Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	İbrahim KARAGÜL ikaragul@yenisafak.com.tr

25 Ocak'taki Filistin seçimlerinden zaferle çıkan Hamas'ı boğmak için yürütülen uluslararası kampanya fiyaskoyla sonuçlandı. İsrail ve ABD'nin Avrupa Birliği üzerinde de baskı oluşturarak, Hamas'ı tercih ettiği için, Filistin halkını cezalandırmaya yönelik çabası sonuçsuz kaldı. Abartılı tepki, yerini sağduyuya bırakmak zorundaydı ve bu şimdi oluyor. Bölge ülkeleri, Filistin halkının gerçek iradesini referans kabul teslim etmeye başladı.

İçinde Hamas'ın Siyasi Büro Şefi Halid Meş'al'in de bulunduğu beş kişilik Hamas heyeti, Türkiye'nin daveti üzerine, dün Ankara'ya geldi. Dışişleri Bakanlığı talebin Hamas'tan geldiğini söylerken Hamas kaynakları talebin doğrudan Türkiye'den geldiğini belirtiyor. Bu da, Türkiye'nin son yıllarda bölge ülkeleriyle yakınlaşmaya, bölgedeki sorunlarla aracısız ilgilenmeye, kendi bakışını geliştirmeye yönelik temel politikasıyla örtüşüyor.

Mart ayında kurulması beklenen yeni Filistin hükümeti oluşmadan önce yapılan bu ziyaret, şüphesiz son zamanların en önemli gelişmesi. Çünkü ziyaretin niteliği, diğer Arap ülkelerine yapılan ve yapılacak olanlardan biraz farklı. Ankara, Hamas'a siyasi ambargonun kaldırılması, yasal bir seçimle iktidara gelen bir kadronun meşruiyetinin yeniden vurgulanması, Türkiye'nin Filistin sorununda ciddi bir inisiyatif alması açısından önemli bir adım attı.

Türkiye'nin İsrail-Filistin sorununa "arabulucu" olma isteği bugüne kadar hep İsrail ve ABD tarafından reddedildi. Seçim sonrası bu yönde yapılan çağrılar yine karşılık bulmadı. Türkiye ısrarla Filistin'den ve Ortadoğu'daki gelişmelerden uzak tutulmak istendi. İnisiyatif geliştirmesi engellendi. Ankara şimdi dünyanın yapamadığını yapıyor, krizi yumuşatıyor. Hem Filistin'e hem de dünyaya iyilik yapıyor. ABD ve İsrail'in sert açıklamaları bir süre sonra yumuşayacak. Çünkü Hamas bir gerçek, onunla çalışmayı öğrenmek zorundalar. Bölgede her şeyin onların isteklerine göre şekillenemeyeceğini kabullenmek zorundalar. Bölgenin dinamiklerini hiçe saymamaları gerektiğini bilmek zorundalar.

Ziyaretten ABD ve İsrail'in haberi var mıydı? Vardı. Ziyaret ABD ve İsrail'le danışıklı bir program mıydı? Bilmiyoruz... Hamas Ankara'ya gelirken ABD Temsilciler Meclisi, Filistin hükümetine yardımları kesmeyi öngören tasarıyı bire karşı 410'a oyla kabul etti. Türkiye son derece cesur ve alkışlanacak bir inisiyatif aldı. Şimdi tepki gösterenler bile kısa süre sonra bunun imkanlarından yararlanma yoluna gideceklerdir.

ABD'nin bölge politikaları ciddi başarısızlıklarla karşı karşıya. Filistin'deki demokrasi sınavını kaybetti. Irak'ta işler yolunda gitmiyor. İran'ın meydan okumasıyla karşı karşıya. Suriye'yi dize getiremedi. Lübnan politikası başarısızlıklarla dolu. Hizbullah'ı silahsızlandıramadı. Ortadoğu'da demokrasi projelerini askıya aldı. Çünkü istemediği kadrolar iktidara geliyor. Ziyareti bu gerçekler ışığında da değerlendirmek gerekiyor.

Hamas yetkililerinin verdiği mesaj şu: "Türkiye'nin, Türk halkının içine sindirebileceği her barış formüle açığız. İsrail işgal ettiği bölgelerden çekilirse ateşkes yaparız."

Peki İsrail ne diyor: Sen silahsızlan, İsrail'i tanı, ben işgale devam edeyim. Hangi akıl bunu kabul edebilir? İsrail'in suikast politikasının mimarı Avi Dichter, hükümet kurulduktan sonra "Hamaslı bakanları öldürebileceklerini" söylüyor. Savunma Bakanı Shaul Mofaz ise, Hamas'ın hükümeti kurması halinde Filistin yönetimini İran ve Suriye gibi "şer ekseni" üyesi ilan edeceklerini söylüyor.

ABD, "Hamas terör listesinde" diyerek Filistin'de iç karışık çıkarmaya çalışıyor. Hamas onun terör listesindeyse PKK da Türkiye'nin terör listesinde... Irak işgalinden bu yana PKK'yı koruyor. Türkiye'nin taleplerini duymuyor. İşbirliği yapmıyor.

Hamas neden silahsızlansın? Halid Meş'al'in şu tesbiti dikkat çekici: ABD Hamas'ı silahsızlandırmaya çalışırken Kuzey Irak'taki Kürt grupların silahları ellerinden alınmıyor, daha da silahlandırılıyor. Filistin işgal altında ama Kuzey Irak değil. Neden? Türkiye bunları görmüyor mu? Görüyor tabiî...

Ziyaret en fazla ABD'li neo-conları rahatsız etti. Sert tepki vermeye hazırlanıyorlarmış. Onlara göre Hamas'ın Ankara'da ağırlanması, "PKK'nın Beyaz Saray'da ağırlanmasıyla eş anlamlı"ymış. Aynı açıklama dün, İsrail'den geldi. İsrail Başbakanlık Sözcüsü Raanan Gissin, ziyaretin İsrail-Türkiye ilişkilerinde derin yara açacağını söyledi ve "Biz Öcalan'la biraraya gelsek siz ne hissederdiniz?" dedi. Küstahça bir açıklama bu! Ne Türkiye İsrail, ne de Kürtler Filistin...

Zor geliyor tabiî. İsrail ajanlarının zehirlediği bir kişi Halid Meş'al. Ürdün'de giriştikleri bu cinayet başarısızlıkla sonuçlandı. Yakalanan iki Mossad ajanının iadesi karşılığında panzehir verildi ve Meş'al kurtuldu.

Şimdi bu kişiler Filistin'i temsil ediyor, Filistin halkının yeni liderleri. Hazmetmeleri elbette zor olacak. Ama gerçek bu!

Hamas artık örgüt değil devlet!

Filistin seçimlerinden hemen sonra Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta yaptığı açıklama, hem Hamas'a hem de İsrail'e yönelik uyarıları, son derece tutarlı ve gerçekçiydi. İsrail, ABD ve AB Hamas'a tehditler savururken, Türkiye'nin, seçim sonrası Filistin'e bakışı ağırbaşlılık örneği oldu. Ankara'ya göre seçim demokratik, seçilenler meşru temsilcilerdi. Hamas artık bir örgüt değil, hükümetti ve Filistin halkını temsil ediyordu. Bundan sonra yeni bir süreç vardı ve bu gerçeğe göre hareket edilmeliydi. Anakara ilk günden beri bu gerçekle hareket etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Hamas temsilcilerini Moskova'ya davet etmesi, Fransa'nın da bu sürece destek vermesi kuşkusuz Türkiye'yi cesaretlendirdi ama bu ziyaretle Türkiye bir adım öne geçti.

Geri dön

Mesaj gönder

Yazdır

Yukarı