Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Mehmet ŞEKER mseker@yenisafak.com.tr

Gözlerimiz, silahlı saldırıda hayatını kaybeden Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze töreninde.

Binlerce insan önce Anıtkabir'de toplandı.

Tempolu alkışlarla dolaşıldı.

Ardından İçişleri Bakanlığı ve Danıştay önünde kısa konuşmalarla tören yapıldı.

Oradan Kocatepe Camii'ne gidildi.

Gösteriye dönüşen tören boyunca atılan sloganlar oldu.

"Türkiye laiktir, laik kalacak."
"Yargıya uzanan eller kırılsın."
"Hükümet istifa."
"Mollalar İran'a."

Anlaşıldı.

Danıştay binası önündeki törene Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül geldiğinde protesto ile karşılandı.

Yuh'lar, ıslıklar, tempolu temposuz alkışlar...

Yine anlaşıldı.

Demek ki laikliğin tehlikede olduğunun herkes farkında.

Demek ki yargıya uzanan ellerin kırılması, hükümetin de istifa etmesi gerekiyor.

Bu arada mollaları da İran'a yollayacağız.

Devrimcisiyle, mollasıyla, dinsiziyle, dindarıyla, milliyetçisiyle, solcusuyla bir arada yaşamak zorunda olduğumuzu henüz kavrayamamışız.

Kimsenin bir başkasını sınır dışına göndermeye yetkisi olmadığını öğrenememişiz.

Vaziyet böyleyken demokrasiden, cumhuriyetten, hukuktan bahsedilebilirse, edelim.

Ardından yağsız, unsuz ve şekersiz helva yapmayı da konuşuruz.

Bu arada biri çıksa da memlekette kaç tane molla olduğunu söylese, kimlerin molla sayılabileceğini açıklasa...

Ne iyi olur.

Böylece kaç kişiyi dışarıya göndereceğimizi öğreniriz.

Efendiler...

Danıştay'a yapılan saldırı alçakça bir eylemdir.

Aklı başında bir kişi bile aksini savunamaz.

Her kesimden insanın aynı şekilde tepki göstermiş olmasına rağmen, bazılarının söylediklerine inanılmıyor nedense.

Kim onlar?

Hükümet üyelerinin söyledikleri hiç söylenmemiş sayılıyor.

Hâlbuki bu menfur saldırıda en büyük zarar hükümete çıkacaktır.

Çıkmıştır da nitekim.

Fatura kesilmiştir.

Cenaze töreninin, muhalefet gösterisine dönüşmesi ve alkışlar eşliğinde yükselen "Hükümet istifa" sesleri başka türlü açıklanamaz.

O muhalefet ki, bir başka hâkimi öldüren birini göklere çıkarmakta en ufak bir sakınca görmez.

Adana Yumurtalık hâkimini öldüren Yılmaz Güney, CHP'lilerin büyük çoğunluğunun gönlünde bir kahramandır.

O adi cinayete bir de siyasi hüviyet kazandırmaya çalışanlar olmuştu.

Bugün hâkimlere silah çekip içlerinden birini öldüren, ne kadar alçakça bir iş yapmışsa, o günkü katil de aynı şekilde değerlendirilmelidir.

Ama o solcu bir aktör, yönetmen ve Yeşilçam'ın "Çirkin Kralı"; bu ise sağcı bir avukat.

Kocatepe Camii girişinde İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve diğer bakanlar da aynı şekilde ıslıklı ve alkışlı protestoya muhatap oldu, yuhalandılar.

CHP'nin altı oklu bayrakları, cenaze töreninin mitinge dönüştüğünün bariz göstergesiydi.

Cenaze namazı öncesi ve sonrası "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganları devam etti.

Doğrusu şu şekilde:

Türkiye bir türlü tam anlamıyla laik olamadı.

Keşke olabilse.

Geri dön

Yazdır

Yukarı