T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 5 MAYIS 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
  Favorilere Ekle
  Giriş sayfası yap

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Şemdinli davası ikinci gününde

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylarla ilgili Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın dün başlayan ilk duruşmasına devam edildi.

Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 09.25'te başlayan duruşmada, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylarla ilgili tutuklu bulunan sanık Astsubay Başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş, 4 sanık avukatı ve 25 müdahil avukatı hazır bulundu.

Sanık Ali Kaya'nın sorgusuna başlamadan önce Jandarma İstihbarat elemanlarının sanık kapısından alınmasına tepki gösteren müdahil avukatları, bu kişilerin kapıdaki polis görevlilerinin kaydına geçmeden sanık kapısından içeri girmesinden dolayı kimlik tespitinin yapılmasını istediler.

Duruşma salonu kapısında bulunan emniyet müdürlüğünde görevli polis memuru, duruşma salonuna girerek 7 kişinin kimlik tespitini yaptı.

Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, daha sonra Kaya'ya 9 Kasımda Şemdinli'ye giderken kaymakamlık çeşmesinde yaptığı görüşmeyle ilgili "Dün telefonun çekip çekmediğini tespit etmek için itirafçı Veysel Ateş ile görüştüğünüzü söylediniz. Telefonun ekranından bunu öğrenemez miydiniz?" sorusunu yöneltti. Kaya, şebekenin telefon ekranından az göründüğünü, tam çekip çekmediğini tespit etmek için bu konuşmayı yaptığını belirtti.

İlhan Kaya'nın, "Akdeniz'de kooperatifiniz var mı? sorusu üzerine sanık Kaya, 1992 yılında Muğla'nın Fethiye ilçesinde bir kooperatife üye olduğunu, evin 2000 yılında yapımının tamamlandığını, bu evin de hemşire olarak görev yapan eşinin adına olduğunu bildirdi.

Ali Kaya, Mahkeme Başkanı Kaya'nın 'cezaevinde bulunduğu süre içinde herhangi ödül alıp almadığı yönündeki' sorusu üzerine de cezaevinde bulunduğu sürede herhangi bir ödül almadığını ifade etti.

"DEŞİFRE OLMASIN DİYE BİLDİRMEDİM"

Ali Kaya, sorgusu sırasında Seferi Yılmaz'ın 5 Ağustos 2005 tarihinde meydana gelen patlamayla birlikte elde edilen istihbari bilgiler sonucu teknik takip ve izlemeye alındığını ifade ederek, Yılmaz'ın bu olayı yaptığına ilişkin 26 Ağustosta jandarmanın 156 numaralı telefonuna ihbar geldiğini ve bu durumu adli mercilere bildirmediğini söyledi.

Seferi Yılmaz'a 9 Kasımda Almanya'dan gelecek paketin bilgisini emniyet birimlerine de bildirmediklerini anlatan Kaya, "Bu durum adli mercilere bildirilmiş olsaydı bu şahıs deşifre olacaktı. Ve istihbari çalışmalarımız aksayacak, Seferi Yılmaz'ın telefon görüşmeleri kesilecekti" dedi.

Ali Kaya, istihbari çalışmalarda hiç bir birimin kendi çalışmasını diğer birime bildirmediğini, istihbarat çalışmasının olayın operasyonel kısmında diğer birimlere bildirildiğini kaydetti.

Sanık avukatlarından söz alan Vedat Gülşen, "Seferi Yılmaz'ın bu kadar bilgi, delil, telefon görüşmesi, örgüt itirafçılarının belge ve bilgilerine göre aramızda bulunması hayrete muciptir" demesi müdahil avukatlarının tepkisine yol açtı.

Avukatlar bu konuşmanın kayda geçmesini istediler. Müdahil avukatları Ali Kaya'ya "Büyükanıt sizin için iyi çocuktu demişti.

Büyükanıt'tan ödül aldınız mı? " sorusu üzerine Kaya, "hatırlamıyorum" diye yanıt verdi. Avukatların "Abdülkadir Aygan ile Yeşil Kod adlı kişiyi tanıyor musunuz?" sorusunu da Kaya "hayır" yanıtını verdi.

Ali Kaya, Jandarma Komutanlığı ile İçişleri Bakanlığının bilgi paylaşım genelgesinin okuyup okumadığı yönündeki soruya da "hayır" dedi.

Müdahil avukatların, mahkeme heyetine "Olayla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu araştırma yaptı. Komisyonda dinlenen Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Sabri Uzun'un (hırsız evin içindeyse kilide gerek yok) ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklinde Ali Kaya'ya soru yöneltilmesini talep ettiler.

Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının itirazı üzerine bu soruyu Ali Kaya'ya sordurmadı.

Sanık avukatları, TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonunun olayla ilgili araştırma yapmasının ve rapor hazırlamasının Anayasaya uygun olmadığını savunarak, bu nedenle söz konusu raporda yer alan ifadelerin duruşmada kullanılamayacağını kaydettiler.

Sanık avukatları, Ali Kaya'nın saat 9.25'ten bu yana ayakta sorgusunun yapıldığını, yorulduğunu bu nedenle duruşmaya ara verilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti, bu talep üzerine duruşmaya 1 saat ara verdi.

Duruşmayı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Şemdinli Araştırma Komisyonu üyesi Mesut Değer ile CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan da izledi.

Elkatmış ve Değer, duruşmayı yaklaşık 2 saat izledikten sonra salondan ayrıldı.

İHD: SANIKLARI BİRİLERİ KORUYOR

Şemdinli davasının müdahil avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş, "Kimliği belirsiz kişilerin mahkeme salonunda bulunması ve sanıklarla aynı kapıdan salona girmesi, sanıkların birileri tarafından korunduğunu gösteriyor" dedi.

Adliye çıkışında basın mensuplarına açıklama yapan müdahil avukatlarından İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, mahkeme heyetinin 28 Nisan tarihli kararında kimlerin mahkeme salonuna gireceğini belirlediğini, ancak bugünkü duruşmada sanıkların arkasındaki ilk sıranın kimliği bilinmeyen kişilerce işgal edildiğini ve bu kişilerin sanıkların getirildiği kapıdan salona giriş yaptığını belirtti.

Alataş, duruşma salonuna giren avukatların dahi kimlik bildiriminde bulunduğu mahkemede, bu kişilerin kimlik tespitinde bulunmadığını görünce mahkeme heyetinden kimlik tespitinin yapılmasını istediklerini vurgulayarak, "Tüm zorlamamıza rağmen kimliklerini açıklamayan ve isimlerini bir kağıda yazan bu kişiler, İl Jandarma Komutanlığının elemanları olarak, güvenliği sağlamak için salonda olduklarını söylediler" şeklinde konuştu.

Bugüne kadar yargılama süreci içinde böylesi bir durumla karşılaşmadığını savunan Alataş, şunları söyledi:

"Salonda zaten güvenliği sağlamak için resmi kıyafetli askerler var. Ayrıca jandarma istihbarat elemanlarının orada ne işi var.

Gerçekten çok düşündürücü. Bu şu anda bu sanıkların birileri tarafından korunduğunu gösteriyor. Çünkü sanık, ifadesinde öyle şeyler söyledi ki tutukluyken dahi dışardaki istihbarat faaliyetlerinden haberi var. Bu da sanıkların halen dışardaki kişiler ve kurumlar tarafından korunduğunu açık ve net şekilde gösteriyor."

  • VAN (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi