AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
'Papazın kızı'

Yollardayım... İlk durağım Almanya'nın Münih kenti... Almanya'da olumlu-olumsuz hemen her şeyin beşiği olan bir kent insanların sandığa gitmeye hazırlandığı kritik bir seçim arefesinde nasıl olursa Münih o durumda işte: Dikkati ayakta, gergin ve kararını vermiş görüntüde, ancak o kararın ne olduğuna dair ipuçlarını da kendine saklıyor...

Seçimlerin gâlibinin CDU (Hıristiyan Demokrat Parti) ve gelecek başbakanın Angela Merkel olacağına neredeyse herkes kendini alıştırmış görünüyor. Ancak kader günü yaklaştıkça, Almanların kararlarını bir daha gözden geçirme ihtiyacı duydukları da fark ediliyor. Sosyal Demokrat Parti'nin (SDP) ve şimdiki başbakan Gerhard Shröder'in artık yetersiz kaldığına emin gibiler ve o sebeple CDU doğal tercihmiş gibi görünüyor... Sorun Merkel'de düğümleniyor...

Ben de Alman olsam, Angela Merkel'i başbakan yapmakta bayağı tereddüt ederdim...

Oysa, hoşuma gidecek pek çok niteliği var bu kadının. Birleşik Almanya'da eski Doğu Almanlar kendilerini hâlâ 'dışlanmış' hissederken, içlerinden bir kadın, siyasetin merdivenlerini tırmanmış... Değeri daha çocukken keşfedilmiş bir matematik dehası... Başkalarını pür dikkat dinliyor ve hiç eksilmeyecek görünen bir öğrenme merakına sahip... Biri, "Her sorunu, başkalarının tam tersine, çözüm noktasından ele alır ve herkesin anlayabileceği bir açıklığa kavuşturur" demiş... Bu sebeple de, ülkesinin şu anda yüzyüze kaldığı devâsâ sorunlara en mâkul çözümleri o üretiyor görünüyor...

Almanya'nın en büyük sorunu, 1930'dan beri en yüksek düzeyine erişmiş ve birleşmeden bu yana yüzde 70 oranında artmış olan işsizlik... Vergi gelirleri düşmüş, bu yüzden AB'ye mâlî taahhütlerini yerine getiremez olmuş Almanya... Kamu câri açığı 2000 yılından bu yana üç misli artmış... Kamu borcu, millî gelirinin üçte ikisine, 2 milyar dolara ulaşmış... Kredi kuruluşları neredeyse 3. Dünya ülkesi muamelesi yapmaya başlamışlar Almanya'ya...

Böyle bir ülkeyi, kurtarsa kurtarsa, mevcut politikacılar içerisinde tutarlı ve en açık sözlüsü görünen, donanımı güçlü Angela Merker kurtarır... Böyle düşünen Alman sayısı hiç de az değil... Bunlar, Merkel'in hazırladığı ve uygulamasını bir takvime bağladığı 'âcil çözümler programı'nın da etkisindeler... Biri, "İlk defa ne yapacağını bilen biri çıktı" diyor...

İyi de, Almanların bütünü neden mutlu görünmüyor? Daha önce Merkel'e oy verecek görünen kitleler, seçim günü yaklaştıkça, neden tereddütlerini belli etmeye başladılar? Bu soruların cevabı, Shröder ile Merkel arasındaki televizyon tartışmasında Merkel'in sönük ve soğuk izlenimi vermiş olmasıyla açıklanamaz yalnızca. Merkel üç-beş kişilik yakın çevresi dışında kitlelerle kolay iletişim kuramayan biri... Karizmadan yoksun... Paranoya derecesinde kuşkucu ve başkalarına kolay güvenmiyor... Dahası, bulunduğu noktaya velinimetlerini, kendisini destekleyenleri harcayarak gelmiş, vefa duygusundan da yoksun...

Galiba, Almanları, bu soğuk Doğu Alman kadının Berlin'de ipleri eline almasıyla ülkeye yaşatabileceği sürprizler düşündürüyor... Bundan 15 yıl önce, Merkel'in özgeçmişine sahip birinin bırakın başbakan olmasını, bir başbakana yakın olması bile sorun teşkil ederdi. Willy Brand gibi sevilen bir lider, Merkel'e benzer özelliklere sahip bir Doğu Alman'ı yakınına aldı diye istifa etmek zorunda kalmıştı. Düşünün: Hayatında ilk kredi kartını Helmut Kohl kendisini devlet bakanı yaptığında kullanmış Merkel...

Merkel'in babası papazmış... Ateistliğiyle övünen komünist bir toplumda 'papazın kızı' olmak yeterince aşağılanmayı dâvet eden bir özellik... Angela Merkel'in insanlarla fazla içli dışlı olmayı gerektirmeyecek matematik alanını ve üniversitede araştırmacı olarak çalışmayı yeğlemesi herhalde bu yüzden... Politikadan hep uzak kalmış... 9 Kasım 1989'da Utanç Duvarı özgürlük talep eden kitleler tarafından alaşağı edilirken Berlin'deymiş Merkel, ama coşkuya katılmak yerine bir arkadaşıyla saunaya gitmiş...

Politikaya ilk girişi de faullü. CDU'da başlamamış politikaya, duvar devrildikten sonra Doğu'da kurulan küçük partilerden birine girmiş; o partinin liderinin komünist dönemde 'muhbir' olduğu ortaya çıkmamış mı? CDU'da da basamakları tırmanırken, kendisine el veren, önünü açan herkese sonradan mutlaka kazık atmış... Çoğunluğu Katolik bir ülkede Protestan... Boşanmış, ikinci kez evlenmiş, çocuksuz bir politikacı...

Ve Almanlar düşünüyorlar... Yabancılar ve Türkiye hakkında açıkladığı fikirleri de sulh ve sükun içinde yaşamak isteyen Almanları fazla mutlu etmiyor... Almanlar düşünüyorlar... Eğer düşünmeleri "Merkel'e oy verilmez" düzeyine erişirse 'ilk kadın başbakan' deneyiminden mahrum kalacaklar... Bunu da düşünmeye değer buluyorlar... Tabii, rakibi Shröder ile bir dört yıl daha gitmenin de bir mâliyeti var... Almanlar bunu da düşünüyorlar...

Almanları şu sıralar hayli düşünceli gördüm...


12 Eylül 2005
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık
| Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED