YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Bu ittifak daha beyaz yıkar

Bu topraklarda zaman zaman yeni umutlara, yeni heyecanlara kanatlandık. Zaman zaman da kahredici acılar ve umutsuzluklar kesti yolumuzu. 1980'li yıllarda Özal'la birlikte yeni bir coşkuyu ve dinamizmi yaşadık. O yıllar, yıldızın parladığı anlardı. Tabuların yıkıldığını sanmıştık, gerek ekonomik liberalizasyonda, gerekse demokratikleşmede önemli adımlar atılmıştı. Ama olmadı, Özal sonrasında yeniden başa döndük. Daha da acısı, yeni bin yılı "28 Şubat" yaralarıyla selamladık.

Helsinki zirvesi sonrasında, daha bir belirginleşen Avrupa Birliği umuduyla, hayallerimiz yeniden çiçeklendi. Dileriz, bu hayallerimiz de kısa sürmez. Çünkü, demokratikleşmede henüz ciddi adımlar atılmadığı gibi, "devlet evi"nin önündeki temizlik işleri de pek iyi gitmiyor.

Yıllarca bu ülkeyi yönetenlerin beceriksizlikleri ve duyarsızlıkları yüzünden, hep korkuyla dolaştık şehirlerimizin sokaklarında. Üstünde yürüdüğümüz topraklardan ölüm ve cinnet fışkırdıkça, "Acaba bu da mı katil?" diyerek geçtik insanların yanından.

Çünkü bu ülkeyi yönetenler, bizim de insan olduğumuza, özgürce yaşama hakkımız olduğuna asla inanmadı. Devleti yönetenleri eleştirmeyi yasaklayarak, kendilerini her türlü hukuksal denetimin dışında tuttu.

Ve sonunda devlet, içinde cinnet çetelerinin, devlet kasasına "paraşüt"le inip trilyonları uçuranların, banka özelleştirmelerinden "mesut" bir şekilde çıkanların fır döndüğü bir tımarhaneye dönüştü.

Her cinayet şebekesinin, paraşütçülerin ve hortumcuların arkasında devletin o asık yüzünün olduğunu herkes biliyor. Attığmız her adımda yeni ölümler, paraşütçüler bularak, korkuyla ilerliyoruz.

Artık hepimiz gerçeği biliyoruz ama can alıcı soruyu bir türlü soramıyoruz.

Peki ama "dokunulması" gerekenlere niçin dokunamıyoruz?

Demek ki, zaman zaman tutulduğumuz "temiz eller" histerisinin fantaziden öte bir anlamı yok bu ülkede. Çünkü, adalete ve siyasi ahlaka en çok ihtiyaç duyduğumuz anlarda nedense bir türlü "dokunulmazlar"ı aşamıyoruz. Duvarların ardından çığlıklar gelmeye, ceplerimiz "paraşüt"lenmeye devam ediyor.

Nasıl işkence yapanları koruyan bir zırh varsa, Parlamentoda da üzerlerinde "avanta" şaibesi bulunan siyasetçileri her gün daha "beyaz" yıkamaya devam eden bir ittifak var. İstikrar adına, siyasi ahlakı hiçe sayan bu ittifak, Türk siyasetinin geleceğine ilişkin bütün umutları da yerlebir ediyor.

Ecevit ve Yılmaz arasındaki "derin" ortaklık, bütün hesaplarını Yılmaz'ın aklanması üzerine kurmuş durumda. Anlaşılan o ki, aklama operasyonu MHP'ye rağmen sürdürülecek. Bunun için gerekirse MHP devre dışı bile bırakılabilir. Düşünün ki, "Akmatik" programının "SEKA soruşturması"nda küçük bir arıza yapması bile, Ecevit ve Yılmaz'ı çılgına çevirmeye yetti.

Başbakan Ecevit ve ANAP lideri Yılmaz'ın, MHP'ye "güvenmiyorsan çekil" diyecek kadar "ahlak" sınırlarını zorlayan bir noktaya varması, MHP'yi iktidarda "rehin" olarak görmekten başka bir anlam ifade etmiyor. Muhtemeldir ki, MHP bu baskılara daha fazla direnemeyecek ve genel kurulda Yılmaz'ı istemeye istemeye de olsa aklayacaktır. O zaman, yeniden başa sarıp daha önce defalarca önümüze konulan filmi seyretmeye devam edeceğiz.


5 Haziran 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet Ocaktan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...