AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Erdoğan'ın 'hıçkırıklarını içine atarak' sürdürdüğü demokrasi yolculuğu

Dün Başbakan Erdoğan'la Başbakanlık konutunda sabah kahvaltısındaydık. Başbakan, iç gelişmelerden Türkiye'nin dış politikasına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu, kelimenin tam anlamıyla bir sörf yaptı. Böyle durumlarda konuşulanların tamamıyla ilgili bir yazı yazmak oldukça güç.

Bir kere, Amerika gezisi öncesine denk gelen bu kahvaltı sohbetinde Başbakan Erdoğan'ın iç ve dış gündeme son derece hakim olduğunu belirtmem gerekiyor. Mesela, Fransa ve Hollanda'daki referandumların sonuçları Erdoğan'ın "Avrupa dinamizmi"nde hiçbir şekilde olumsuz bir etki yapmamış, bu önemli.

Avrupa'daki toplumsal "veto"ların liderlere yönelik bir tepki olduğunu ve bu yeni durumun rotayı değiştirmeyeceğini, Türkiye'nin "AB takvimi"nin aynen devam ettiğini söyledi.

Başbakan, Amerika ile ilişkilerde ise son derece dikkatli ve "Amerika ile stratejik ortaklığımıza gölge düşmesini istemiyoruz" diyor.

Başbakan Erdoğan, 2,5 yıllık iktidar dönemini tanımlarken özellikle, "özgürlükler" konusunda yaptıkları "devrim" niteliğindeki değişikliklere vurgu yapıyor. Ancak bu konuda Erdoğan'ın bir sıkıntısı var. O da Türkiye'nin yıllardır bir türlü yakasını bırakmayan korkuları... Bu konuda daha yapılması gereken çok iş olduğunun altını çiziyor.

Ve çok önemli bir cümle söylüyor: "Hıçkırıklarımızı içimize atıyorsak bunun sebebi var, gerginlik istemiyoruz.."

Başbakan, kendisini iktidara taşıyan geniş halk yığınlarının taleplerini, beklentilerini biliyor. Bu konuda toplumsal hafızadaki derin "acı"nın da farkında. Çünkü aynı acıları kendisi de yaşadı ve halen de yaşıyor. Ancak bugün iktidar ve "devletin refleksleri"ni yok saymak gibi bir lüksü de yok. Dolayısıyla, Türkiye'nin "derin korkuları"na tekabül eden kritik sorunları toplumsal bir mutabakatla çözmekte kararlı...

Galiba Türkiye gibi ülkelerde iktidar olmanın, başbakan olmanın en zor tarafı da burası olsa gerek. Çünkü, ne yazık ki devletin karar mekanizmaları her zaman "millet iradesi"nin işaret ettiği doğrultuda işlemiyor. Dolayısıyla, geleneksel olarak kendisini "milletten korumaya" ayarlamış olan belli devlet kurumlarının "korkuları"nı izale etmek ve demokratik işleyişi salimen suyun öte yakasına geçirmek gibi en zor görev de siyasal iktidara düşüyor.

Başbakan Erdoğan'ı dinlerken, zaman zaman "hıçkırıklarını içine atmak" zorunda kalsa da, Türkiye'yi demokratik bir geleceğe taşımakta kararlı olduğunu bir kez daha yakından görüyorum.


4 Haziran 2005
Cumartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED