Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 9. ve 10. gözden geçirmenin kalktığını, bu dönemlere ait yaklaşık 1.3 milyar dolarlık kredi hakkının, IMF ile yapılacak yeni Stand-By düzenlemesine devredileceğini söyledi.

IMF ve Dünya Bankası'nın güz dönemi toplantıları için Washington'da bulunan Devlet Bakanı Babacan, Washington'da basın toplantısı düzenledi. Babacan, bir soru üzerine, artık Türkiye'nin IMF ile programındaki 9. ve 10. gözden geçirmelerin olmayacağını ve IMF ile yeni Stand-By düzenlemesi çerçevesinde, Türkiye'nin kredi hakkının yeni programa aynen aktarılacağını belirtti.

Ali Babacan, Türkiye'nin hazırladığı 3 yıllık ekonomik programı, 1 Aralık'a kadar Avrupa Birliği'ne vereceğini ve 17 Aralık'ta AB Zirvesi'nde Türkiye ile ilgili karar açıklanmadan, IMF ile Stand-By anlaşmasında sonuca varmayı hedeflediklerini anlattı. Babacan, "Eskiden IMF programları, ya burada Washington'da veya Ankara'da otel odalarında hazırlanıyormuş. Artık öyle birşey yok. Bu, bizim programımız. Biz hazırladık. IMF'den önerilerini alıyoruz. Stand-By anlaşması da, tamamen bizim programımız üzerine kurulacak" diye konuştu. Babacan, bir soru üzerine IMF ile stand-by anlaşması için bir rakam telaffuz etmek için erken olduğunu söyledi.

Bakan Babacan, borç stoğunun giderek eriyeceğini ve 2007 sonunda Türkiye'nin borcunun makul rakamlara düşeceğini kaydetti. Babacan ayrıca, Türkiye'nin 2006'da IMF'ye ödemesi öngörülen 3.6 milyar dolar borcu, 2007'ye ertelemeye hakkı bulunduğunu ve zamanı gelince bu konudaki kararın açıklanacağını belirtti.

Enflasyon hedefin altında

Ali Babacan, Eylül enflasyon rakamlarının, beklentilerden daha iyi olduğunu belirterek, TÜFE'de yıllık yüzde 9 gibi tek haneli bir rakamın görüldüğünü söyledi. Babacan, TÜFE rakamlarıyla birlikte, yıllık enflasyon hedefinin, yüzde 12'nin altında olacağının şimdiden belli olduğuna işaret etti. Babacan, enflasyondaki düşmenin özellikle dar gelirli kesime yansımasının görülmeye başlandığını da söyledi.

Babacan, IMF ve Dünya Bankası'nın Washington'daki Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında da, AB'den gelecek tam üyelik müzakelerine başlama kararının sürdürülebilir yüksek büyüme, düşük enflasyon ve azalan bir işsizlik oranı yanında dünya finans piyasalarında güvenilirliği artıracağını söyledi.