AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Livaneli ve yeni siyasi oluşum...

Türk siyasi mekanizması, onun temel parçalarını oluşturan siyasi partiler hemen hiçbir zaman kendilerini içten yenileme kabiliyetine sahip olamadılar.

Bunun türlü nedenleri var:

Güçlü lider fikri üzerine kurulu siyasi seferberlik anlayışı, teşkilat merkezli siyaset yapma alışkanlığı, Türkiye'de devletçiliğin kaynak transfer etme anlamında sosyolojik işlevinin altını çizen popülizm kanalları, bitmek bilmez rejim tartışmalarıyla sembollere kilitlenen, aşırı toplumsal kutuplaşma üzerine oturan siyasi parti algısı, hem seçen hem seçilen düzeyinde siyasetle çıkar ve beklenti arasındaki özdeşleşme hali...

Tüm bunlar tek tek ve hep birlikte Türkiye'de parti içi demokrasi ve tartışma mekanizmalarını işlevsiz kılarlar…

Bu koşullarda siyasette yenilenme fikri mevcut parçalardan yeni parçaların kopması, üremesinden oluşur. Bildik partilerden kopan bir grup yeni bir parti kurar ve parçalar böylece biteviye çoğalır.

Siyasi yelpazenin tümünde ya da bir cenahında yaşanan tıkanmalarda, kamuoyu beklentisinin "yeni siyasi oluşumlar"a kilitlenmesi bu tabloyu tamamlayan diğer bir unsurdur.

Kuşku yok bu beklentinin "ana manivelası"nı mevcut siyasi partilerin kamuoyu nezdinde yaşadığı "iflas" ve "siyasetin yeniden yapılanması" arzusudur.

Ancak bu beklentinin ülkenin içinde "depolitizasyon şemsiyesi"nden bağımsız olduğunu sanmamak gerekir. Nitekim geçtiğimiz on yıl içinde iyi "işleyen bir devlet" ve "dürüst siyasetçi" talebi, toplumsal siyaset, siyasi proje, değişim siyaseti fikrine galebe çalmıştır. Siyasete istihdam, üretim, gelir bölüşümü sorunları tümüyle rafa kalkmış, sembol ve rejim kavgaları ya da sembol kutuplaşmalarından kaynaklanan oy dalgaları biraz daha öne çıkmıştır.

CHP'nin ağır toplarından Zülfü Livaneli, partisinin git gide MHP'ye benzediğinden, solda yeni bir oluşumun kaçınılmazlığından ve bu konuyu arkadaşlarıyla birlikte değerlendirdiklerinden söz ediyordu, dün.

Livaneli üç açıdan haklı...

Bugün Türk siyasi yelpazesinde en esaslı kriz sol cenahta, özellikle sosyal demokraside yaşanıyor.

Rejim krizleri üretme dışında muhalefet ve siyaset aracına sahip olamayan Baykal'ın CHP'si bir dönem Özalvari bir liberalizme kıvırdığı direksiyonu, bu kez kaba ve katı milliyetçiliğe yöneltmiş bulunuyor

Ve sarsılma AK Parti seçmeni olmayan ancak CHP'nin yeni eğilimlerine tepkiyle bakan önemli bir kitleyi siyaset alanı dışına sürüklüyor...

Yeni bir hareket olmalı...

Ancak şu soru da sorulmalı:

Bu hareketin Baykal'ı şu ya da bu şekilde mağlup etmeden başarı kazanması, sosyal demokrasinin temsilcisi haline gelmesi mümkün mü?

Tarihi deneyimler bu tür yüzleşme ya da karşılaşma olmadan yeni kurulan partilerin anlam taşımadığını söylüyor. Son örnek FP'nin son kongresinde Erdoğan ekibinin, onların adayı olan Abdullah Gül'ün Recai Kutan karşısında kaybederken kazandığı büyük galibiyetti.

Bu ve benzeri her galibiyet sadece yeni bir siyasi parti değil, aynı zamanda yeni bir siyaset üretme kabiliyetinden kaynaklanmıştır. Diğer bir ifadeyle yeni bir siyasi partinin gücü "siyasetin iktidarını" ne denli simgeleyeceğiyle doğru orantılıdır... Ve siyasetin iktidarı ancak siyaset sahnesinde eskiyle hesaplaşarak mümkündür.

Aksi durumlar, "siyaset üretmeden siyasete soyunma" örnekleri de ortada...

DYP'den, CHP'den büyük iddialarla kopan grupların kurdukları partiler işlevsizliğe mahkum oldular. Daha da öte siyasi yapıyı iyice "bölük pörçük" hale getirdiler.

Livaneli ya da diğerleri yeni bir oluşum için önce solun ne olmaması gerektiğini değil, ne olması gerektiğini söylemek, ardından diğerlerine meydan okumak zorundalar.

Bekleyip görelim...


22 Eylül 2005
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED