AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bir yanlışlık var

Başbakan Tayyip Erdoğan 'bürokratik oligarşi' deyimiyle neyi kast ediyor olabilir? Ne kast ettiği aslında çok açık: Seçimlerden başarıyla çıkıp hükümet kurma hakkına kavuşmuş siyasî kadrolar yerine, kimse tarafından seçilmedikleri halde iktidarı sürekli elinde tutanları... Türkiye, hiç değilse son 20 yıldır, bir türlü iktidar olamayan hükümetlerin elinde bir o yana bir bu yana çalkalanıyor...

Fazla demokrasiden, hak ve özgürlükten zarar görmüş bir ülke biliyor musunuz? Oysa, Türkiye'ye, epey uzun zamandan beri, fazla hak ve özgürlüğün zararlı, demokrasinin tehlikeli olduğu anlayışı egemen... Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141, 142 ve 163. maddeleri, ancak Turgut Özal'ın risk üstlenebilmesiyle mevzuattan çıkarılabildi. 163 mevzuattan çıkarıldı da ne oldu? Onun yerine derhal devreye sokulan TCK'nın 312. maddesinde değişiklik yapılması ne zaman gündeme gelse, hükümetler, sistem içinden müthiş tepki gördüler; 312'de ufacık bir değişiklik gerçekleştirilebilmesi için, hepimizin gözü önünde, sistem içi pazarlıklar sürdürülmesi gerekti.

Peki, bu maddelerin değiştirilmesine kim, hangi sıfatla engel olmaya çalıştı? Bu soruya verilecek cevap, 'bürokratik oligarşi' deyimiyle esasta neyin kast edildiğini de açığa vuracaktır...

Seçilmişleri bütünüyle aklama gibi bir derdimiz yok. Kendilerine bırakılan dar alanda siyaset yapanlar, sistemin gerçek sahipleri önünde fazla ses çıkartmamalarının ve demokrasiyi tıkayan kanalları sonuna kadar açmaya teşebbüs etmemelerinin karşılığını, yaptıkları usulsüzlüklere göz yumulmasıyla fazlasıyla aldılar, aynı süre içerisinde. 'Oligarşi' yapılan yanlışları görmezden geldi, siyasiler de konumlarını atanmışlarla paylaşmayı sineye çekti.

Türkiye'de olan-bitenin 'kuvvetler ayrılığı' ilkesiyle bir ilişkisi bulunmuyor. Ülkemizde, 'kuvvetler' diye birbirinden bağımsız, herbiri kendi alanında tıkır tıkır çalışan farklı birimler yok; varolan herşey birbiriyle içiçe geçmiş durumda. Zaten, 'bürokratik oligarşi' de bu karmaşadan güç alıyor... Gerçek anlamıyla 'kuvvetler ayrılığı' ilkesinin geçerli olduğu bir Türkiye'yi bir gün görebilirsek, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yaşadığımızı, hak ve özgürlüklerden bütün genişliğiyle yararlandığımızı da anlayacağız... Türkiye'nin çağdaş demokrasiyle tanışması, 'bürokratik oligarşi' devrinin bitmesiyle mümkün ancak...

Görülüyor ki, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), Başbakan Erdoğan'ın şikâyetinden gocunması, eleştiriyi üzerine alınması için herhangi bir sebep yok. Bundan dolayı, CHP grup başkanvekili Oğuz Oyan'ın, dün, "Başbakan Erdoğan'ın 'bürokratik oligarşi' sözü ile askerî bürokrasi, Cumhurbaşkanlığı ve CHP'yi kast ettiğini düşünüyoruz" demesini ve hükümete 'kuvvetler ayrılığı' prensibini içine sindirmesi telkininde bulunmasını anlamamız çok zor.

Bir kere, bürokrasiyi 'asker' ve 'sivil' diye ikiye ayırıp şikâyetin yalnızca 'askerî' olana yöneldiğini ileri sürmek anlamsız. Hiç değilse kendi hesabımıza söyleyelim: Eleştirilerimiz, yargıyı da işin içine katarak, devlet adına hareket eden kurumlar ve birimlerden demokrasiyi engelleyenlerin tümüne yönelik... İstenilen 'kuvvetler ayrılığı' ilkesini kaldırmak değil, tam tersine o ilkeyi gerçekten uygulanır hale getirmek. Yasama organı yasama görevini en iyi biçimde yapsın, hükümet de yürütmede bütün ipleri elinde tutsun; yargı ise, yalnızca siyasetten değil devletin diğer organlarından da bağımsız kalabilsin... Medya da medyalığını bilsin...

CHP grup başkanvekilinin yürütmenin de başı olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i bürokrasinin bir parçası olarak görmesi ilginç; ancak daha ilginç olanı kendi partisini 'bürokratik oligarşi' içerisine oturtması... CHP'nin geçmişte, zaman zaman, "Devlet benim" anlayışıyla davrandığı zamanlar oldu; ancak bugünün Türkiyesi'nde, istese bile, CHP 'oligarşik yapı' içerisinde yer alamaz. CHP'nin Avrupa Birliği'ne verdiği destek ortada dururken, Tayyip Erdoğan'ın, 'bürokratik oligarşi' deyimiyle CHP'yi kast ettiği nasıl düşünülebilir?

Kimse merak etmesin: AB ile birlikte 'oligarşik yapı' da tarihe karışacak; AB'ye destek çıkmakla, CHP, 'bürokratik oligarşi' ile de hesaplaşmış oluyor...


12 Haziran 2003
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED