Hürriyet'te bir "Pazartesi manşeti..." Yani, işlerin kesat, haberlerin ve yazıişleri nüfusunun kıt olduğu o sıkıcı pazarlardan birinde ittire ittire tepeye çıkarılmış haberlerden biri... "Avrupa'nın göbeğinde" yaşanmış üç ayrı olay tek bir ortak paydada, yani "NEREDE KALDI AVRUPALILIK"ta birleştirilmiş (ki "Avrupa"da bu tür füzyon-manşetlere rastlayamazsınız) ve ortaya bir "Avrupa'nın ayıbı" haberi çıkmış. Alt başlıkta üç olay şöyle özetleniyor:

"Yunanistan'da Arnavut diye bir gence bayrak taşıtmıyorlar... 100 bin Batı Trakya Türkü'ne şeriat uygulanıyor... Fransa ise cezaevini ziyarete sansür koyuyor..."

İçerde (17. sayfa) ayrı ayrı başlıklarla işlenen haberlerdeki ortak "NEREDE KALDI AVRUPALILIK" teması, tek tek üç haber için de epey su götürür bir tema... Yerimiz olsaydı, "Arnavut genç" ve "Fransa'da cezaevi ziyaretine sansür" haberlerine de değinirdik ama burada mecburen manşetin ana parçası olan "100 bin Türk'e şeriat"la yetineceğiz...

'TÜRKLERE ŞERİAT'

Manşetin en iddialı parçası, birinci sayfa anonsunda şöyle sunuluyor:

"Türklere şeriat uyguluyorlar... Yunanistan, Lozan'dan ötürü 'Müslüman azınlık' diye tanımlanan Batı Trakyalı Türklere kendi atadığı müftülerle şeriat uyguluyor. Kocalar, üç kez 'Boş ol' diyerek eşini boşuyor, çocukların velayeti otomatikman babaya geçiyor."

17. sayfada, üç parçayı birleştiren siyah kuşağın içinde şu ibare var: "Demokrasi ve insan haklarının beşiği Avrupa'da bunlar oluyor..." Batı Trakya haberi de bu ortak kuşağın altında "AB'NİN GÖBEĞİNDE ŞERİAT" başlığıyla sunuluyor...

Haberin girişi de şöyle düzenlenmiş: "Yunanistan'ın Batı Trakyalı Türklere, 1923 tarihli Lozan Anlaşması uyarınca 'Müslüman Azınlık' oldukları gerekçesiyle İslam yasalarını layık görmesi yüzünden, demokrat Avrupa'nın bu köşesinde şeriat hüküm sürüyor..."

'ŞERİAT'LA ASİMİLASYON?

Bunun ne kadar tuhaf bir haber olduğunu anlayabilmek için, haberi Hürriyet'te zaman zaman çıkan "Yunanistan Batı Trakya Türklerini asimile etmek istiyor" haberleriyle kıyaslamak yeter. Azınlıkları, onlara geleneksel kültürlerini zorla empoze ederek asimile etmek! Biraz tuhaf değil mi?

İkincisi, Müslümanlara "İslam yasaları"nı Yunanistan mı "layık görmüş"tür, yoksa Lozan'da, Türkiye'de yaşayan Rumların "dinlerini özgürce yaşamaları" karşılığında Yunanistan da Batı Trakya'daki Türklerin dinlerini "özgürce yaşamalarını" kabul etmek zorunda mı kalmıştır?

Haber, Yunanıstan'ı suçlayan ifadelerle böyle sürüp giderken, son cümlede okurun kafası karmakarışık oluyor. Son cümle şöyle:

"Yunanlı yetkililer ise Müslüman azınlık arasında reform girişiminde bulunamadıklarını, çünkü Türkiye'nin en ufak bir müdahaleyi provokasyon konusu yaptığını ileri sürüyorlar." (Konu dışı ama geçerken söyleyelim: Türkiye Cumhuriyeti devletinin Batı Trakya'daki "şeriat yönetimi"nin "kılına dokundurtmaması" da az ironi değil yani...)

YUNANİSTAN RAHATSIZ!

Biz gelelim konumuza: Hürriyet'in haberine son anda giren bu paragraf, meselenin, "Yunanistan'ın Türklere şeriat yönetimini layık görmesi" meselesi olmayabileceğinin ipucini veriyor. Nitekim Radikal'in konuya ilişkin haberine geçtiğimizde bambaşka bir manzarayla karşı karşıya kalıyoruz... Oraya geçmeden belirtelim: Her iki gazete de haberi AFP'den almış. Görün bakın, ne kadar farklı yansıtmışlar:

Oradaki yönetimin "Şeriat hukukunu geçerli olduğu bir yönetim" olduğu konusunda Radikal Hürriyet'le hemfikir, ama oraya kadar... Bunun "müsebbibi" ve Yunanistan'ın bu fiili durum karşısındaki tavrı konularında Radikal haberden bambaşka şeyler anlamış. Şöyle de diyebiliriz: Hürriyet, AFP'nin haberinde gazetenin işine gelmeyen bölümlerini çıkarmasaydı, Hürriyet okurları da öyle anlayacaktı...

Evet, Radikal de "Şeriat Avrupa'da" başlığını koymuş haberine, o da birinci sayfa anonsunda şeriat hukuku uygulamalarını sıralıyor ama anonsun son cümlesi aynen şöyle: "Yunanistan çözüm arıyor..."

Radikal, haberin içerdeki bölümünün alt başlığında da "durumun kaynağı"nı açıkça şöyle belirtiyor: Lozan Anlaşması... Radikal'in haberinin son bölümü, Yunanlı yetkililerin, hiç de memnun olmadıkları bu "yönetim"i reforme edebilmek için giriştiği çalışmalara ayrılmış. O bölümü de okuyalım:

AFP'ye konuşan bir hükümet kaynağı, "Kısa vadede radikal reformlara gidilmesi söz konusu değil, çünkü Türkiye azınlığı ajite edebileceği en ufak vesile için fırsat kolluyor" görüşünde. Ancak Simitis hükümeti, hem Türkiye'yi memnun edecek hem de Türklerin oylarını çekebilecek bir dizi açılım hazırlığında."

Gene yer darlığından, bu "açılım"lara yer veremiyoruz. Bu "açılım"lar, tahmin edebileceğiniz gibi Hürriyet'in haberinde de yok. Neden? Çünkü onlar bir "Türklere şeriat yönetimini layık gören Yunanistan" haberi yapmayı kafalarına koymuşlar. E, bu durumda "Türkiye'yi kızdırmadan şu 'şeriat yönetimi'ni nasıl değiştiririz acaba?"nın yollarını arayan Yunan hükümetinin "açılım"larını neden kullansınlar ki?

Valla, AFP Hürriyet'e dava açsa yeridir. Yani bir ajansın haberi ancak bu kadar tam tersi anlamlar yüklenerek çarpıtılabilir... (A.G.)

Sayfalarınızdaki bu ilan için okurlara bir açıklama borçlusunuz

Gazetelerin dünkü (29 Ekim) sayıları da, her bayramda olduğu gibi yine bazı kuruluşların verdiği kutlama ilanlarıyla doluydu. Gazeteleri mutlaka çok memnun eden bu "teamül" hakkındaki düşüncelerimizi sayfamızda bugün yer alan bir başka yazıda (isterseniz) okuyabilirsiniz.

Ancak bu bayramda bu "kutlama ilanları" çerçevesinde bir yenilikle karşılaştık...

Bazı gazetelerde bir internet sitesinin de (www.ozturkler.com) ilanı yer alıyordu.

Hangi gazetelerde mi?

Pek çok gazetede; Akşam, Vatan, Tercüman (Dünden Bugüne), Milliyet ve Yeni Şafak gazetelerinde.

Söz konusu ilanı Sabah, Zaman, Hürriyet, Radikal ve Cumhuriyet gibi gazeteler ise (belli ki) kabul etmemişdi.

İlanı veren internet sitesi kendisini (ilanda) şöyle tanıtıyordu:

"TÜRKÇE, İngilizce, Rusça yayın yapan 16500 sayfa, 5000 yıllık TÜRK TURAN tarihini anlatan, kişileri değil fikirleri tartışan tek internet sitesi".

Peki, "29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun" dileğiyle başlayan bu ilanda karşımıza nasıl bir metin çıkıyordu?

İlanın ilk bölümüne Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş"inden birkaç satır yerleştirilmişti.

İkinci bölümde ise, Nihal Atsız imzalı bir metinle karşı karşıyaydık.

Bu metin aynen şöyleydi:

"Aziz Vatanımızın Misak-ı Milli sınırlarına göz dikmiş olan bazı menfaat şebekelerinin çalışmalarını üzüntü ile seyrediyor ve takip ediyoruz. Tarihte bu hainlikleri yapanlar ne kazandılarsa, şu anki torunları da aynı şeyi kazanacaklardır. Bu hainliğin içinde yer alanların her birine iki metre boyunda bir metre eninde toprak öneriyor ve bu toprağı alacaklarına söz veriyoruz."

"Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir, Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir, kahramanlık, saldırıp bir daha dönmemektir."

Önümüzde duran bu metni açıklamaya / yorumlamaya hiç mi hiç gerek yok sanırız...

O halde şimdi soralım:

Bir takım insanların "her birine iki metre boyunda bir metre eninde toprak" öneren bu ilana sayfalarını açan gazeteler, okurlarına bir açıklama borçlu değil mi?

Bir gazete, hem de Cumhuriyet'in yıldönümünde, "ederi" ne kadar olursa olsun bu içerikte bir ilanı sayfalarına nasıl, hangi mantıkla, hangi mazereti öne çıkararak koyabilir?

O halde, yarından tezi yok, bu ilanın sayfalarında yer almasında hiçbir mahzur görmeyen gazeteler (tabii ki Yeni Şafak da dahil olmak üzere) okurlarını aydınlatmalıdır.

"Ederi" her neyse de, sayfalarını bu ilana açmayan Sabah, Zaman, Hürriyet, Radikal ve Cumhuriyet'i kutlamayı da unutmayalım....

Biraz ciddiyet lütfen; hiç değilse Cumhuriyet Bayramı'nda... K.B. – A.G.

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu