T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yargıyı siyasi bir odak olarak görmek

Fazilet Partisi kapatılan 25'inci parti olmuş. Anayasa Mahkemesi'nin kapattığı 23'üncü parti… Kapatılan partileri artık sadece numaraları ile mi ansak?

23'üncü parti Refah, 24'üncü parti Demokratik Kitle Partisi, 25'inci parti Fazilet…

Çark dönmeye devam ediyor.

Sırada kimler var?

HADEP'ın kapatılması davası şimdilik uykuda…

Bakalım onu ne zaman, hangi şartlarda devreye sokacaklar?

"HADEP Türkiye partisi olursa, bölücülüğü tamamen reddederse, PKK ile ilişkisini tümüyle bitirirse.. kapatılmayacak.

Ama bu konularda devletin bazı odaklarında kuşku yaratacak faaliyetlerine devam ederse kapatılacak…

Bunlar alenen konuşuluyor.

Bir de Komünist Parti davası var…

Dünyada artık komünizm tehlikesi kalmasa da, hatta Türkiye'de komünizm propagandası serbest bırakılmış olsa da böyle bir dava açılabilmiş…

Yüksek Mahkeme de, Ceza Yasası'nın 141-142'inci maddeleri kaldırıldığından, kapatma yerine partiye, ismini değiştirmesi için süre tanımış…

Kurucular partinin adını değiştirmeye yanaşmazlarsa Yüksek Mahkeme bu partiyi de kapatacak.

141-142 değiştirildi ama kanun yapıcı, yani Meclis, nedense Siyasi Partiler Kanunu'na dokunmadığı için Anayasa Mahkemesi'nin eli mahkummuş…

Burada kabahatli olan yasama organıymış… Yasa değişmedikçe de Yüksek Mahkeme'nin bu yolda karar vermesi kaçınılmazmış…

Öyle diyorlar.

Öğrendiğimize göre, Yüksek Mahkeme içinde bazı yargıçlar, bu dava vesilesiyle "Siyasi Partiler Kanunu'nun 'komünist' ismi taşıyan parti kurulmasını yasaklayan maddesini de iptal edelim" önerisinde bulunmuşlar.

Bu öneri büyük bir çoğunlukla reddedilmiş.

Oysa Refah Partisi'nin kapatılması davasında Yüksek Mahkeme, bu yolu kullanarak kendi önündeki engelleri kaldırmasını bilmişti.

Farkındaysanız, herkes gibi ben de uluorta Yüksek Mahkeme'nin kararları, uygulamaları ile ilgili konuşuyorum.

Son 2,5 yıldır Fazilet'in kapatılma davası vesilesiyle hemen herkes konuşuyor.

Ankara'dan dönen başyazar, köşe yazarı hemen şunları yazmıyor muydu?

"Ankara'da edindiğim izlenim, Anayasa Mahkemesi'nin Refah Partisi'ni kapatacağı yolunda. Bu durumda onun kalıntılarından iki partinin doğması kaçınılmaz gibi görünüyor…"

Televizyon programlarında bütün tartışmacılar, sanki az önce Yüksek Mahkeme'nin yüce üyeleri ile bu konuyu tartışıp, onların eğilimlerini de almış olarak konuştuklari izlenimi vermeye gayret ediyorlardı.

Son 2,5 yıl hep bu tartışmalarla geçti. Genel eğilim, devletin derin katmanlarının nabzını iyi tutanların tahminleri, partinin kapatılacağı yönündeydi.

Sanki bir siyasi partinin yargılanması başka odaklarda ve başka yöntemlerle yapılıyordu da Anayasa Mahkemesi sadece o odaklarda alınan karara hukuki kılıf uyduracak bir zabıt kalemiydi…

Hava öyleydi… Konuşmalar hep o dogrultudaydı.

Ve kimse de bu havayı dağıtmak, işin doğrusunun ne olduğunu açıklamak için bir çaba göstermiyordu.

Aslında doğrusu, bu davanın açılmamasıydı. Daha doğrusu, Yüksek Mahkeme'ye parti kapatma görevi gibi siyasi bir fonksiyon yüklenmemeliydi...

Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, Fazilet'in kapatılması üzerine ne diyor?

"Herhangi bir şiddet işeren niyete ilişkin kanıt elde edilmeden bir politik partinin kapatılması üzüntü vericidir."

Bir parti şiddete çağrı yapıyor veya bizzat şiddetin içinde oluyorsa onu kapatmak için Anayasa Mahkemesi'ne gerek yok. Böyle bir partiyi kapatmak en alt düzeyde bir mahkemenin bile görevi olmalı.

Kapatma kararının gerekçesine baktığımızda Fazilet'in, iki milletvekilinin Meclis çatısı altındaki siyasi faaliyetleri nedeniyle kapatıldığını anlıyoruz.

Nerede şiddete çağrı?..

Gerekçesi başörtüsü olan bu kapatma kararı karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nasıl bir tavır takınır?

Kimi uzmanlara göre -sanki mahkeme halka açık bir oturumda karar vermiş gibi- Yüksek Mahkeme, Avrupa Mahkemesi'nin türbanla ilgili davalarda hep ret kararı vermesine dayanarak kapatma gerekçesini türbanlı milletvekili Merve Kavakçı'nın laiklik karşiti faaliyetlerine dayandırmış…

Yüksek bir mahkemeyi düşürdükleri duruma bakar mısınız?

Onlara göre, sanki Yüksek Mahkeme değil de bir siyasi odak… Siyasi şartlara göre bir partinin kapatılmasına belli odaklarda karar veriliyor, Yüksek Mahkeme de bu karara hukuki kılıf ayarlıyor…

Yüksek bir mahkeme gerçekten saygı değer olmalı. Bu tartışmalardan uzak kalmalı…

Ona yasaklayıcı bir rol vermek yerine hukuku geliştirici, yasaları halkın daha fazla özgürleşmesi yolunda yorumlayıcı faaliyetlerde bulunması sağlanmalıdır.

Anayasa Mahkemesi'nin temyiz organı olarak Avrupa Mahkemesi'nin ortaya çıkması size de sıkıntı vermiyor mu?


28 Haziran 2001
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED