AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Şerif Mardin'e sahip çıkamadıktan sonra...

Dünya çapında bilim adamlarımızdan biri olan Şerif Mardin adını, biraz sosyal bilimlerle ilgilenen herkes bilir. Özellikle siyasal bilimlerin farklı disiplinlerinde yazılmış bir bilimsel makale, Türkiye siyaseti üzerinde yapılmış bir inceleme ve araştırma çalışmasının "kaynaklar" kısmında tereddütsüz adına rastlayacağımız tek isim Şerif Mardin'dir desem asla abartmış olmam.

Türkiye'de de Avrupa ve Amerika'da da adı saygıyla ve gıpta edilerek anılan birkaç isimden birisidir. Türkiye'de önce Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çalıştı. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde hizmet yaptı. Yurtdışında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın muhtelif üniversitelerinde çalıştı.

Çalışmalarının çoğu önce Batı'da İngilizce, Almanca veya Fansızca dillerinde yayınlandı. Daha sonra bunlar tercüme edilerek Türkçe'ye de kazandırıldı. Türkçe eserleri toplu olarak İletişim Yayınları arasında çıktı, üst üste birkaç baskı yaptı. Siyaset alanında çalışan akademisyenlerin, öğrencilerin ve meraklıların temel başvuru kaynakları oldu.

Türk sosyal bilimini Şerif Mardin kadar etkilemiş bir başka isim vermek sanırım zordur. Son otuz yıldır onun yayınlarıyla beslenmekte, tezleri yol göstermekte, söyledikleri adeta bir çığır açmaktadır.

Şerif Mardin şimdi Sabancı Üniversitesi'nde çalışıyor. İlerleyen yaşına rağmen heyecanından ve ilgilerinden hiçbir şey kaybetmeden oradaki öğrencilere özellikle siyasi düşünceler tarihi alanında dersler veriyor.

Şerif Mardin TÜBA üyesi değil!

Şerif Mardin'i size anlatmamın elbette bir sebebi var. Sebebi aslında gayet basit, ama basit olduğu kadar üzüntü verici. Geçen hafta sonu küçük bir grupla birlikte Şerif Mardin Hoca ile birlikte olduk. Beraber akşam yemeği yedik, çay içtik. Hoş sohbetler yaptık. Değişik konularda konuştuk, tecrübelerini, düşüncelerini dinledik. Bu buluşmayı gerçekleştiren Kemal Kahraman dostumuza ve sohbete katılan diğer arkadaşlara teşekkür etmem gerekiyor.

Sohbet sırasında Şerif Hoca, benim özellikle siyaset ve din ilişkileri konusundaki çalışmalarımın çevrede nasıl bir etki yarattığını, ne tür eleştirilere muhatap olduğumu sordu. Şüphesiz bununla bir gerçeği test etmek istiyordu. Doktora çalışmalarımdan bu yana karşılaştığım bazı eleştiri ve olumsuzlukları özetledim. Hoca buna hiç şaşırmadı. Türkiye'nin bunları aşması gerektiğini diledi.

Kendi çalışmalarının sosyal bilimler alanında büyük çığır açtığı, son yıllarda bazı düşüncelerin kendi tezleriyle gündeme geldiği ve meşruluk kazandığı şeklinde bir değerlendirmeye biraz itirazcı bir bakışla kendisinin sanıldığı kadar meşrulaştırıcı bir rol oynamadığını söylemeye çalıştı. Mesela dedi, "Türkiye Bilimler Akademisi'ne hâlâ üye olarak beni almıyorlar!"

Şerif Hoca'nın verdiği örnek gerçekten ilgi çekiciydi.

Türkiye Bilimler Akademisi diye bir kurum var ve bu kuruma Şerif Mardin gibi bir dünya çapında bir isim bile üye alınmamaktadır. Bu olacak şey değildi, ama ne yapalım ki gerçek böyleydi.

Bunu duyduktan sonra kendi kendime Türkiye'de pekçok kişi haksız yere itilip horlanıyor. Hakları verilmiyor, her gün hakarete maruz kalıyor. Kimi bu hukuksuzluklara karşı mücadele ediyor kimisi ise "Allahından bulun!" diyerek bedbin ve bıkkın şekilde haksızlığı içine çekiyor. İnsanlar ortaya koydukları eserleri, kendi alanında yaptıkları katkıları ve başarılarıyla değil iktidar hırsıyla pozisyonları korumak için hiçbir ahlaki değeri dikkate almaksızın her şeyi yapabilen kişilerin kaprisleriyle değerlendiriliyor. Haksızlık, adaletsizlik ve keyfilik her alanda egemenliğini sürdürüyor.

Söylenecek söz kalmıyor.

Şerif Mardin gibi bir isme ve değere sahip çıkamadıktan sonra...


12 Haziran 2003
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED