AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Hüsrev Hatemi'den mısra'lar...

Doktor, profesör ve de şair, Prof. Hüseyin Hatemi'nin ikiz kardeşi Hüsrev Hatemi; son şiir kitabı "Karakavak Şiirleri"nde ruhunun elemlerine ve de zamanın getirdiklerine dokunuyor, ama bu sözler bize de dokunuyor, bizim de kalbimize dokunuyor:

Şu satırlar, kıdemlisinden gencine, insanoğlunun her çeşitine devasız acıyı anlatmıyor mu? şair tabiatlı olanları ağlatmıyor mu? okuyun.. isterseniz susun.. isterseniz acı acı düşünün.. isterseniz kaderin ve şiirin cilvelerine bıyık altından gülün:

"bir devletin inkırazı sanırsın,/Ağustos, güze terk eder mülkünü/ve zamanın mehter bölüğü/icrayı âhenk edip sürekli/örtüyor gidenlerin çığlığını.../cesaret kalbim, cesaret!/cesaret ey kalbim cesaret!"

*

"seni eleme emanet etmeliyim/çünkü elem/sevinçten çok sağlam/ve kalıcı/Çocuk, bu acımasız,/bu can alıcı/zaman, üstün gelir hepimize.../ben seni elemin ellerine/emanet edip gidiyorum/kıyılar, dağlar/ve ormanlar,/senin de ardında kalır Çocuk!/gün gelir, fakat onlar da/zaman'a yenilip giderler.../sonunda yinelenmez/zaman, bir başına kalır..."

(Aşkimiş her ne var âlemde) dememiş mi şair; buyrun öyleyse:

"Yazılsın tarihi ve sezilsin/sonlanışı aşkın, artık o yok ki.../öyleyse gülüm, neye yarar bilim;/ezelden ölümün ettiği zulüm,/granit kayalara kazılsın."

*

Bizim doktor şair, bize hep acılardan haber getiriyor:

*

küskün gider gidenler yeraltına.

*

gönül çeşmesini taa durulunca pâk.../etmeye bir ömür yetmedi

*

çocuk put gibi durmasana, gezin, dolaş/bana yılda bir dönüp bakmasan da olur

*

bir daha tekerrür etmeyecek günlerimiz,/varmadan kaybolmaktır âh minelaşk/şevk ile bir dahi âh minelaşk/fakat efendim âh minelaşk/doğrusu bu ki, âh minelaşk.

*

50'li yıllarda neler işledi genç doktor, işte söylüyor ama asıl anlamını yine kendisinden sormalı:

sana yaptırayım ey zaman-aman/insan kemiği tarak,/tara kâküllerini ve 50'li yılları/bir yana bırak/söyleyin bülbüle nâliş filan etmesin/bu bahar Feriköy'de kalsın/İstinye'ye hiç gitmesin/Esther Williams'lı ayna, plastik tarak/çok Fahrettin Kerim'li ve Ulunay'lı bir yaz/ey zaman, tara sen yine kâküllerini/ve 50'li yılları benim için/bir yana bırak.

*

Şairde bedbinlik bitmiyor:

günlerimiz zaman çeşmesinden/akarak tükendi gitti...

*

bir de nedendir ki sevinçler,/hep terkederler beni.../başta sevinç getirir kısa süre/ortada ve sonda yıkıntıyı yaşamanın adı aşktır./hattâ geriye sarıp ta kasedi/ve yaman bir çöküntüyü yaşamanın/adı aşktır.

*

aşk var sanıyorduk; ne boş ümitmiş/aşk sadece eski çağa aitmiş/yıllar yılı herkes beklerken onu;/kalpler boşa çarpmış ömürler bitmiş.

*

yüreğin, madeni ve sert/sevgim, yürek acıtan bir dert

*

önünde sonunda sen bir çocuktun,/us ülkemi nasıl becerdin yıktın.../kendi kendine hep oynasaydın ya!/âh çocuk nereden karşıma çıktın?

Ölüm ve aşk şairi olan doktor, ölümleri ecele uygun şekilde geciktirmeye yardımcı olurken, aşka deva olacak ilacı söylemekten âciz olsa gerektir.. çünkü orası, tabâbetin işlemediği bir sâhadır.. (Karakavak şiirleri, Hüsrev Hatemî; Dergâh Yayınevi: 0212 - 520 46 96)




12 Eylül 2005
Pazartesi
 
OSMAN AKKUŞAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık
| Arşiv | Bilişim | Dizi

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED