T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 MAYIS 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

"Rejimin 11 Eylül'ü" ne demek oluyor? Bunlar mı toplumsal barışın güvencesi?

Herkesin sağduyulu olması, herkesin aklını başına alması, herkesin Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehlikeli atmosferden yara almadan kurtulması için el birliği yapması gereken bir zamanda, bazı insanların sorumsuz davranışları, benzetmeleri, tahrikleri dünkü cenaze töreninde yaşananlarla birleştirildiğinde ortaya çıkan Türkiye manzarasından hepimiz irkildik.

Danıştay'a yönelik saldırı için "Rejimin 11 Eylül"ü benzetmesi yapanlar, 11 Eylül'ün ABD ve dünya için ne anlam ifade ettiğini hiç düşündü mü? Bu ifadeyi düşünerek, bilerek mi kullandılar? Öyleyse, ya gerçekten çok ürkütücü gelişmeler olacağını biliyorlar ya da bunu temenni ediyorlar demektir. "Rejimin 11 Eylül'ü" ne demek?

11 Eylül sonrası Amerika için ne anlama geliyordu ve ABD yönetimi bu saldırıdan sonra neler yaptı? Nasıl bir Amerika, nasıl bir dünya kurmaya çalıştı? ABD'nin 11 Eylül'ü algılayış biçiminden rahatsız olmayan kimse var mı?

Ne yaptı ABD? Bütün dünyaya savaş ilan etti. İki ülkeyi işgal etti. İki ülke için işgal hazırlıkları yapıyor. Dünya genelinde örtülü operasyonlara başladı. İnsan kaçakçılığından işkencenin her türlüsüne kadar denemediği gayri insani yöntem kalmadı. Sayısız insan, yeri bile bilinmeyen yerlerde çürüyor. Kendi halkının bir kesimini açıkça tehdit ilan etti. Özgürlükler askıya alındı. İç güvenlik nedeniyle kendi vatandaşlarının hayatını kabusa çevirdi. Her şey güvenlik paranoyasına endekslendi. Nükleer saldırılardan iç savaşa kadar akla hayale gelmeyecek senaryolarla hem kendi halkını hem de bütün dünyayı ürkütücü bir geleceğe doğru sürükledi. Amerika'yı ve dünyayı bu hale getiren kadrolar herkesin nefretini üzerine çekti. Saldırıdan hemen sonra Afganistan'ı veya dış güçleri hedef gösteren, hiçbir soruşturma yapmadan oldukça net açıklamalar yapan ABD yönetimi, saldırıyı ustalıkla yönlendirip bencil çıkarları için istismar etti.

Danıştay'a saldırıyı, Türkiye'de rejimin 11 Eylül'ü olarak gösterenler bunları mı istiyor? Gelecek günlerde nasıl bir Türkiye manzarası öngörüyor? Benzetmeden hareket edersek korkmamız mı lazım? Peki Türkiye kendi 11 Eylül'ünün bedelini kime ödetecek? Kendi halkına mı? ABD gibi, aklına gelen ülkeye saldıramayacağına göre, öfkesini kendi halkından mı çıkaracak? Toplumun bir kesimini düşman mı ilan edecek? Binlerce insana terörist muamelesi mi yapacak? Özgürlükleri askıya alıp insan avı mı başlatacak? Bu benzetmeyi yapanlar, böyle bir Türkiye'yi mi hayal ediyorlar? Yarın bu hale gelen bir ülkede kendileri yaşayabilecekler mi?

Danıştay'a yapılan saldırıyla rejime savaş açan kim? Daha cinayet aydınlanmadan, saldırının arkasında kimlerin olduğu kesinleşmeden, sorumlulukla hareket etmesi gerekenler, teskin edici sözler söylemesi gerekenler, bu tehlikeli benzetmeyi yaptıktan sonra bu ülkenin toplumsal huzuruna, iyiliğine, güvenliğine, kardeşliğine yönelik hangi olumlu cümleleri kullanabilir?

Böyle bir benzetmeyi yapmak yerine dünkü cenaze töreninde yaşananlardan ürkmeleri lazım değil mi? Bir mağdurun cenazesi üzerinden gösterilen taşkınlığı, dizginlenmeyen nefreti, istismarı, saldırganlığı nasıl anlayacağız? 11 Eylül benzetmesi yapanların bu taşkınlıkta sorumlulukları yok mu?

Saldırıyı kim yapmışsa amacına ulaştı. İster bireysel saldırı olsun, ister birilerinin tezgahı olsun, ister yabancı istihbarat servisleri olsun amacına ulaştı. Taşkınlık, kin ve nefret şovunda sorumsuz cümleleri kullananlara, Türkiye kamuoyunun bir kesimini diğerlerine karşı kışkırtanlara sorumluluklarını kim hatırlatacak?

Cenaze törenini bütün Türkiye izledi. Bunlar mı toplumsal barışın güvencesi? Bunlar mı Türkiye'nin bütünlüğünü, barışı, sağduyuyu, kardeşliği isteyen? Çatışmayı, kamplaşmayı, toplumun bir kesimini hedef göstermeyi ne kadar da istiyorlarmış. Sevmedikleri, hoşlanmadıkları çevrelere ne kadar büyük nefret besliyorlarmış! Ellerinden gelse Türkiye'nin yarısına savaş açacaklar. Bu ne biçim Türkiye manzarası? Hangimiz böyle bir Türkiye istiyoruz?

"Bazı isimlere saldırı düzenlenecekmiş. Bu işi MOSSAD yapacakmış. Türkiye'yi İran konusundaki tarafsızlığından ayırmak istiyorlarmış. Türkiye, İran ile çatıştırılacakmış. Türkiye kan gölüne dönecekmiş" Deniz Baykal'ın "tehlikeli süreç" derken kastettiği bu mu? "Laiklik hassasiyeti"nin bu denli provoke edilmesinin nedeni bu mu? Hemen yanı başımızda tezgahlanan yeni bir savaşa hazırlık için psikolojik operasyon mu yapılıyor.

Devletin zirvesinin yer aldığı bir cenaze töreninde atılan sloganlar, konuşmalar nasıl bu kadar kin dolu olabilir? Kime karşı bu kin? Danıştay'a saldıran kişiye karşı mı? Arkasındaki güçlere karşı mı? Yoksa öteden beri hazmedemedikleri Türkiye'nin birlik beraberliğine mi? Katile, arkasındaki güçlere karşı hiçbir nefret ifadesi gösterilmezken, saldırıyla hiç ilgisi olmayanların bu şiddet histerisinin muhatabı olmaları nasıl açıklanabilir?

Her fırsatta bu ülkenin insanlarını düşman göstermek için yanıp tutuşan, her olayda hoşlanmadıkları birilerini düşman ilan eden bu anlayış bu ülkenin geleceğini nasıl bu kadar tehdit edebiliyor? Ne kadar susamışlar, ne kadar bahane arıyorlarmış! Ölenler için duyulan acıyı unutturup cenaze törenini kin ve nefret törenine dönüştürdüler. "Katil Başbakan.", "Sıra sana da gelecek..." Ne demek bunlar?

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi