AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İran'daki öğrenci protestosu, petrol haritası ve Azeri kartı

Amerika'nın Irak'tan sonra İran'a yönelmesiyle önceki gece Tahran'da yaşanan öğrenci protestoları arasında bağlantı var mı? Öğrencilerin rejimi hedef alması, "Mollalar'a ölüm" ve "Hatemi istifa" sloganları atması, ABD'nin "rejim değişikliği" politikasının ilk işaretleri mi?

Şah ailesinin Amerika'daki temsilcisi Rıza Pehlevi'nin, "Temmuz ayında İran'da karışıklıklar yaşanacak" ifadesi ile bu gösterilerin ilgisi var mı? Gösteriler, İran'da halk ayaklanması çıkarmak için ABD'nin "düğmeye bastığı" anlamına mı geliyor? Ya da, ABD'nin anlaşma yaptığı Halkın Mücahitleri Örgütü adlı terör örgütünün İran'da bu tarz eylemleri organize etme gücü var mı?

Bunlar oldukça zayıf ihtimaller. 9 Temmuz 1999'da Tahran Üniversitesi yurdunda çıkan olaylardan bu yana her yıl bu tarz rutin gösteriler oluyor. Önceki geceki gösterilerin ABD'nin İran'a saldırıya hazırlandığı sırada meydana gelmesi, bir çoklarında "İran'a yönelik süreç başladı" kanaatinin oluşmasına yol açtı. Devam etmesi beklenen protestolar, elbette istismar edilecek ve rejim karşıtı kitlesel harekete dönüştürülmek istenecektir. Ancak ABD'nin İran'da halk ayaklanması çıkarması o kadar da kolay değil.

İran'da sisteme eleştirel bakan herkesin Amerika taraftarı olduğu kanaati yanlış. ABD'nin Irak işgali, Ortadoğu'da başladığı yağma harekatı ve İslam'a yönelik saldırgan tutumu, İslam coğrafyasının genelinde kitlesel tepkilere yol açıyor. En son Pew anketine göre, Türkiye'de bile yüzde 83'lük çoğunluğun ABD'ye karşı olduğunu, halkın yüzde 71'inin Amerika'yı "askeri tehdit" gördüğünü hatırlayalım. Küresel tepki, ideolojik çerçevenin sınırlarını çoktan aştı. Dolayısıyla, İran'da sisteme karşı olan herkesin ABD müdahalesine evet diyeceğini düşünmek, halk ayaklanmasına umut bağlamak veya İran'ı Irak gibi kolay lokma olarak görmek hiç de inandırıcı değil.

Hazar-Ortadoğu petrol hattı, İran engeli ve Azeri kartı

Rejim değişikliği, kitle imha silahı ve terör gibi palavraları artık kimse ciddiye almasa da, ABD'nin İran'ın denetim altına alması, yeni küresel sistem projesinin, petrol ve yeni Ortadoğu stratejisinin en önemli aşamalarından birini oluşturuyor. Afganistan, Orta Asya, Pakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Irak, Basra Körfezi, Doğu Akdeniz'den Doğu Afrika'ya kadar uzanan hat üzerinde kontrolü dışında hiçbir yönetime izin vermemeyi esas alan ABD, Suriye gibi İran'ı da tamamen kuşatma altına aldı. Dünya geneline yayılan askeri üslerini yeniden dizayn eden ABD, bu çerçevede Orta Asya, Basra Körfezi ve Gürcistan'dan sonra Azerbaycan'a da on beş bin asker gönderecek. Böylece hem Hazar petrolleri üzerindeki denetimini sağlamlaştıracak hem de İran'a karşı çok önemli bir üs elde edecek.

ABD'nin Azerbaycan'a ilgisi sadece petrol ve askeri üsle sınırlı değil. İran'ı kontrol altına almaya yönelik stratejisini büyük oranda "Azeri kartı"na bağlayan ABD, İran nüfusunun önemli bir kesimini oluşturan Azerileri, Tahran'a karşı harekete geçirmeye çalışıyor. Bu amaçla muhalif Azeri liderleri Washington'da ağırlıyor. Rusya'nın İran'a nükleer teknoloji transferini engelleyemeyen Washington, şimdi İran'ın Kuzey Kore ve Pakistan'la nükleer işbirliğine girdiği tezlerini işleyerek, silahsızlandırma politikasını Pakistan'a da yayma amacını ifşa ediyor. Washington, Irak'ta otorite kuramamasının suçunu Tahran'a yüklerken, bu ülkeyi Şiileri kullanarak Irak'a müdahale etmekle itham ediyor.

İran ABD için sadece rejim veya İsrail'in güvenliği ile sınırlı bir hedef değil. Hazar ve Orta Asya enerji kaynakları ile Ortadoğu enerji kaynakları arasındaki bağlantı için İran'ın denetim altına alınması gerekiyor. Yine İsrail'in güvenliğinin yanı sıra Basra Körfezi ile Doğu Akdeniz arasındaki Suriye engeli gibi İran da ABD'nin Orta Asya ile Ortadoğu'yu birbirine bağlama projesinin önündeki en büyük engel.

Almanya, Fransa, Rusya aynı safta: Ya Türkiye?

Rusya, Almanya ve Fransa'nın Amerika'ya karşı Tahran'a beklenenden daha fazla destek vermesinin nedeni de bu. İran düşerse bu ülkelerin Orta Asya ve Ortadoğu'da kayıpları çok büyük olacak. Son G-8 zirvesinde Fransa'nın, İran'ın nükleer tehdit oluşturduğuna ve bu tehdidin ortadan kaldırılmasına dair Amerikan tezlerini reddetmesi, G-8 çerçevesinde ortak tavır alınmasına karşı çıkması ve "İran'a karşı güç kullanımı kabul edilemez" demesinin nedeni bu.

Aynı zirvede Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in "İran yeni bir Irak olmayacak" diyerek ABD'nin rejim değiştirme projesine karşı olduklarını söylemesinin amacı da bu. Yine Rusya'nın, Washington'ın baskılarına rağmen İran konusunda Almanya ve Fransa ile aynı cephede yer alması ve Tahran'a nükleer teknoloji transferine son vermemesini de buna katmak lazım.

Peki Türkiye ne yapacak? Ankara, İran'a saldırı kapsamında Irak işgali öncesi yaşadığından çok daha şiddetli baskılara maruz kalacak. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Poul Polfowitz'in açıklamaları, ardından Richard Perle'ün ve Marc Grossman'ın açıklamalarına bakarsak, Türk-ABD ilişkilerinin düzeltilmesinin yolu, İran ve Suriye müdahalesine destek vermekten geçiyor. Perle'ün önceki gün, "Türkiye bu alanlarda bize destek vermezse felaket olur" şeklindeki tehditleri ve ABD'nin İran'a karşı Azeri kartı ile hareket edecek olması Türkiye'nin ne kadar zor bir tercihle yüzleşeceğinin kanıtı.

ABD'nin bölgesel tasarruflarının Türkiye için güvenlik endişelerine neden olması, İran'ın ABD denetimine geçmesinin Türkiye'nin Kafkaslar ve Orta Asya ile ilgili stratejik pozisyonunda ciddi değişikliklere neden olacak olması, Ankara'nın Avrupa Birliği ile yakınlaşmayı ABD'ye tercih etmeye başlaması Türkiye'nin İran konusunda Almanya, Fransa ve Rusya'nın tavrına yakın hareket edeceğine işaret ediyor.

İran konusunu daha çok tartışacağız. Çünkü, Irak'tan sonra İran'ın da ele geçirilmesi, Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu'nun tamamen ABD'nin eline geçmesi anlamına gelecek. Zira, ABD'ye karşı oluşan "güçler koalisyonu"nun tavrı, İran krizi ile ABD'ye karşı "meydan okuma"ya dönüşebilir.


12 Haziran 2003
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED