ANKARA- Mazlum-Der Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, Mazlum-Der'in bugüne kadar hiçbir ayrım yapmadan insan hakları ihlallerinin karşısına çıktığını söyledi. Savundukları fikirlerde her zaman tutarlı davrandıklarını belirten Ensaroğlu, "Ülkemizde İslami kesimin güçlenişini bahane ederek kendi ekonomik ve siyasi egemenliklerini pekiştirmek isteyen kesimlerin büyük bir çatışmanın tohumlarını atmakta olduklarını son üç yıldır söyleyip durduk. Bir insanın veya bir topluluğun üzerine bu kadar gidilemeyeceğini, bir yerden sonra bunun Kürt sorununa benzer veya daha vahim bir sorunu doğuracağını, bunun bir felaket olacağını hep tekrarladık. Ancak 28 Şubat'tan beri ülkenin iktidar gücünü elinde bulunduran güçler, kendi konumlarını meşrulaştıracak bir canavar yaratabilmek için ellerinden geleni yaptılar" dedi.

Farklı sesler hep susturuldu

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği'nin (Mazlum-Der) 5. Olağan Genel Kurulu, dün Sağlık-İş Konferans Salonu'nda yapıldı. Kongre'nin açılış konuşmasını Divan Başkanlığı'nın seçiminin ardından Mazlum-Der Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu yaptı. Ensaroğlu, insan haklarını ihlal etmeyi bir yönetim pratiğine dönüştüren siyasal ve ekonomik yapının varlığını koruduğunu belirterek, "Üstelik 28 Şubatla başlayan süreç, mevcut hak ve özgürlükleri daha da budamış bulunmaktadır" dedi. "Farklı ve muhalif sesleri peşinen vatan haini olarak görmek ve susturmak şeklindeki bildik politikanın çözüm olmadığı hâlâ kabul edilmek istenmemektedir" diyen Ensaroğlu, şöyle devam etti:

'Ellerinden geleni yaptılar'

"Ülkemizde İslami kesimin güçlenişini bahane ederek kendi ekonomik ve siyasi egemenliklerini pekiştirmek isteyen kesimlerin büyük bir çatışmanın tohumlarını atmakta olduklarını söyleyip durduk. Bir insanın veya bir topluluğun üzerine bu kadar gidilemeyeceğini, bir yerden sonra bunun Kürt sorununa benzer veya daha vahim bir sorunu doğuracağını, hep tekrarladık. Ancak 28 Şubat'tan beri ülkenin iktidar gücünü elinde bulunduran güçler, kendi konumlarını meşrulaştıracak bir canavar yaratabilmek için ellerinden geleni yaptılar. Kimi zaman adını ilk kez duyduğumuz hayali örgütlere karşı yapılan operasyonlarla, kimi zaman Brezilya dizilerine benzer irtica öyküleriyle kendi gayrı meşru konumlarına gerekçe üretmeye çalıştılar. İçinde bulunduğumuz süreç ise 28 Şubat sürecinin aşılmasına değil, kurumsallaşmasına sahne olmaktadır."

'Asıl sorun mekanizmanın kendisi'

Yılmaz Ensaroğlu, Türkiye'nin gündemindeki yoğun ve yaygın ihlaller karşısında Mazlum-Der olarak öncelikle insan hakları ihlallerinin asıl kaynağını veya kaynaklarını tespit ederek, dikkatleri bu noktaya yoğunlaştırmaya çalıştıklarını dile getirdi. Ensaroğlu, "Ne Kürt sorununun çözümü, ne din özgürlüğünün gerçekleştirilmesi, ne 312. maddesinin kaldırılması ve ne de örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması tek başına çözümdür. Asıl sorun mevzuat değil, hukuku muhalif görülen kişi ve kurumları cezalandırmanın aracı haline getiren, zorlama yorumlarla her duruma uygun bir suç icat eden mekanizmanın kendisidir" diye konuştu.

Herkesi savunduk

Mazlum-Der olarak bugüne kadar insan haklarının ayrımsız herkes için savunan, mağdurların kim olduklarına bakmadan hareket etmenin gururunu taşıdıklarını belirten Ensaroğlu, "Kurulduğumuz günden bu yana 'mazluma kimliği sorulmaz' ilkesine uygun davrandığımızı, bize başvuran hiç kimseyi geri çevirmediğimizi hatta çoğu kez başvuru yapılmadan da tespit ettiğimiz mağdurlar için çaba sarfettiğimizi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim" dedi.

Güzel: Mazlum olduğum için çağrıldım

Genel Kurulda söz alan YDP eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, sözlerine "Herhalde konu, Mazlum-Der olunca bir mazlum gerekir diye beni çağırdılar" diyerek başladı. Mazlum-' Der Genel Başkanı ve mensuplarına şükran borçlu olduğunu belirten Güzel, "Onlar olmasa, maalesef en büyük mazlum olan halkımızın hiç sesi çıkmayacaktı" dedi. Türkiye'de bir aydın ihaneti olduğunu ve aydınların üzerlerine düşeni yapmadıklarını dile getiren Güzel, "Ancak ben mücadeleme devam edeceğim " diye konuştu. Kongrede konuşan Prof. Dr. Mustafa Erdoğan ise insan hakları sorununun yeni olmadığını, yeni olanın bu sorunun yüksek sesle konuşulmaya başlanması olduğunu söyledi.

Mazlum-Der ve İHD dayanışma içinde

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül insan haklarının ihtiyaçtan doğduğun belirterek, "Biz kendi insan hakları taleplerimizi kendimiz formüle etmez, kendimiz dile getirmezsek, insan hakları içselleşmez. Mazlum-Der, bu mücadeleyi veren bir kuruluştur. Biz İHD ve Mazlum-' Der olarak bunu bir dayanışma içinde yürütüyoruz" dedi. Kongrede söz alan Fazilet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Mehmet Bekaroğlu da, komisyonun işkence ile ilgili çalışmalarına değinerek, "Türkiye'de işkence vardır. İnsan hakları ihlalleri vardır. Bu sistemli bir şekilde devam etmiştir" şeklinde konuştu.

Duyarsız kalanların hepsi suçlu

Genel Kurul'un ilginç konuşmalarından birini de 12 Eylül darbecileri hakkında iddianame hazırlayan Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu yaptı. 12 Eylül darbesinin suç olduğu kanaatiyle iddianame tanzim ettiğini hatırlatan Kayasu, "Ben bu hukuksuzluğun cezalandırılması için kendi mesleğimi tehlikeye attım. Ancak açtığım dava yok sayıldı. Ve kimse buna karşı çıkmadı" diye konuştu. Kongreye ev sahipliği yapan Sağlık-İş Sendikası'nın Genel Başkanı Mustafa Başoğlu ise bazı konular artık unutuldu diyerek, "Bunlardan birisi de başörtüsü. Onbinlerce insan mağdur edildi ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının hiçbiri başörtüsünü yasaklamıyor" dedi.