|
|
RÖPORTAJ: ALİ SALİ
Gurbet denilince ne hissediyorsunuz? Gurbete ilişkin herşeyi herkes zaten biliyor. İnsanın dünyaya ilk gözünü açtığı yer kadar güzel hiçbir yer olamaz. 65 yaşındayım, dünyanın neresi varsa tv'de izledim ya da gidip gördüm. İnsanın doğduğu yeri unutması mümkün değildir. Gurbettekilerin yüreğinde doğduğu memleket taş gibi duruyor. Garip insanlar türküleri severler. Biz garip bir kökten mi geliyoruz ki türkülere vurgunuz? Yurdundan yuvasından ayrılanlar gariptir bunun temelinde de gönülden gelen gariplik yatıyor. İşin doğrusu gariplik gönülde yatıyor. Gönül soyut birşeydir ve bir güçtür. Bunu bilen bunun farkındadır. Gönülü bilmeyen çoktur, bunu bilmeyende gönül yoktur. Sizin "gönül"ü söyleyiş tarzınız bilinenden farklı. Siz bunu mevcut Türkçe harfleriyle söyleyemiyoruz bunun sebebi nedir? Ben hiç okula gidemedim, Türkçeyi çalınan çalgılar eşliğinde öğrendim. Biz çalgılarla geçimimiz sağlardık. Sazımızı elimize aldığımız zaman, doğal seslerimiz, kelimelerimiz neyse onlarla çalgılarla konuşurduk. Türkçe'yi sizden öğrendik. Bunu sayın Turizm ve Kültür bakanımız da söylüyor. Karacaoğlan geleneğinden gelen birisiniz. Bu geleneğin felsefesi nedir? Erkan Mumcu şahsında devlete saygılarım sunarım. Sayın Mumcu'nun yanına, bizim kültür kaynaklarımızın koruması için gitmiştik ama Sayın bakanın hürmeti bizi utandırdı. Şunu görüyorum eskiden saza şeytan işi diyorlardı, şimdi kızlarımızın elinde de bunu görüyorum, bu da beni sevindiriyor. Kültürümüze çok hizmetiniz dokundu, sizin bu anlamda devlette bir beklentiniz var mı? Bu hizmet benimle olmuş bitmiş bir şey değildir. Daha düne kadar bu geleneği babam karşılardı, ondan önce onun babası vardı. Bu böyle devam etmektedir. Eskiden beri devam eden bir gelenek. Ecdadımız bu kültüre hizmet etmiştir. Bu kaynak türküleri, herkes korumalı ve geliştirmeye çalışmalı. Bu kaynaklar bugün çok zor şartlarda yaşıyorlar ben bu kaynaklara yardım edilmesini istiyorum. Gelirimin büyük bir bölümünü fakir fukaraya veriyorum. Allah'ın huzuruna geldiğim gibi gideceğim. Gelecek kaygım yok. Ben türkülerimizin kaynaklarını oluşturan sanatçılara sahip çıkılmasını istiyorum. Ben çaldığımın yüzde 99'unu babamın duyguları ile çalıyorum. Geleneği babanızdan aldınız sizden sonra bırakacağınız biri var mı? Bizim dönemdeki şartlar çok farklıydı. Kaset yoktu, teyp yoktu şimdi bunlar çok fazla var. İstediğiniz parçayı defalarca dinleyebilirsiniz. Bunu öğrenebilirsiniz. Eskiden usta çırak geleneği vardı, yeni imkanlar bu geleneği kaldırdı. Buna artık ihtiyaç kalmadı gibi. Konser veriyorsunuz, herkese açık ve ücretsiz bunun nedeni ne? Memleketimizde yoksul insanlar fazla. Beni dinleyemeyen, konserlerime gelemeyenler var. Ben konser vererek bu vatandaşlarımıza ulaşmaya çalışıyorum. Konserlerime gelen çoğu vatandaşın cebinde hiç para yok. Ben bu yüzden bedava konser veriyorum. Halkın parasıyla konser vermek istemiyorum, bu içime sinmiyor. Halkın cebinde olan sigara parasını da almak istemiyorum. Belediyeler ve zengin kişiler, halkına bir gönül hediyesi olarak bir konser düzenlerlerse bu çok güzel olur. Maddi açıdan benim sayemde konserlerde çok para kazanacak teklifler geliyor, ancak ben bu tekliflere sıcak bakmıyorum. Kaset çalışmalarınız var mı? Yeni kaset için yakında stüdyoya gireceğim. Bu kasetimi de Kalan Müzik'ten çıkaracağım. 50 yıldır bunlarla çalışıyorum. Çok zor günlerimizde yardımcı oldular. Yeni telif hakları yasasıyla emeğimizin hakkını alabiliyoruz. Eski kasetlerimizi de bunlar yeniden düzenliyorlar, bize katkıları çok fazla oldu. Yeni türkülerimizde olacak. Ama tam olarak kaç tane okuyacağımı söylemek istemiyorum. Doğmamış çocuğa ad koymak doğru olmaz. 1950'li yıllardan beri sahnedesiniz o günlerle bugünler arasında ne değişiklikler var? Çok değişiklik var. Şimdiki durum o zamana göre duruma göre daha iyi. Şimdi konserlerime gelenler daha çok gençler, okuyan ya da okumuş gençler. Bunlar kafası çalışan insanlar. Neyin ne olduğunu, lafın nereye gittiğini bilenler bizi dinliyor. Eskiden bizi dinleyenler sadece hoşlarına gittiği için dinlerlerdi. O söylediğimiz lafların bilincinden değildiler. Bu okuyan gençlerin bizi dinlemesi, beni çok mutlu ediyor. Babam bile olsa okumayanın, kafasını kullanmayanın gözlerinden öpmem. Neşet Ertaş'ın farklı tarzı nereden geliyor? Bu tarz babalarımızdan dedelerimizden gelen bir akım. Bozlak bir dağdan bir dağa bir çığlıktır, feryattır. Uzaktan uzağa duyulan bir sestir. Duyguların ifade etme şeklidir bozlak. Bizim tarzımızda bu nedenlerden dolayı bozlaktan gelir. Tezenenin sizdeki karşılığı nedir? Bozkırın tezenesi tabiri bana ait değil ama benim ismimle anılmaya başlandı. Ama bu tariften rahatsız değilim. Bayram Bilge Tokel, benim hakkımda hazırladığı belgesele bu ismi koydu. İllada bir suçlu bulunması gerekiyorsa onun da suçlusu Tokel'dir. Bildiğini okudu ve benimle ilgili iyi bir belgesel yapıldı. Benim yaşım 65, konser ve turne heveslerim bitmişti çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlamaya kendimi adamıştım. Ölmeden önce bir şiir kitabı bırakmayı planlıyordum ama sağolsun Sayın Toker bu belgeseli hazırladı. Böylece, yapmayı planladığım bir çok şeyi onun sayesinde gerçekleştirmiş oldum. Siyaset ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Aman aman bana onun "s"ni bile hatırlatmayın. NEŞET ERTAŞ VE İLK AŞK Çocukluk aşkınız gerçekleşmiş olsaydı, Neşet Ertaş'ın hayatı nasıl gelişirdi? Eğer ilk aşkıma kavuşsaydım içimdeki bu Neşet Ertaş çıkmazdı. Ama öyle olsaydı mutlu olurdum. Benim için en güzeli de o idi, ama olmadı. Mutlu olurdum diyorsunuz, mutsuz musunuz? Tabiki insan ilk aşkını unutmuyor. İnsan ilk aşkını ya almalı ya da kaderine razı olmalı diyorum. Daha önceki bir açıklamamda ya almalı ya ölmeli demiştim. Ben ölüme karşıyım. Olmuyorsa kaderine razı olmalıdır diyorum. Bu durumlarda suç unsuru ruhtur, vücudun hiçbir günahı yoktur diyorum.
Neşet Ertaş'ın yeni kasetinde yer alacak parçalarından birinin güftesi: KÖR SAYILIRSIN
Ey ruh sen kendini varlığım sanma
Hadi seni göster kendi gözüne
Bu can nedir, senin emrinde yürür
Vücut sen değilsin, o bir topraktır
Ganmadıysan şeytanlara, fellaha
Garip kulum sen bu sırra erdiysen
HAPİSHANEDE NE ÇEKTİĞİMİ BİR BEN BİR ALLAH BİLİR Sizin bir de hapishane maceranız var. Hapishane üzerinizde nasıl bir etki bıraktı? Hapishanedeki durumu, ancak hapishaneye düşen bilir. Hapishane içinde neler çekildiğini, bilen bilir. O günlerde neler çektiğimi bir ben bir Allah bilir. Orada çektiklerimi hissetiklerimi bir kaç dörtlük bozlak yazdım bunu ifade etmeye çalıştım, ama ifade edilmiyor oradaki durum. Yanımda o günlerde hiçkimse yoktu. Avrupa'daki bir seyahatta trafik kazası geçirdik. Kimse bana orada sahip çıkmadı ve orada 3 ay hapis yattım. Yanımdaki arkadaşlarım bana o günlerde yardımcı olmadılar. Onlarda 36 bin liram o günlerde kaldı ve hala vermediler. Bu olay 1967 ya da 1968 gerçekleşti. Başıma öyle bir hal geldi, konsolusluk biliyordu ancak onlarda ilgilenmediler. Büyük ihtimalle tutuklandığım anda bizim arkadaşlar kimseye bildirmediler ve bu durumdan devletimizin haberi de olmadı. Yoksa devletin bana karşı bir kastının olmasını tahmin etmiyorum. O zamanki ruh halimi yansıtan ve hala yayınlanmamış şiirlerim var. Yeni kasetle ilgili olarak hiçbir yerde bulunmayan bazı bilgiler verebilir misiniz?
Verebilirim ama kasetimin merak edilmesini istiyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |