AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
En büyük bayrak bizim bayrak

Tamam, mübalağa da bir sanattır ama, diğer sanatları ihmal etmemiz şart değil ki!.. Bayrak meselesini biraz abarttığımızı düşünüyorum da...

Cumhuriyet'in sekseninci yılını coşkuyla kutlarken "en büyük bayrak" gösterisine kapıldık.

İstanbul'da üçbuçuk kilometrelik bayrak taşınıyor, Ankara'da ise paraşütle havada açılan en büyük bayrak, (433 metrekarelik) törenlerin yapıldığı alana iniyor...

Celal Bayar, 1923'ün 29 Ekim akşamını şöyle anlatır: "Cumhuriyet'i kabul ettik, akşam karanlığında Meclis'ten çıktık eve doğru gidiyoruz. Baktım evlerde ışık yok."

Elektrik olmadığı için, gaz lambalarında yakacak gaz olmadığı için karanlıktır.

Bayar, o gün şu şekilde dua ettiğini söylemektedir:

"Allah bize 15 sene daha ömür verse de Cumhuriyet'i korusak, Meclis'i korusak..."

Celal Bayar'ın duası kabul olmuştur.

Meclis'i kuran ve koruyan o kadroya Allah ömür vermiştir.

Öyle ki Atatürk, o tarihten tam 15 sene sonra vefat eder.

Bayar'ın ömrü ise daha uzun olacaktır.

Bugün ben de bir dua ediyor ve diyorum ki; sadece büyük bayraklarla törenler yapan bir millet değil, her alanda büyük bir ülke olduktan sonra büyük bayraklar yapan bir millet olsak...

Her alan derken kastettiğim, şudur: Bilimde, sanatta, teknolojide...

Bugün en büyük bayrağın bizim bayrak olması çok anlamlı gelmiyor.

O bayrağın hakkını verdiğimiz zaman gayet anlamlı geleceğine eminim.

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKI

Yolsuzluk, rüşvet, hortum, hepsi almış başını giderken, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyeceğine ve yedirmeyeceğine dair yemin etmiş olanlar, verdikleri sözü tutmadıkları veya tutamadıkları için günün birinde hakim karşısına çıkartılır.

Hakim sorar:

- Tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağına dair söz vermiş, yemin etmişsiniz; ancak sözünüze uymamış, yemininize sadık kalmamışsınız.

Sanık cevaplar:

- Hayır hakim bey, biz sözümüze sadık davrandık ve tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını koruduk. Bu sözkonusu olan kısım tüyü bitmiş yetimlerin hakkıydı.

ORUCU BOZAN, BOZMAYAN

Onbir ayın sultanı mübarek Ramazan gelip bizi bulduğunda, sanki birden bire gelivermiş havasıyla, "mübarek onbir ay ne çabuk geçti" diyen Bektaşi örneği, şaşırmış gibi yapanlarımız, çok da haksız sayılmazlar.

Yolunu gözlemiyorsan, gelen her ne ise erken gelmiş demektir.

Gazetelerin Ramazan sayfalarında, radyo ve televizyonlarda oruçla ilgili bilgiler tekrarlanır her sene.

Orucu bozan şeyler, orucu bozmayan şeyler...

Her bayramda bayram namazının imam tarafından tekrar tarif edilmesi gibi, oruçla ilgili bilgiler de tazelenir.

"Efendim sakız çiğnesem oruç bozulur mu?

İstemeden kusarsam oruç gitmiş mi olur?" türünden sık rastlanılan sorular cevaplanır.

Bir de oruca dair "fantazi sorular" vardır.

Onları da adet olduğu üzre hatırlamakta yarar var.

Mesela:

- Rüşvet yemek orucu bozar mı?

Bir diğeri:

- Hocam, fırça yiyen birinin orucu bozulur mu?

El cevap:

- Fırçanın türüne bağlı evladım. Elbise fırçası, diş fırçası, ayakkabı fırçası, badana fırçası, maneviyat fırçası, patron fırçası, amir fırçası... Tek çeşit değil ki fırça dediğin.

HE

vurma kazmayı Ferhaat
he'nin iki gözü iki çeşme
aaaah

dağın içinde ne var ki güm güm öter
ya senin içinde ne var
Ferhaat

ejderha bakışlı He'nin iki gözü iki çeşme
ve ayaklar altında yamyassı

kasrında Şirin de böyle ağlıyor Ferhaaat

(Asaf Halet'in bu şiirini gönderen Mehtap Gür'e teşekkürler. Ramazan boyunca günde en az bir şiir okumak gerekir. Yoksa nasıl varılır iftara?)


30 Ekim 2003
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED