T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 8 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


İsrail'in bahanesi asker

750 bin kişinin elektriğini keserek karanlığa gömmek gayr-ı meşrûdur! Suriye'nin hava sahasını ihlâl etmek, gayr-ı meşrûdur. Bir ülkenin hükümet üyelerinin yarısını, milletvekillerinin de dörtte birini yaka paça kaçırmak ve rehin almak gayr-ı meşrûdur.

  • GIDEON LEVY (*)
    İsrail Gazze'de operasyon yaparken, kara bir bulut kaplıyor etrafı. Operasyonun şiddeti arttıkça, bulut, daha bir kararıveriyor. Bu "yaz yağmurları"nın Gazze'yi sırım sıklam etmesi, yalnızca saçma değil; aynı zamanda, son derece gayr-ı meşrûdur.

    750 bin kişinin elektriğini keserek karanlığa gömmek gayr-ı meşrûdur! 20 bin kişinin evlerini barklarını terk etmeye, kendi şehirlerinden hayalet şehirlere kaçmaya zorlamak, gayr-ı meşrudur. Suriye'nin hava sahasını ihlâl etmek, gayr-ı meşrûdur. Bir ülkenin hükümet üyelerinin yarısını, milletvekillerinin de dörtte birini yaka paça kaçırmak ve rehin almak gayr-ı meşrûdur.

    TERÖR ÖRGÜTÜNDEN FARKSIZ

    Bunları yapan bir devlet, terör örgütünden farksızdır. Atılan adımlar ne kadar acımasız olursa, alınan sonuçlar da o kadar canice ve aptalca olur. Atılan adımlar, ne kadar ahlâkî temellerden yoksun olursa, İsrail hükümetinin dengesini yitirdiği izlenimi de o kadar güçlü olur. İsrail'in son haftalarda giriştiği operasyonlar, radikal değişiklikler doğuracaktır. Bunu bilelim.

    Her şey, yalnızca kaçırılan İsrail askeri, Gilad Shalit'in salıverilmesi için yapılmalıydı. Ancak bizim Gazze'de yaptığımız şeyin Shalit'in salıverilmesiyle zırnık kadar ilgisi yok. Orantısız ve ölçüsüz bir intikam alma girişiminden başka bir şey değil bu. Kassam roketlerine ve Filistin'li gerillaların saldırılarına karşı hiçbir şey yapmayı becermeyişimizin intikamını alıyor İsrail ordusu ve İsrail gizli servisi.

    Oysa attığımız adımlar, yaptığımız operasyonlar bizim gücümüzü göstermiyor. Tam aksine İsrail hükümetinin en az Hamas kadar güçsüz olduğunu, İsrail'in iyi yönetilmediğini ve İsrail hükümetinin geleceği hakkında kaygılanmamız gerektiğini gösteriyor.

    Kaçırılan İsrail askerinin babası Noam Shalit'in sesine yalnızca bilge ve itidalli kişiler kulak kabartabilirdi. Bu asil adam, belki de hayatının en kritik, en zor ânında bile askerlerin ve masum Filistinlilerin zarar görmemeleri çağrısında bulunmaktan geri durmuyordu. Ama bu ses, İsrail ordusunun ölçüsüz ve gelişigüzel saldırıları ve İsrail ordusunun maço sözcüsü General Amos Gilad'ın hırçın açıklamaları sonrasında sessizliğe mahkum edildi.

    İSRAİL ORDUSU, MEŞRUİYETİNİ YİTİRDİ

    Onbinlerce insana hayatı zehir etmek, Gazze'nin altyapısını tarûmar etmek, suyunu, elektiriğini kesmek ve bir ânda Gazze'yi cehenneme çevirmekle ne elde etmiş olacağız? Yazıklar olsun bize! Yazıklar olsun, bu asil adamın itidal çağrısına kulak tıkayanlara!

    İsrail Savunma Güçleri, Gazze'ye operasyon yapmaya başladığı andan itibaren meşruiyetini yitirmiştir. İsrail ordusunun, Gazze saldırısından bir gün önce, Kerem Shalom'u basıp, bir doktor ile bir kardeşi iki sivili Gazze'deki evlerinden kaçırmalarından kimsenin söz etmemesi tesadüfî değildir.

    Filistinlilerle bizim aramızdaki fark şu: Biz sivilleri kaçırıyoruz, onlar bir askeri yakalıyor; biz, bir devletiz, onlar bir terör örgütü! Şu işe bakar mısınız? General Amos Gilad, İsrail askerilerinin Filistinli sivilleri evlerinden yaka paça kaçırmalarıyla, Filistinliler tarafından bir İsrail askerinin kaçırılmasının aynı şey olmadığını, üstüne üstlük de bunun "kabul edilemez ve gayr-ı meşrû bir davranış" olduğunu söylerken ne kadar patetik (hastalıklı) ve bir tavır sergilediğinin ne kadar gülünç bir duruma düştüğünün farkında mı acaba? Dahası, İsrail askerleri tastamam aynı yöntemlere başvururken, İsrail'li bir üst düzey komutan "yılanın başı" nasıl Şam'dadır diyebiliyor?

    İsrail ordusunun ve İsrail gizli servisinin Filistinli sivilleri evlerinden daha sonra öldürmemek için yaka paça kaçırdıkları doğru. Doğru; ama bu sivilleri bazen daha kapılarının eşiğindeyken öldürüyorlar; bazen "pazarlık malzemesi" olarak kullanıyorlar; tıpkı daha önceleri Lübnan'daki, şimdiyse Filistin'deki savcılara yaptığımız gibi!

    Filistinlilerin, İsrail hükümetinin bakanlarının yarısını kaçırmaları hâlinde kopartılacak gürültüyü tahayyül edebiliyor musunuz? Şimdi şu halleriyle terörist diye yaftaladığımız Filistinlileri o zaman neyle yaftalayacaktık acaba?

    SONUÇLARI, VAHİM OLACAK

    Bir halkı, topyekûn cezalandırmaya kalkışmak, gayr-meşrû bir davranıştır ve böyle bir davranış en küçük bir zeka parıltısı işareti taşımamaktadır. Bir askeri kurtarmak için zaten harap olmuş bir havaalanını bombalamak, bu askeri kurtaracak bir operasyon mudur; yoksa yalnızca gazetelerin manşetlerini süsleyecek bir operasyon mu?

    Peki, bir halka bu kadar gayr-i insanî bir muamelede bulunmanın ne tür vahim sonuçlara yol açabileceğini hiç mi tahayyül edemiyoruz?

    Eğer Suriye Devlet Başkanı'nın sarayına saldıran İsrail uçaklarından biri Suriyelilerin karşı saldırıları sonucunda düşmüş olsaydı, ne yapacaktık acaba, hiç düşündük mü? Suriye'ye savaş mı ilan edecektik? Bu da bir başka "meşrû savaş" olarak mı adlandırılacaktı? Gazze'yi cehenneme çevirmek HAMAS hükümetini devirmekle mi; yoksa, Filistin halkının HAMAS etrafında kenetlenmesiyle mi sonuçlanacak? Washington'ın istediği gibi, eğer HAMAS hükümeti devrilirse, sonra ne olacak, hiç mi düşünemiyoruz?

    Bu sorular, hiç kimsenin cevabının ne olduğunu bilmediği sorular. Her zaman olduğu gibi, yalnızca oraya buraya kurşun yağdırıyoruz. Ancak bu kez, yalnızca kurşun yağdırmakla kalmıyoruz; aynı zamanda, en kötü teröristler gibi hareket ederek her tarafı bombalıyoruz, topa tutuyoruz, yakıp yıkıyoruz, cehenneme çeviriyoruz; bir şehri dört bir taraftan kuşatıyor ve hayalet şehre çeviriyoruz!

    Kimse çıkıp da sormuyor: Bu cehennem neyin nesi? Ve hangi hakla Gazze'yi cehenneme çeviriyoruz?

    (*) Gideon Levy'nin bu makalesi, İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinin 3 Temmuz tarihli üshasından çevrildi.

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi