AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Fincanın etrafı

Edebi metinlerdeki hüküm cümlelerine her zaman ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini düşünürüm.

Şiirde, hikâyede geçen "bu böyledir, şu şöyledir" türünden hükümler, dikkat edin çoğunlukla keyfî ifadelerdir.

Yazan kişinin düşüncesini yansıtır ve çoğu zaman isabetten uzaktır.

İlimsel bilimsel bir dayanağı bulunmamaktadır. Öyle ki bir şiirinde "gece kötüdür" gibi bir hüküm veren şair, bir başka şiirinde gecenin ne kadar iyi, güzel vb. olduğunu anlatır. Kimse de kalkıp bunun hesabını sormaz.

Sorulmaz da zaten.

Her edebi metni kendi bütünlüğü içinde değerlendirmektir doğru olan.

Hatta aynı şiir içinde bile bu türden iki farklı hükme rastlayabiliriz.Mesela bir türkü "Fincanın etrafı yeşil" diye başlar, "At kolun boynumdan aşır" diye devam eder.

Üçüncü mısrada arkadaş "Sarhoşum, dilim dolaşır" demektedir.

Durumu hakkında açık vermese bile, dilinin dolaştığı gözükmekte.

Aşır ve dolaşır ile yeşil arasında kafiye arayan, eli boş döner.

Şayet dilimizde "yeşir" diye bir renk olsaydı, nasıl da denk denk düşerdi. Hele o rengi "yaşır" şeklinde kullanabilseydik, kafiye düzeni tadından yenmez hale gelmiş olurdu.

Neylersiniz ki yok öyle bir kelime.

Eskiler "yeşil" demiş, işin içinden çıkmışlar vaktiyle.

Nereden bilsinler günün birinde bu şekilde bir türkünün çıkacağını ve kafiye problemi yaşanacağını!

Neyse.

Türkünün ikinci kısmı ise "Fincanın etrafı sarı" diye başlıyor.

Yahu hani yeşildi?

Ne oldu?

Bu başka fincan mı, yoksa aynı fincan üzerinde iki renk mi var?

Bakın, burası muğlak.

Belki de gelen ışığa göre fincanın etrafındaki renk değişik görünüyor.

Her ne şekilde olursa olsun, biliyoruz ki güzel bir türküdür bu.

Şimdi fincanın etrafı ne renkti, yeşil mi sarı mı diye referanduma gidecek değiliz.

"BOZGUNUN SEBEBİ HACİVATLAŞMA"

Ankara'da Vadi Kitabevi tarafından düzenlenen söyleşi ve imza gününe katılan yazar Nihat Genç, halkın kendi zekasını temsil eden geleneksel seyirlik oyunumuz Karagöz'ün 150 yıldır gerçek anlamıyla oynanmadığını kaydederek, "150 yıldır da Batı'ya karşı hep yenildik. Halkın, kendisini simgeleyen Karagöz'ü unutup Hacivatlaşması yenilgiyi bozguna çevirdi" dedi.

Karagöz oyununun içinde, etnik unsurlardan argoya kadar hayata dair herşeyin olduğunun altını çizen Genç "Bu oyunun temelinde halkın değerlerine tepeden bakan Hacivat'ın Karagöz'ü sürekli küçük düşürmeye kalkışması, aşağılaması; buna karşılık zekasını kullanıp bir plan geliştiren Karagöz'ün Hacivat'ı mat etmesi yatar. Tanzimat'tan itibaren Karagöz yozlaşarak aslından uzaklaştı. Zira Tanzimat tipi Türk aydını artık Karagöz'ü değil Hacivat'ı örnek alıyordu. Bu 'Hacivatlaşma' eğilimi zamanla, Karagöz'le özdeşleşmiş halka da yansıdı. Zira halk da değişip Hacivat gibi ağdalı konuşmaya, Hacivat gibi giyinmeye ve iki yüzlü davranmaya başlamıştı" diye konuştu.

Genç, son yüzyıllarda gelişen/geliştirilen milli akımların Batı'ya karşı hissedilen aşağılık duygusunun ürünü tepki arayışları olduğunu kaydederek sohbetini şöyle sürdürdü: "Sultan 2. Abdülhamit batılı sanat türlerine karşı Karagöz'ü canlandırmak istediyse de başarılı olamadı. Zira aydın da, halk da çok değişmişti. Mustafa Kemal, sosyalistler hatta TRT'nin çabaları da Karagöz'ün tarihe gömülmesini önleyemedi. Günümüzde zaman zaman rastladığımız oyunlar ise turistik ve çocuklara yönelik sembolik oyunlardır."

80'li yıllarda yaşanan büyük değişimle birlikte halkın yeni gözdesinin Kemal Sunal olduğunu belirten Nihat Genç "Bu filmlerin temel özelliği; Karagöz'ün oyun geliştirerek yani hak ederek kazandığı galibiyetlere karşılık, başarının şansa ve tesadüflere bırakılmasıdır" dedi.

Genç, sohbetini şöyle tamamladı: "Bu ülkede Karagöz maalesef iktidara hiç gelemedi. 150 yıllık yenilgimizin temel sebebi Hacivatlar ve Hacivatlaşma. Karagöz'ün gerçek anlamıyla yeniden canlanmasını ve Batı'ya teslimiyetten kurtulmayı istiyorsak, öncelikle şu aşağılık duygusundan ve güvensizlikten sıyrılmalı, bu coğrafyanın tüm insanlarını aşk ile sevmeli ve aşk ile bu toprakların sanatını yapmalıyız."

ŞOFÖRLERİN GÜVENLİĞİ

Irak'ta saldırıların artması, şoförlere kontak kapattırıyor. Irak'a gidecek Türk konvoylarının güvenliğinin sağlanması için çeşitli formüller aranırken, Dışişleri Bakanlığı'na ilginç bir teklif sunuldu.

ABD'li bir firma, şoförlerimizi korumak için başvuruda bulundu.

Dışişleri yetkilileri bu teklife ne cevap verecek bilemeyiz ama, bizim bu konudaki tavsiyemiz şu şekilde: ABD'liler önce kendi askerlerinin güvenliğini sağlasın!

KİM

- Human Senses, Adnan Şenses'in nesi oluyor?
- Hı?

CHP-YTP

Sol bir defa daha birleşti.
Birleş birleş, nereye kadar?


5 Ekim 2004
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED