Başbakan Erdoğan'la sadece gündemdeki konuları değil, gündemin satır aralarına sıkışmış ve yakında tartışılmaya namzet konuları da konuştuk. Salı günü ABD Başkanı Bush ile yapacağı görüşmeyi de Cumhurbaşkanlığı seçimi için neler düşündüğünü de sorduk.

Yeni Şafak ekibi, Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde resmi konutta ilk kez kabul ediliyordu. Konuşma da önce, Selahattin Sadıkoğlu'nun yaptığı girizgahla bu konunun etrafında başladı.

Karşılama, selamlama sıcak ve samimiydi... Ama, daha masaya otururken küçük bir kriz yaşadık. Herkes oturmuş ama Mehmet Ocaktan ayakta kalmıştı. Bu durum önce Başbakan'ın dikkatini çekti ve sitemi de beni buldu: "Temsilci olarak ev sahibi sayılırsın.. Bak, Mehmet ayakta kaldı!.."

"Resmi sohbet", Erdoğan'ın önceki gün görevden aldığı üç bakan ve yerine atadığı isimlerin meziyetlerini anlatmasıyla başladı. Sami Güçlü'nün çok gayretli ve bazı konularda çok başarılı olduğunu, Zeki Ergezen'in ise uzmanlığını anlatarak tam bir "arazi adamı" olduğunu söylemesi dikkat çekiciydi. Gelenler de gidenler de övgüden paylarını aldılar. Başbakan kabineyi ani bir kararla değiştirmişti. "Hiçbirisi ne olacağını bilmiyordu. Yazıyı, Ömer'e (Dinçer) yazdırdım, Cumhurbaşkanı da aynen onayladı" dedi. Ama, hepsi bu kadar olmayabilirmiş. Hükümet işleri yürüdükçe değişim ihtiyacı her zaman söz konusuymuş..

Tahmin edileceği gibi sohbetin en can alıcı bölümü Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olup olmayacağıyla ilgili soru-cevaplardı. Başbakan da beklendiği gibi kesin bir cevap vermeyip, topu taca attı. Soruyu ilk telaffuz eden Kürşat Bumin'di ve uzun bir analizin ardından sözü "Cumhurbaşkanı olmasanız iyi olur"a getirdi. Gerekçesi, daha şimdiden baş gösterdiğini düşündüğü siyasi gerginlikti. Analiz derinleşince, Başbakan Bumin'e dönerek "hiç merak etmeyin en geniş istişareyi yapacağım" diyerek esprisini de patlattı. Ahmet Taşgetiren ise, konu tam kapanırken eski Cumhurbaşkanı Demirel'in geçtiğimiz günlerde söylediği "eşi başörtülü olan Çankaya'ya çıkamaz diye bir hüküm yok" sözünü hatırlattı. Erdoğan da bu görüşe katılıyordu..

Başbakan'a kitap toplatan, şiir okuyan lise öğrencisine ceza veren kaymakamları, iptal edilen Ermeni konferansını, MİT'in telefon dinlemesini birkaç kez sorduk. Açıklamaları var ama özetle söylenecek olursa Erdoğan'dan anladığımız o ki, "bunlar sıkıntılı konular..."

Konu sıkıntılı ama Fehmi Koru'nun istihbarat üzerine yorumlar herkesin olduğu kadar ev sahibimizin de ilgisini çekti.

Sohbetin sonunda resmi konutun bahçesine fotoğraf çekimi için çıkarken Başbakan'a önceki akşam aynı yerde ağırladığı Kıbrıs'lı konuklarını nasıl bulduğunu sordum. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başbakan Ferdi Sabit Soyer ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş'la görüşmüştü. "Çok iyi sohbet ettik. Herşeyi açık açık ve uzunca konuştuk. Hepsine de meselelerimizi basın aracılığıyla değil, bir telefon konuşmasıyla kendi aramızda halletmemiz gerektiğini söyledim" dedi. Peki, Talat yeni görevine alışmış mıydı? "Evet, kesinlikle... Tam bir Cumhurbaşkanı gibi davranıyor..." cevabını verdi.

Bahçedeki sohbette söz döndü dolaştı ve resmi konutta başka kedi bulunup bulunmadığına geldi. Başbakan, "Kediyi verdik, biliyorsunuz... Ama, Vanlılar sağ olsun bizi hiç ihmal etmiyorlar. Gönderirler yakında... " dedi. Kimsenin kedi merakı yoktu ama yine de şu kadarını söyleyelim. Gelecek ilk hediye kedinin kime gideceği konusu o sohbette karara bağlandı!

Fotoğrafçılar son kareleri çekerken ise, 2 saat boyunca her konuda sorularımızı cevaplayan Başbakan; Ali Bayramoğlu'na dönüp "Eee... Sen nasıl görüyorsun bakalım memleketin halini, anlat bakalım" deyince, neredeyse bütün randevuları iptal ettirecek yeni bir sohbet başlayacaktı.

MUSTAFA KARAALİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan