AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Oruç tutmaya engel haller

Oruç tutmamayı mübah kılan özürler nelerdir?

Bu özürleri şu şekilde sıralayabiliriz: a) Yolculuk (seferîlik): Ramazan ayında en az üç günlük, yani on sekiz saatlik bir yere gidecek kimse geceden oruca niyet etmeyebilir. Böylece o gün yola çıkınca oruçlu bulunmamış olur. Ancak bir kimse oruca başladıktan sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk o ilk gün için bir özür sayılmaz. Orucuna devam etmesi gerekir. Bununla birlikte bu kimse orucunu bozarsa yalnız kaza gerekir, kefâret gerekmez. Çünkü orucunu yolculuk özrüne dayalı olarak bozmuştur. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Sizden kim hasta olur veya seferde bulunursa diğer günlerde tutamadığı günler sayısınca oruç tutsun" Zarar görmeyecekse yolcunun oruç tutması daha faziletlidir.

b) Hastalık: Oruç tuttuğu takdirde ölmekten veya hastalığının artmasından yahut uzamasından korkan kimse, oruç tutmayabilir veya tutmakta olduğu orucu açabilir. Daha sonra iyi olunca bunu yalnız kaza eder.

c) Gebelik ve çocuk emzirmek: Ramazan ayında gebe veya emzikli olan kadınlar, kendilerine veya çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları durumunda oruç tutmayabilirler. Daha sonra kaza ederler.

d) Çok yaşlılık: Yılın bütün mevsimlerinde oruç tutmaktan aciz olan çok yaşlı erkek ve kadınların oruç tutmamaları icmâ ile caizdir. Bunların oruçlarını kaza etmeleri de gerekmez. Bunun yerine, tutamadıkları her gün için bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir." İyileşme ümidi bulunmayan hastalar da yaşlılar gibidir.

e) Düşmanla savaş: Ramazan ayında düşmanla savaşacak olan bir İslâm askeri, düşman karşısında zayıf düşeceğinden korkarsa oruç tutmayabilir. Hatta savaş gerçekleşmese bile, daha sonra kendisine yalnız kaza gerekir.

f) Zorlama ve korkutma altında orucu bozmak: Canına veya bir uzvuna yönelik bir zararla tehdit edilen kimse orucunu bozabilir. Daha sonra bunu kaza eder.

g) İleri derecede açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan dolayı helâk olacağından, beden ve ruh sağlığının ciddî şekilde bozulacağından korkarsa veya böyle bir şeyin olması tecrübeye ya da tıbbın verilerine göre kuvvetle muhtemelse orucunu bozması caiz olur. Bunu daha sonra kaza eder.

h) Ziyafet: Ziyafet farz veya vacip bir orucu bozmak için bir özür teşkil etmez. Ziyafet vermek veya ziyafete davet olunmak sadece nâfile bir orucu açmak için bir özür sayılabilir.


30 Ekim 2003
Perşembe
 
HAMDİ DÖNDÜREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED