T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 MAYIS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Bu sefer okur’dan köşe’ye...

Geçen salı günü o kadar meşguldüm ki çarşambanın yazısını araya sıkıştıramadım. “Neyse” dedim kendi kendime, “Köşemizden etrafa saçılan ışıklar bugün de eksik kalsın!”

Bu ruh hali içinde akşam saatlerinde posta kutusuna göz atıyorum. İlker Erinç imzalı bir okur mektubu çıktı karşıma. Konu: “Ertuğrul Özkök’ün 23.05.2006 tarihli yazısı”.

Sabah satlerinde Hürriyet’e göz attığımdan yazının ne menem bir şey olduğunu biliyordum. Dolayısıyla -açıkça söyleyecek olursam- bu tatsız tuzsuz yazı tek başına zaten epeyce sinir bozucu olduğundan, üstüne bir de onu konu edinen ikinci bir yazıyı okumak bana fazla geldi ve sayfayı açmadan diğer mesajlara geçtim. Sonra nasıl olduysa oldu (gerçekten hatırlamıyorum!) İlker Erinç’in yazısını önümde buldum. Eh artık yazıyı okumak -bir bakıma- farz olmuştu.

İyi ki okumuşum. Bu “okur mektubu” gerçekten müthiş bir şeydi. Okuruma hemen şu cevabi mesajımı geçtim: “Yazınız elime keşke sabah saatlerinde geçseydi de ‘çarşambanın yazısı’ olarak kullansaydım!”

İlker Erinç’in yazısı (artık “mesajı” değil) beni son derece memnun etti. Çünkü bir kere daha anladım ki, bu ülkede “yazar-okur” dengesi hepten zıvanadan çıkmıştır... Yazarları “okur”, okurları “yazar” yapmanın zamanı gelmiştir.

İşte size bu son derece umut verici mesaj-yazıdan bazı bölümler. Bakalım siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz?

“Başbakan’ın ağzından bir cümle yazılıp, içinde yer almayan ‘sizinkiler’ kelimesinin, muhalifinden ‘bizimkiler’ kelimesine ulaşılmış. Ondan sonra da ‘Beyefendi sizinkiler kim bizimkiler kim?’ diye sorulmuş (Ördek Hasan misali).

Başbakan’ın yakın çevresinden birinin, ‘Bu olayı bize yıkmaya çalışıyorlar. Ama göreceksiniz bak bizim taraftan çıkmayacak’ dediğini bir başkası Özkök’e rivayet etmiş, bu kanıtla bırakın hükümeti, tüm Ak Parti’nin kendilerinden başka tüm vatandaşları ötekiler diye gördüğü sonucuna varılmış. Okuyucuya, Ak Parti seni öteki diye nitelendiriyorsa sen de Ak Parti Hükümeti’ni, kendi hükümetin olarak kabul etmemekte haklısın mesajı verilmiş. (...)

Başbakan’ın ‘Bu cinayetin hedefi rejim değil, iktidar’ cümlesi, benzer şekilde tahrif edilerek, Başbakan’ın kendisini rejim dışında gördüğü sonucuna varılmış, kendi kanaatini ötekilerin ifadesi gibi tırnak içine alarak aklınca öldürücü darbeler ard arda vurulmuş:

“Biz nerede hata yaptık ki, Türkiye’de bize iyi bakan çevreler bu kadar değişti. Yabancı medya birden bizi ‘İslamcı’ bir parti olarak görmeye başladı?”

“Sayın Başbakan, öyleyse siz kimsiniz?”

Nasıl buldunuz, çok güzel değil mi? Son derece soğukkanlı, mesafeli ve esprili güzel bir değerlendirme değil mi?

İlker Erinç yazısının sonunda bana hitaben şu notu da eklemiş:

“Ricam şu ki; bu yazıyı bir de siz yorumlayıp bizlerle paylaşın...”

Okurumun “ricasını” maalesef yerine getiremeyeceğim. Hikayenin tamamını en güzel şekilde açıklayan bir değerlendirmeye ne ekleyebilirim ki?

Umutlandım doğrusu... “Okur okumaları”nın “köşeler”in bu derece açığında seyretmesi beni bayağı umutlandırdı.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi