T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gazetemizin değerli hediyesi

Gazetemiz bugüne kadar okuyucularına birçok değerli hediyeler verdi, bunların hemen tamamı insanımızın bilgilenmesine, kendi geçmişleri ve değerleriyle sağlıklı ilişki kurmalarına, geleceklerini planlarken nereden ve nasıl buraya kadar geldiklerini bilme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hediyelerdir; yeni "en hayırlı dost olap kitap"tır.

Son hediyesi merhum Hamîdullah Hoca'nın "İslam Peygamberi" isimli eseri ise bu hediyelerin en değerlisi ve en yararlısı olmuştur.

Bu hediye eser değerini, hem konusundan hem de yazarından almaktadır.

Konusu âlemlere rahmet, Allah'ın insanlara takdim ettiği örnek, ilâhî sevginin rehberi, ahir zaman Peygamberi Efendimiz'dir (s.a) Hiçbir beşerin yalnızca kendi aklına ve bilgisine dayanarak ortaya koyamadığı "iki cihan sa'adetine ermenin yolu" nu o tarif etmiş, ilk izleyicileri ile birlikte bu yolda yürüyerek teoriyi pratiğe o geçirmiştir, yolun çıkar yol olduğunu test ve ispat etmiştir. Bir Müslüman'ın aynı yoldan yürüyerek iki cihan saadetine kavuşması için bilgiye ve örneğe ihtiyacı vardır. "İslam Peygamberi" isimli eser Müslümanlar'a hem İslam'ın bilgisini hem de en büyük örneğini vermektedir. Kitap yalnızca Sevgili Peygamberimiz'in şahsî hayatını, savaşlarını, İslam'ı yaymak için yaptığı mücadeleyi ve bu uğurda başına gelenleri anlatmakla kalmıyor, bunları emsaline göre erişilmez bir güzellikte anlatmanın yanında İslam'ın inanç, ibadet, hukuk, cemiyet, iktisat, ahlak, estetik... alanlarında getirdiklerini de sistematik olarak ve çağımız insanını hedef kitle bilerek açıklamaktadır. İslam tarihi yazarları, bu işten anlayan ilim adamları arasında eserin ilmîliği ve değeri konusunda olumsuz bir şey söyleyene rastladım. Kendileri ilim adamı olmadıkları ve bu işten anlamadıkları halde ya ahlaka aykırı bazı saiklerle veya ehliyetsiz gayret-i diniyye ile Hoca'nın ve eserinin aleyhinde konuşan, yazıp çizenleri ise bundan sonraki yazıda ele alıp değerlendireceğim.

Merhum Prof. Dr. Muhammed Hamîdullah ondan fazla dil bilen, bu dillerin çoğunda konuşan ve yazan, Doğu'da ve Batı'da muteber ilim kurumlarında önce okuup yetişen, sonra buralarda hoca olan, ders veren, İslam Hukuku, İslam Tarihi, Kur'an ve Tarihi, Hadis, İslam Kültürü, Dinler Tarihi... ilim dallarında verdiği dersler ve yazdığı kitaplar ve makaleleri ilim dünyasında takdir görmüş bulunan imanlı, ibadetli, güzel ahlaklı bir örnek "İslam âlimi" idi. İslam Peygamberi'ni yazarken işte bu birikimini kullanmış ve ilmin, ilmîliğin olmazsa olmaz şartlarını mükemmel bir seviyede gerçekleştirmiştir.

Onun ilim, irfan ve ahlakının birkaç şahidi:

Ülkemizde ilk başarılı ve önemli meali ile tanınan, sevilen ve güvenilen merhum Hasan Basri Çantay, Hamîdullah Hoca'nın İslam'a Giriş isimli kitabına yazdığı "takrîz"de şunları kaydediyor: "...eserin, aziz dostum, üstadlar üstadı Prof. Muhammed Hamîdullah efendi hazretlerine ait olduğunu düşünmek, onun kemali hakkında derhal kesin bir hükme varmağa kâfîdir... Beş altı ecnebi lisan bilen, bütün saatleri İslam'a meşkur hizmetlerle geçen, imanı gibi salih ameli de kâmil örnek bir mümin ve müslim olduğunu gösteren..."

Bir suikastta şehid olan Lübnanlı âlim Subhî es-Sâlih de, neşrettiği Ahkâmu-ehli'z-zimme isimli esere yazdığı önsözde, bu eserin neşrinde Hamîdullah Hoca'dan gördüğü teşvik ve yardımı şükranla andıktan sonra şunları söylüyor: "Hindistan-Hayradabad'lı Alâme Prof. Dr. Muhammed Hamîdullah yaptığı sağlam ve değerli ilmî araştırmaları sebebiyle tarife ihtiyaç bırakmayacak bir seviyededir, onu bu kitabın dipnotlarında hep saygıyla anmışımdır..."

Benim de, merhumun imanı, ameli, ilmi ve güzel ahlakına delil olan birçok müşahedem ve hatıralarım vardır. Burada hepsine yer vermek mümkün olmadığından bir örnekle yetineceğim:

Hoca'yı -Boğaz'da tahsis edilecek konağa yerleşerek iyi bir maaşla Türkiye'de yaşaması ve İSAM'da (Diyanet Vakfı'nın İslam Araştırmaları Merkezi'nde) yetişen gençlere rehberlik etmesi için- davet etmek üzere Sayın Tayyar Altıkulaç ile (on yıl kadar önce) Paris'e gittik, kendisini bir çatı katındaki daracık ve mütevazıdan de geri olan evciğinde ziyaret ederek arzumuzu ifade ettik. Bize cevabı şu oldu: Türkiye'de sizler gibi fâzıl kardeşlerim var, siz orada bana ihtiyaç bırakmıyorsunuz, buranın (Paris'in, Fransa'nın...) ise bana ihtiyacı var, beni mazur görün, burada kalayım ve sizin emirlerinizi buradan yapabildiğin kadar yapayım..."

Hizmet için çileyi, yine içinde hizmet bulunan ama ona göre incelikli olmayan bir dünya cennetine tercih eden merhum, umuyorum ki şimdi ebedî cennettedir ve hayatını yazdığı Allah Sevgilisi'nin komşusudur.


2 Mart 2003
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED