T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 17 MART 2006 CUMA | ||
|
Kamuoyu yoklamaları son zamanlarda hayli arttı. "Hangi siyasi partiye oyunu verirsin?" diye sorulan insan ne desin, partilerden hangisine eğilim göstereceğine karar verirken mevcutlar arasında bir tercihte bulunuyor; o durumda da "Ak Parti" diyenlerin sayısı bayağı yüksek çıkıyor. Oysa, halk, bazı konularda iktidarın icraatlarından mutlu olsa bile, geniş kitleleri ilgilendiren pek çok konuda mutsuzluk duyduğunu da gizlemiyor... İktidarın bir silkinişe, bir güven tazelemeye ihtiyacı var. Hükümetler üçüncü yıllarından sonra zorluklar yaşar bizde; geriye dönüp bakarsanız, bu hazin gerçeğin hemen her hükümetin başına geldiğini görürsünüz. Hükümetlerin en çarpıcı icraatlarını ilk yıllarında gerçekleştirmesiyle ilgili bir durum değildir bu yalnızca; insanoğlunun çabuk bıkan doğasıyla da yakından ilgili bir gerçektir bu: İktidar hem kendisi yoruluyor, hem de halkı yoruyor... Ne kadar başarılı olursa olsun bir hükümet, ne denli önemli icraatlara imza atarsa atsın, suyun insanı boğduğu, ateşin yaktığı kadar doğal bu gerçeğe o da zamanı gelince başını çarpıyor... Sahne sanatlarıyla uğraşanlar seyircinin dikkatinin dağılmaya başladığı bir süre olduğunu bilirler. Derslerde ve konferanslarda da öyle değil midir; öğrenci ve dinleyicinin dikkatinin uçup gittiğini fark edersiniz. Seyirciniz, öğrenciniz ve dinleyicinizin dikkatinin dağılması, sizin kötü bir sanatçı, dersini iyi anlatamayan kötü bir hoca veya sıkıcı bir konuşmacı olduğunuzu göstermez. Bunun gösterdiği tek bir gerçek vardır: Her insanın dikkatini ilânihaye üzerinizde tutamadığınız... İnsan bıkar, halk sıkılır... Böyle bir durumda siyasetçinin başvurabileceği fazla bir hüner yoktur aslında. Sihirbaz olsa, dikkati dağılan seyirciyi yeniden kazanmak için o ana kadar hiç başvurmadığı bir veya iki hilesi mutlaka bulunurdu. Profesyonel hatipler, dikkatin dağılmaya başladığını fark ettiklerinde, ortama uygun bir fıkra anlatırlar... Ya siyasetçi? En iyi trüğünü iktidara gelir gelmez yapmış, en önem verdiği konuyu ilk icraat olarak derhal uygulamaya koymuş olan başbakan ne yapsın? Başbakanın yapabileceği tek şey Bakanlar Kurulu'yla oynamak, bakanlarla parti yöneticilerine köşe kapmaca oynatmaktır. Her yeni sima, dağılmış dikkatini vereceği yeni bir meşgale demektir halk için... Rutine dönüşmüş icraatlar yerine umudunu tazeleyebileceği yenilerine kapı açmak... Pek çok başbakan, başarı durumuna hiç bakmaksızın, bakanlarını sık sık değiştirmişse sebep budur. Değişikliğin de fayda etmediği daha zor günler de gelir her iktidarın başına; Ak Parti'nin başına da gelecektir... Kamuoyu yoklamalarının halkın hangi partiyi diğerleri karşısında tercih ettiğine fazlaca önem verir siyasiler; zarar yok, yine versinler... Ancak, her kamuoyu yoklamasının halkın bıkkınlığını ortaya koyan, yorgunluğu göze sokan ayrıntıları da bulunur; akıllı iktidarlar, üçüncü yıldan itibaren araştırmanın esas o bölümüne yoğunlaşırlar. Ak Parti hükümetinin üçüncü yılı doldu, iktidar dördüncü yıldan yemeye başladı. Nabzı tutulan halkın önemli bir bölümü hâlâ "Oyum Ak Parti'ye" diyor demesine, ama galiba eskisinden daha kısık bir sesle dile getiriyor bu tercihini... Yorulmuş olmasın halk?
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |