AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Sakın ha...

Evet, aynı yaşlardaydık... Bugün sergi basıp cam çerçeve indiren, sanki başka türlüsü olabilirmiş gibi "Türkiye Türkündür" diye slogan atan genç vatanseverlerin bulunduğu yaşta...

Biz cam çerçeve indirmez, işimizi belağatla, "münazarayla" halletmeye çalışırdık, pek pek duvarlara eciş bücüş harflerle birtakım enterasan sloganlar yazardık. Cesaret edebildiğimiz eylemin limiti buydu. Kimseyi öldürmeye çalışmaz, bizim gibi düşünmeyenlere "Ya sev, ya terk et" diyerek kapıyı göstermezdik.

Başka?

Kitap okurduk. Bildiğimiz kitap.

Hani, dikdörtgen kare, sayfalarında yazılar bulunan, o yazılarda değişik fikirlerin savunulduğu kağıtlar topluluğu. Kitabın bir de kapağı vardır; üzerinde konuya dair bir resim ya da illüstrasyon bulunur. "Kitapçı" adı verilen dükkanlarda satılır. Pahalı olur.

Bunları yapardık işte.

Kendilerine tayin edilen istikametten habersiz ağabeylerimiz işi silahlı eyleme dökünce, işin rengi değişti, büyü bozuldu. Patlayan bombalar, taranan kahvehane ve lokaller, pusuya düşürülen müntesipler, havada uçuşan kollar bacaklar...

Her mahallede bir örgüt, dernek, ocak ve eli silahlı birtakım sert ağabeyler... Her mahalle, hakim ideolojinin "kurtarılmış bölge"siydi. Kimse kimsenin bölgesine giremez, kimse kimsenin kahvehanesinin önünden geçemezdi. Solcular sağcıların, sağcılar solcuların okullarında okuyamaz, sinemalarına gidemez, çay bahçelerinde oturamazdı.

Gece dokuzdan sonra sokağa çıkamak yasaktı.

Sıkıyönetim kararı...

Gündüzleri bir mahalleden bir mahalleye gitmek tehlikeli bir macerayı göze almaktı.

Kolluk ve asayiş kuvvetleri de payını almıştı ideolojik ayrışmadan. Solcuysanız sağcı polisin, sağcıysanız solcu polisin eline düşmemeye dikkat edecektiniz.

Her gün gazetelerde, o gün teröre (pardon "anarşiye") kurban giden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının isimleri çarşaf çarşaf... Her gün gazetelerde, kapı kapı dolaşıp, "Daha ne bekliyorsunuz, niçin yönetime el koymuyorsunuz" diyerek TSK'yı işmar eden "yetkisiz" ama "önemli" simaların akıllara ziyan demeçleri...

İlaveten gaz yoktu, tuz yoktu, şeker yoktu.

Tüpgaz ve ampul karneye bağlanmıştı.

İki paket yemeklik yağ alabilmek için günlerce Belediye Tevziat'ın önünde beklemek ya da istifçi bakkala olmadık şirinlikler yapmak zorundaydınız. Tekel'in ürettiği iyi Samsun ve Maltepe ancak karaborsadan temin edilebiliyordu. Sert tekel yasalarına rağmen en bol bulunan sigara Marlboro'ydu. Marlboro'yu tuzu kurular ve parası olanlar içebiliyordu.

Böyle bir ülke.

Henüz bilmiyorduk, sabah bir solcunun öldürülmesinde kullanılan silahın, öğlenden sonra bir sağcının öldürülmesinde kullanıldığını... Bombalı eylemlerin arkasında bazı yabancı gizli servislerin bulunduğu bilgisi ise henüz kabul sınırlarımız içinde değildi.

Bir sabah düdük çaldı, oyun bitti.

12 Eylül 1980...

Kendilerinde "vatanı kurtarma görevi" vehmeden bütün bir kuşak, sağcısıyla solcusuyla, işkenceden geçirildi... Tam 650 bin kişi tutuklandı. 180 kişi belirsiz (ya da belirli) bir nedenle hücresinde ölü bulundu. 49 kişi idam edildi. Bütün partiler, dernekler, odalar, sendikalar kapatıldı.

İç savaş mı, örtülü faşizm mi?

Ufunetli günlerin yorgunluğunu atamamış Türk halkı faşizmi tercih etti. Eline fırsat geçer geçmez de gitmesi gerekenleri ait oldukları yere postaladı.

Bugün, son klasik darbenin (bunun bir de postmoderni vardır) 25. sene-i devriyesini idrak ediyoruz.

25 yıl önceki bugünü yaşamış yaşlı amcalar olarak biz, diyoruz ki; ey milliyetçi, mukaddesatçı, kemalist, "yurtsever" gençlerimiz; "kitap da neymiş, ben okumam, sadece vatanı savunurum" diyebilirsiniz, her fikri eleştirebilirsiniz, kafanızın basmadığı her görüşe karşı çıkabilirsiniz, düşüncesinden hoşlanmadığınız yazarlara küfür mailli atabilirsiniz...

Cesaret edebildiğiniz eylemin limiti bu olsun...

Ama Engin amcanızın da söylediği gibi, sakın ola ki hırtlık edip kimseye saldırmaya falan kalkışmayın, hele "ihkak-ı hak"ta bulunmaya, işi sokaklara dökmeye hiç yeltenmeyin... Bir sabah düdük çalar, oyun biter... Yediğiniz sopayla kalırsınız!


12 Eylül 2005
Pazartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık
| Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED