T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 MAYIS 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Ali Murat GÜVEN

Acilen 'kısa film akıncıları' arıyorum

Uzun metrajlı profesyonel sinema yönetmenliğinin en etkili okulu saydığım "kısa filmcilik" alanında, acilen en az bir kaç düzine kadar "genç akıncı"ya ihtiyacımız var. Bunlar üç öğün sinema yiyip içen, kameralarına âşık, kafası fıldır fıldır çalışan, hayâl güçleri gayet zengin çocuklar olmalı. İster babalarının paralarıyla isterse de camiadaki göbekleri yağ bağlamış bazı ağabeylerin sponsorluklarıyla olsun, bir yolunu bulup derhal kısa filmler çekmeye başlamalılar. Biri İstanbul'da, biri Van'da, biri Adana'da, bir diğeri de belki Manisa'da... Ülkenin her yerinden yeşerecek olan bu kardeşlerimiz çektikleri ilk filmlerde bazı teknik ve estetik çamlar devirseler bile hiç kuşkusuz ki zamanla "kameranın dili"ni kavrayacak ve donanımlı birer sinema adamına (ya da kadınına) dönüşeceklerdir. Bundan adım kadar eminim.

Sonrasında da biraz daha yetkinleşerek, yaptıkları ikinci, üçüncü kısa filmlerle iç ve dış festivallerde boy göstermeliler. Boy göstermekle de kalmamalı, ödül kazanmalılar, ödül!

Ve en sonunda da "beyaz sinema"nın üçüncü dalgasını oluşturmalılar...

Vaktiyle bu dalganın bir üyesi olmayı çok istemiş, ancak sonrasında binbir türlü sıkıntı yüzünden treni kaçırmış biri olarak, hayatımın kalan bölümünde bu şahlanışı görmeyi öylesine çok istiyorum ki...

Üçüncü dalga sinemacılarımızın temelini şu sıralarda kesin olarak atmak zorundayız. Yoksa, üç-beş yıl sonra bu ülkede içinde "Allah'a emanet ol" cümlesinin geçtiği bir tek film bile çekil(e)meyecek.

Oysa şimdiye kadar anlatmaktan dilimde tüy bittiği üzere, sinema bu devirde kitlelerin gönlüne doğru akabileceğiniz en zarif, en kestirme ve de en etkili yol. Bu yolu külliyen reddeden ya da reddetmese dahi en azından hayatî önemini kavrayamayan "İslâmcı"yı artık adam yerine bile koymuyorum.

Ve siz, zengin Müslümanlar! Bir kaç ay aradan sonra, size aynı konuda ikinci kez sesleniyorum! Düşman çeşitli sanat dallarında suyun başını tutalı yarım asır olmuş ve sizler yiye yiye bitiremediğiniz o paralarınızla artık çok ciddi vebâl altındasınız. Sinemaya meraklı gençlerin ellerinden tutun ve yapacakları ilk kısa metrajlı filmlerinde onlara sponsor olmanın onurunu yaşayın. Dikkat edin, "onlara bu onuru yaşatın" falan demiyorum. Çünkü geleceğin "düşünce adamları"nı önceden keşfedip kendilerine tez elden destek çıkmakla bizzat sizler onur kazanacaksınız, onlar değil! Daldan sarkan, olgunlaşmış bir meyvenin tadına bakmayı dedem de bilir; marifet onu sabırla yetiştiren kişi olmakta...

Onlara destek olun ki bu ülkede Yücel Çakmaklı ağabey ve ardından gelen kuşağın yaşadığına benzer kopkoyu bir yalnızlık ortamı içinde film yapmaya çabalamasın genç dindarlar. Sistemin üvey evlatları değil, özgüvenleri en yüksek, arkaları en sağlam mensupları olsunlar...

Bu çağrım doğrultusunda ilk adımı bizzat atıyor ve buradan bütün Türkiye'deki sinema meraklısı gençlere açıkça ilân ediyorum: Türkiye'nin neresinde olursa olsun, video formatında çektiği bir kısa filmi kurgulamak isteyen, ancak buna ekonomik olarak gücü yetmeyen en az on adet genç sinemacıya, İstanbul'da (kısmen şahsıma ait olan) bir şirketteki bilgisayarlı non-lineer kurgu setlerinde filmlerini tamamlayana kadar süresiz kurgu yapma imkânı sağlayacağım. Bu da her kısa film için en az 3-5 bin YTL tutarında bir sponsorluk desteği anlamına gelir.

Siz, varlıklı ağabeyler! Film çekmek isteyip de "başlangıç sermayesi" bulamayan çocuklarımıza verilecek ilk sermaye de mutlaka sizden olmalıdır. Bu konuda hiç bir şey yapamıyorsanız, bari evlerinizde boş boş duran dijital video kameralarınızı ödünç verin gençlere...

Bu konuda ülke çapında bir tek somut örneğe rastlarsam, genç bir sinemacıya film yapma imkânı vermiş bir tek varlıklı kişinin adı bile bana ulaşırsa, kendisini bu köşede etraflıca tanıtıp ona okurlarımın önünde içtenlikle teşekkür etmeye şimdiden söz veriyorum.

Durumun hiç şakaya gelir tarafı yok. Ulusal sinema endüstrisi her geçen gün büyüyüp gelişiyor ve bizim "geleceğin sineması"nı kuracak olan adamlarımız, kadınlarımız henüz ufukta gözükmemekte...


Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi