AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bir dokun bin ah işit

"... Anaların davullu zurnalı yavrucaklarını görderdiği o peygamber ocakları olarak bilinen askeri kışlalardaki bu akıl almaz dayak, küfür ve hakaretlerin tarafınızdan ele alınması...." (M.E.)

"...Ben Sivas'ta eskerlik yaptım. Kısa dönem er olarak, Bizler üni. olduğumuz için dayak yemedik ama uzun dönem erler öyle dayak yiyordu ki... " (M.G.)

"...Kısa dönem askerlik yaptım. Üstlerin askerlere yaptıkları ve söylediklerinden dolayı vatana olan sevgimde dahi eksilme oldu..." (S.A.)

"Büyük bir sevinç ve vatan sevgisi içerisinde gitmiştim. Askerliğe daha ilk günden itibaren dayak yiyerek başladım. Bizden üç ay önce askere gelmiş erler bile bize insanlık dışı kötü muamele ve küfürler ediyorlardı..." (K.Ç.)

"...İnsan onurunu ayaklar altına alan, aşağılayan, psikolojisini bozan bu aşağılık hakaret ve davranışların tarafınızdan gündeme getirilmesi..." (M.Y.)

"...dayak ve hakarete asla tahammül edemeyeceğimi bildiğim için çok dikkat ettim... ama her allahın günü uzun dönem askerlerin uğradığı insanlık dışı manzaralara şahit oldum... aklıma geldikçe midem bulanıyor... " (B.A.)

"...Evet hepsi gerçektir. Hemen hemen askerliğini er vaya erbaş olarak yapmışların veya ben gibi astsubay sınıf okulu mezunları bile bu tür muameleye tabi tutulmuşlardır..." (M.T.)

"...20 yaşında delikanlılığa yeni adım atan insanların bu şekilde hem de yüzlerce arkadaşının gözleri önünde aşağılanması bittabi onların ruhunda kapanmaz yaralar açıyordur.." (T.)

"... ve bizim arkadaş bir hafta diskoya atıldı ordan sedye ile çıkardık. tamamen bitmiş bir durumdaydı. revirdeki görevli arkadaşımızdı yatırdık kendisine baktığımda ağlıyordu. ben de yüzümü çevirip uzun süredir ağlamadığım halde ağladım..." (M.C.)

"...Askeriyedeki dayakla mücade etmenin mantıklı bir yolu vardır; dayak iddiaları ile ilgili askerlik görevini yapan erlerin dışarıda istedikleri sivil doktora başvurma hakkının tanınması, ayrıca zamanaşımının işletilmemesi koşuluyla dava hakkının sağlanarak..." (M.B.)

"...Ben askere gitmeden önce, atatürkçü olduğunu söyleyen ordusever bir gençtim. askerlik beni adam etti ve yaşadıklarım sonucunda (tabii buna yoğun okumalarım da dahil) anti-militarist /anti-otoriter biri olarak geri döndüm. ordayken tüm arkadaşlarıma (burda yaşananları unutmayın ve ne olur gittiğiniz yerlerde bu yaşadıklarınızı gülmece asker anıları olarak değil rezil gerçekler olarak anlatın' diyordum..." (S.İ.)

"..Disko dedikleri ceza evlerinde nasıl işkence var anlatılmaz yaşanır. ben girmedim ama girenlerin psikolojilerinden anlayabiliyordum. (...) rüyalarımda askerdeyim kâbusunu görerek uyandığım bana yetiyor..." (M.K.)

"Gündeme getirdiğiniz dayak olayı tam bir yüzkarası..." (R.A.)

Evet görüyorsunuz; "Bir dokun bin ah işit" durumu...

Dikkat ediyorsanız, okurlarım (aktardıklarım bir bölümü tabii ki) "münferit bir olay"dan değil, bir "olgu"dan (yani eskilerin deyişiyle bir "vakıa"dan) söz ediyorlar...

Besbelli bir şey ki bu "vakıa" böyle sürüp gidemez... Bir şeyler yapmak gerekiyor; "kışlada dayak"a kesinlikle son vermek gerekiyor. Bu yasadışı uygulamaya son vermek için de AB'den mektup beklemeyeceğiz herhalde...

Ayrıca (söylemeden edemeyeceğim) benim hiç değilse üç yazıdır dikkat çekmeye çalıştığım bu "sistematik dayak" meselesi (nedense) Türk medyasının hiç mi hiç ilgisini çekmiyor!

Yahu yapmayın! Karşı cinsten meslektaşlarımızın kayıtsızlığını bu dayak manzaralarına şahit olmadıkları için bağışlayabiliriz; peki ya erkek meslektaşlar, onlar, onlar da mı bütün "hatıralarını" unuttu? Medyanın görevi milletin bildiğini milletten saklamak mıdır?


8 Kasım 2005
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED