YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Başşehir İstanbul olmalı

Amerika Başkanı Clinton birleşen Almanya'nın yeni başşehri Berlin'de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye tam üye olması gerektiğini söylüyor.

Washington, Türkiye'nin Brüksel'de yer alması için Ankara'dan çok daha fazla diplomatik gayret gösterdi.

Amerikan yönetimi, Türkiye'nin AB'ye katılmasıyla, Avrupa ile birlikte kendi sınırlarının Çin'in içlerine kadar genişleyeceğini biliyor. Batılılar bütünüyle terk etmek zorunda kaldıkları Asya'ya Türkiye aracılığıyla yeniden dönecekler.

Türkiye ise, geçen yüzyılın başında çekildiği Avrupa'ya hiçbir engelle karşılaşmadan girebilme hakkını elde edecek. Ayrıca, AB Ankara'yı ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan yeniden yapılanmaya zorlayacak.

Türk toplumunun beklentileriyle, Washington ve Brüksel'in, Ankara'dan beklentileri bugünlerde birbiriyle örtüşüyor. Toplumun önemli bir bölümü, düşünce suçları sözkonusu olduğunda, Türkiye'deki mahkemeleri değil, Avrupa'daki mahkemeleri tercih eder hale geldi. Çünkü Avrupa'da düşünce suç değil.

Dayatmacı yapı, Türkiye'deki devlet örgütünün bütün kurum ve kuruluşlarıyle yeniden yapılanmasını zorunlu kılıyor. Devlet örgütünde köklü değişikliklerin yapılması, AB'den önce Anadolu insanının talebi. Artık devlet, millet, kültür ve bağımsızlık kavramlarının dünyadaki gelişmeler ışığında yeniden yorumlanması gerekir.

Köklü bir dönüşümün yolu, Türkiye'de Ankara'dan değil, İstanbul'dan açılır. Bu yüzden, mevcut anayasanın bütünüyle elden geçirilmesi şarttır. Sezai Karakoç'un her fırsatta vurguladığı gibi, ilk adım olarak, İstanbul yeniden başşehir yapılmalıdır. Bunun için de Anayasa'nın değişmesi gerekir.

Brüksel'in hem Belçika'nın, hem de AB'nin başşehri olduğu gibi, İstanbul da Türkiye ile birlikte Türk ve İslam dünyasının başşehri olmalı. Bakü, Taşkent, Aşkaabat, Saraybosna, Kahire, Tahran ve Beyrut Ankara'dan daha çok İstanbul'a kulak verir.

İstanbul, eski Atina ve Roma gibi antik medeniyetleri değil, yaşayan bir medeniyeti temsil eder. Bu yüzden, İstanbul, Atina ve Roma gibi tükenmemiş, tüketilmiştir. Tükenen bir medeniyet yeniden hayat bulamaz. İslam gibi sağlam kaynaklara sahip bir medeniyet ise kolaylıkla yeniden dirilebilir.

Almanya iki büyük savaştan sonra, yeniden yapılanarak, dünyanın, en büyük ekonomilerinden biri haline gelmesini bildi. Berlin duvarının yıkılmasıyla Almanya'nın ilk yaptığı iş, başşehri Bonn'dan Berlin'e taşımak oldu. Çünkü Almanya'nın kültür ve medeniyet merkezi Berlin'dir. Berlin'siz bir Almanya düşünülemez.

Aynı şekilde Türkiye'nin kültür ve medeniyet merkezi Ankara değil İstanbul'dur. İstanbul'suz bir Türkiye AB ülkeleri arasında çok zayıf kalır. Türkiye İstanbul olmadan kültürel alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da bir varlık gösteremez.

İstanbul'la Avrupa, Rönesans'ta Endülüs'te bulduğu kaynağı yeniden keşfetme imkanına kavuşacak.

İstanbul, Türkiye ile birlikte AB'ye de büyük bir dinamizm kazandırabilir.


5 Haziran 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...