T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 MAYIS 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin DOĞAN

Kriz, bir siyaset tarzı olursa...

"Ortadoğulu rejimleri" görünce insan, siyaset bilimine yeni kavramlar eklemek arzusuna kapılıyor. Ortadoğu'dan kasıt coğrafi bir alandan ziyade, baskıcı, kapalı ve tekelci rejimler...

Çağdaş bir dünyada bildik yönetim anlayışlarını sürdürmekte direnen, kendisini ısrarla demokratikleşme ve özgürleşmeye kapayan ülkeler aslında "kriz rejimleri" olarak da adlandırılabilir. İstikrarsızlık bu ülkelerin "doğal" değil, "üretilen" bir sorunudur. Tabandan değil, tavandan doğar. Krizler ise ülkeyi yönetmenin kendine özgü bir tarzından başka bir şey değildir. Türkiye'nin de bulunduğu bu coğrafyanın zor bir coğrafya olduğu, toplumsal ve kültürel yapının sorun potansiyeli taşıdığı kabul edilebilir. Ancak ülkelerin istikrarsızlığı toplumsal yapının ürettiği sorunlardan ziyade, yönetim anlayışlarının ürettiği bilinçli bir sorun sarmalıdır.

Kriz rejimlerinin ana felsefesi devletin bekasını sağlamak, devletin bekası için her şeyi mübah görmektir. Sanki bilim kurgu filmlerde gördüğümüz bir durumun yaşanan dünyadaki tezahürü gibidir. Bilgisayarların ele geçirdiği bir dünyada insanların araçsal bir hale gelerek anlamsızlaşması ve her şeyin teknik bir hal alarak mevcut durumun bekasının amaç haline getirilmesi gibi...

Kriz rejimlerinin temel özellikleri şöyle sıralanabilir:

1. Keyfiliğe açıktır. Kriz rejimleri hukuk devleti normlarına ulaşmayı hiç arzulamazlar, çünkü devleti ayakta tutmak için kendisini objektif kriterlere bağlamak düşmanla verilen savaşta anlamsızdır. Hukuk, devletin bekası için ayak bağıdır.

2. Halka kapalıdır. Kriz rejimleri demokratik normları içine sindiremezler, çünkü devleti ayakta tutmak için halkın talepleri, değerleri, hissiyatı anlamsız bir engel oluşturur. Yıkıcı unsurlarla mücadelede demokratik her talep bölünmeyi beraberinde getirecek bir tavizdir. Halksız bir devlet olamayacağına göre, halkın iradesini önemsiyor gibi görünüp, durumu idare etmek tek çıkar yoldur.

3. Belli bir sisteme dayanmaz. Kriz rejimlerinde idari ve siyasi sistem sorunlardan kurtulamaz, çünkü şer odaklarına karşı verilecek mücadele, sistem mantığına ters düşebileceği için sistemsizlik kurumsal yapıyı bir türlü yerine oturtmaz.

4. Şebekelerle iş tutulur. Hikmet-i hükümetin gereği sır, gizlilik ve kayıtdışı idaredir. Bu ortamda iyi ile kötü birbirine karışır. Ulvi duygularla hareket eden ve kendisini vatansever görenlerin arasında menfaat şebekeleri, illegal yapılanmalar, çeteler kendilerine yer bulurlar.

Kriz rejimlerinde amaç ülkeyi çatırdatmayacak sun'i krizlerle istikrarsızlığı sürekli hale getirip halkın iradesini, halkın seçtiği hükümetleri, güçlenen sivil toplum kuruluşları ve sermaye çevrelerini belli koordinatlar içinde tutabilmektir.

Böyle ülkelerde gelişme ve kalkınma olamaz. Bu ülkeler kendilerini aşamazlar, aksiyoner değil reaksiyoner olmak durumundadırlar.

Kriz rejimlerinde, rejimi gerçekten tehdit eden unsurlarla sistemin düşman olarak tanımladıkları aynı yerde konumlandırıldıklarından "gerçek tehdit"le sahici bir mücadele de bir türlü verilemez. Yıkıcı ve bölücü unsurların ortadan kaldırılamaması da sapla samanın sürekli birbirine karıştırılmasındandır. Geniş grupları zan altında tutabilmek için asıl tehdit olan küçük grupların varlığı önemli bir gerekliliktir.

Bu ülkeleri bölgesinde önemli bir aktör olarak görmek istemeyen kimi uluslararası çevreler de bu kısır çekişmeyi teşvik ederek ve ellerini ovuşturarak seyrederler. Kendi içinde ayakta duramayan ülkelerin dışarıda sivrilemeyeceğini iyi bilirler.

Neticede bu Ortadoğu ülkeleri kriz rejimlerinden zor kurtulurlar. Çünkü kriz, bir yönetim felsefesi haline gelmiştir.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi