraç ettiği gibi, bizim aydınlarımıza da ihraç etti. Çağdaşlaştırma ile Batılılaşmanın birbiriyle örtüştüğü inancı bu dönemde oluştu.

Bu dönem, Batı'daki "medenileştirme misyonu" ve ona bağlı "gurur"u, "tepeden bakma"yı, yerli yönetici-aydınların özümsediği dönemdir. Onu takiben yerli üretim çağdaşlaştırma operasyonları gelir.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 2000'lerde 1800-1900'lerin senaryosunu hayata geçirmeye çabalayan bir kuruluş görüntüsü içinde... Batı'dan Doğu'ya çağdaşlaştırma misyonu taşımak... Yerli aydınlar rolünde, okuyan kız çocukları tasarlanıyor... Bilmem Batı ülkeleri, Osmanlı'nın son dönem aydınlarına-Jön Türklere "Ülkenizde şunu gerçekleştirirseniz size yılda şu kadar burs veririz" demişler miydi?

Çökecek köylü kızı babasının-annesinin dizinin dibine, "N'olur baba-anne, diyecek, istikbalim bundan sonra kardeşim olmamasına bağlı. Yapmayın çocuk. Bana bir belge alın sağlık ocağından çocuk yapmayacağınıza dair. Gel anne, seni götüreyim sağlık ocağına, bir belge alalım oradan. N'olur anne!"

Halen Çin'de, Hindistan'da, kadınlara doğum kontrol programları, erkeklere kısırlaştırma ameliyeleri uluslar arası fonların katkısıyla yürüyor. Acaba Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin fonlarının kaynağı ne?

Kaynak ne olursa olsun, bunun çok ucuza mal edilmek istenen çok çirkin bir takas olduğu kesin. Acaba altında "Ayda 10 milyona Doğu insanı ne yapmaz ki!" gibi bir düşünce var mı? Acaba altında "Bu kampanya bize, en azından ailesiyle çelişkiye düşmüş bir dünya kız kazandırır. O da devrimci bir nüve oluşturmak için kafidir." düşüncesi var mı? Acaba altında "Doğu ancak böyle adam olur" düşüncesi var mı? Acaba altında, anneleri-babaları çocuklarını avlayarak kıstırma düşüncesi var mı?

Bunların tümü, topluma tepeden bakanların ve onu ahlaki veya değil, demokratik veya değil, bir biçimde dönüştürme hesabı yapanların halet-i ruhiyesini yansıtıyor. "Ya korkut ya satın al" düşünceleri buralarda serpilip büyüyor. Bu çizginin siyasal yansıması, halk iradesini gelişmiş-gelişmemiş diye ayrımlayıp, yeterince gelişmediğine inanılan halk kesimlerinin oyunu değersiz bulmaya kadar varıyor. Türkiye'nin yakından tanıdığı bir olgu bu da...

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Diyarbakır'da yiyecek dağıtan kamyonun ardından binlerce insanın nasıl kokuştuğunu gördü ve ortaya aylık 10 milyon burs koydu...

Şimdi kız çocuklarını seyredecek Türkiye 10 milyon liraya koşan.... Ellerinde annelerinin artık doğum yapmayacağına dair doktor raporları bulunan binlerce, yüzbinlerce kız çocuğu...

Diyarbakır'daki görüntü ile utanmıştı Türkiye...

Eminim kız çocuklarının gözlerine bakıp bir kere daha utanacak.

Hele 10 milyonluk takasa razı olmak zorunda kalan annelerin, babaların...

Bu ayıbı kınayan bir tek kadın hakları derneği çıkmadı Türkiye'de... Ne kadar yazık! Demek herkes, biraz tepeden bakıyor Anadolu insanına...


23 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...