T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 28 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet OCAKTAN

Ankara'da Mozart ve Baudelaire'le akraba olmak...

Ankara hep siyaset ve diplomasi başkentidir. Bu yüzden de, genellikle sıkıcıdır. Hele son günlerde, 'politik oyunlar'dan sıkı 'rejim' tartışmalarına kadar pek çok konudaki gündeme baktığınızda İstanbul'un lalelerini, Boğaz'ın şarkılarını daha çok özlersiniz. Ancak, Ankara'nın 'sıkıcılığı' biraz da nereden baktığınıza bağlıdır.

Ben, Ankara'ya politik sıkıcılığın ötesinde, sanatın coşkulu penceresinden bakmayı tercih edenlerdenim. Bunun için de, mümkün olduğunca nefes almakta güçlük çekilen 'kriz senaryoları'nı, şiirin ve müziğin kollarında dengelemeye çalışıyorum.

İşte bu yüzden de, Salı günü politikanın 'ateşli kulisleri'ni politikacılara bırakıp, Hacettepe Senfoni Orkestrası Konseri'nde Mozart ve Baudelaire ile akraba olmayı seçtim.

Şef Erol Erdinç yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası, Wolfrang Amadeus Mozart, Henri Duparc ve H. Berlioz'dan parçalar seslendirdi. Şef Erol Erdinç, Türkiye'nin önemli müzik adamlarından birisi. 1983- 2000 yılları arasında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın Müzik Yönetmeni olarak görev yapan Erdinç, Fransa, Çekoslovakya, Rusya, Portekiz, Brezilya, Arjantin, ABD, Kanada, Belçika Meksika, İtalya, Hollanda, Lüksemburg ve Litvanya gibi çok sayıda ülkede konuk şef olarak konserler verdi.

Konserin solisti ise Fransız soprano İsabelle Poulenard'tı. Sanatçının repertuarı, barok operadan, Mozart, Rossini, Weber ve Poulenc gibi bestecilerin eserlerinden yola çıkarak oluşturduğu çağdaş yapımlara dek uzanmaktadır.

Soprano İsabelle Poulenard, kadife sesiyle bizi Baudelaire'in, "Önceki yaşam", "Yolculuğa davet" ve H. Cazalis'in "Hüzünlü şarkı" şiirleriyle müthiş bir yolculuğa çıkarıyor. Sanki sihirli bir aydınlığa dökülen kar taneleri gibi akıyor içimize müziğin, şiirin ritimleri... İsabelle Poulenard'ın kadife sesi, hayatımızı safhalara ayırıp, yaşanmış kederli ne varsa onları alıp Baudelaire'in şiiri eşliğinde Nisan'ın zalim aşklarına taşıyor...

H.Berlioz'un 'Fantastik Senfonisi'nin sakin derinliğinde, bütün hatıralarınız aniden tutuşuveren meşaleler gibi parlayıp, kalbinizin duvarlarında yankılanıyor. Senfoninin 'hayaller, ihtiraslar' bölümünde, zaman zaman karanlık, vahşi, zaman zaman da parlak bir marşın eşliğinde 'ölümün duası' duyulur...

İsabelle Poulenard, Cazalis'in "Hüzünlü şarkısı"na başladığında geçmişle gelecek kavisler çizerek sanki ruhumuzun camlarını titretiyor. Kopuk mısralar, kısa kesik melodiler çoğalıyor Nisan'ın Ankara akşamlarında...

İsabelle Poulenard, Baudelaire'nin, "Yolculuğa davet" şiirine başladığında ise, aklımda dizeler tek tek sıraya girmeye başlıyor.

/Yavrum, sevgilim, sen
Tadını bir bilsen
Orada yaşamanın birlikte!
Keyfince sevmenin
Ölünceye değin
O sana benzeyen ülkede!
Puslu gökte yer yer
O ıslak güneşler
Senin yaş içinde parlayan
Hayın gözlerince
Bir gizemli ince
Tad verir gönlüme her zaman/

Galiba, gönlümüzü bir şiirin ya da müziğin ritimlerine dayadığımızda, hasret, unutmak istediklerimizden daha uzun sürüyor. Orkestranın temposu yükseldikçe, bütün gülümsemeler gözyaşları kayboluyor. Baudelaire'le uzun nehirlere binip, 'politik oyunlar'dan, 'küresel yalanlar'dan uzaklara akıyoruz...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi