T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 16 TEMMUZ 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
  Favorilere Ekle
  Giriş sayfası yap

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Düvenci şifresi

İnsanlık, Tevrat (Bible = Kitab-ı Mukaddes) Şifresi, ardından Da Vinci Şifresi gibi aptallaştıran kitaplarla uyutulurken, Dâbbe-t-ul-Arz da kendisini Müslümanlara iyi bir şeymiş gibi kabul ettirerek "malı götürdüğü"nü sanıyor. Oysa bu şifrelerin hiçbirinin aslı yoktur. "Da Vinci Şifresi" denen kitap; Dâbbe-t-ul-Arz'ın, Yeryüzü Canavarı'nın, kendisi ile mücadele edebilmek için Katolikler'in kurduğu "Opus Dei" örgütünü terorist bir örgüt gibi göstererek önce bu örgütü, daha sonra da Vatikan'ı ABD'nin kara listesine aldırıp hedef göstermek için yazdırdığı bir kitaptır.

İmdi ey kardeşler, aklımızı başımıza toplayalım: Tahriften korunmuş gerçek sadece Kur'an-ı Kerim'dedir. Yazık ki Kur'an-ı Kerim de Müslümanlar tarafından dahî değeri bilinmeyen bir emanet olarak kalmıştır. "Kur'an'ı tahrif etmedik" diyerek sorumluluktan kurtulamayız. Çünkü esasen bunu yapamazdık, Allah, başka kitap gelmeyeceği için, insanlığa lûtfunu ve inayetini göstermiş, son Kitab'ı tahriflerden korumuştur. Şu halde "sakaleyn"den, iki Ağır Emanet'den birincisi olan Kur'an'ın değerini bildik mi? Heyhat! Yüce Sevgili, çoğunlukla değerini bilmediğimize tanıklık edecek! (Furkan, 25/30).

İkinci ağır emanet olan Ehl-i Beyt'in, Itret'in, Yüce Sevgili'nin güzel örneğini, sünnetini temsil eden Velîler'in kadrini bildik mi? Da Vinci Şifresi gibi saçmalıklardan başımızı alıp da, bu "en'amte aleyhim"in, bu ni'metlerin, Büyük kurban'ın, Seyyid-uş-Şuheda Huseyn'in Kerbelâ şifresini çözdük mü? Heyhat! Bu ni'metlerden de sorulacağız! (Tekâsür, 102/8).

Durum böyle olunca elbette Dâbbe-t-ul-Arz'dan daha çok kuyruk darbesi yeriz. Bugün Lübnan'a, ardından Suriye'ye, ardından da İran'a, sonra da Türkiye'ye ateş püskürtmek için de meydanı boş bulur. Bu arada Hristiyanlar'ın beyinleri Yeryüzü Canavarı'nın İslâm demek olduğu yönünde yıkanır, Müslüman topluluklar da Arz'dan tostoparlak bir canlı çıkıp kendilerine güzel öğütler vermesini bekler veya bir ara bir Zat'ın hararetle savunduğu gibi, Stephen Hawking'in Dâbbe-t-ul-Arz olduğunu savunurlar. Bir ara da kendisine Dâbbe-t-ul-Arz unvânını -iyi bir şey olduğu kanaatiyle- veren bir başka zat vardı. Sonraları herhalde bu unvânın iyi bir şey olmadığını anladı ve -daha garip olsa da hiç değilse kendi insanlık onuruna zarar vermeyen- başka bir unvan takındı! Dâbbet-ul-Arz, İncil'deki "Yuhanna Mükâşefatı" kitabı ile (son kitap) uyuşan anlamdadır.

İmdi ey kardeşler, bu gibi "Dâbbet-ul-Arz" uyduruğu şifrelerle ömrünüzü, dünya ve âhiretinizi heba etmeyesiniz, yele vermeyesiniz zinhâr! Yüce Sevgili, "Şiddetlen ey darlık! Açılırsın!" buyururdu. Kur'an-ı Kerim'de: Kur'an tebliğine ve özünde Kur'an tebliği ile aynı olan önceki peygamberlerin tebliğlerine yalan diyen "mükezzibîn"in, mücrimlerin, müfsidlerin, zâlimlerin akıbetlerinin ne olacağı bildirilir. Buna karşılık Yeryüzü'ndeki İnsanlık Tarihi'nin sonucunda Salihlerin, Muttakıylerin, Sevgi ve ahlâk ehlinin Yeryüzü'nde hakim olacağını da yine Kur'an-ı Kerîm bildirir: Vel-âkıbetu lil-muttakiyn!

İmdi, demek oluyor ki harman sonu dervişlerin, yani müstekbirlerin değil mustaz'aflarındır. Harman sonu "dervişlerin" olunca, bu mustaz'aflar için harmanı döven, dövecek olan Aziz Düvenci'nin, Sevgi ve Adalet Düvencisi'nin onuruna, ben de Kur'an-ı Kerim Şifresine "Düvenci Şifresi" dersem, cesaretim herhalde iyi niyetime bağışlanır.

Ey Dâbbet-ul-Arz'ın boyunduruğuna girmemiş, Musa'nın (A.S.) o büyük Resul'ün hidayetine tabi olmakta sadakat göstermiş Yahudiler! Kelimullah Musa, tek bir oğlancığın kendisine öldürülmüş gibi gösterilmesine, bu simgeye bile dayanamayıp itiraz eden, günahlardan korunmuş, Adalet ve Sevgi Peygamberi idi. (Kehf Suresi) Dâbbe-t-ul-Arz'ın Yeryüzü'nde birinci görünümünden yine Adalet ve Sevgi Peygamberi olan Süleyman'dan sonra, Dâbbet-ul-Arz örgütü Tevrat'ı yer yer tahrif etti ve Musa'yı katı kalbli ve -hâşâ- kan dökücü gösterdi. Süleyman'ın Hukuk Devleti (Adalet Devleti) karşısında da "Şeytanların masalları"nı uydurdu. (Bakara, 2/102) Kur'an-ı Kerîm, "Musa'ya -bu şekilde isnadlar ile- ezâ edenlerden olmayın!" buyurur. (Ahzat, 33/69) Düvenci Şifresi'ne, "harman sonu dervişlerindir" ilkesinden başka "azanın zevali yakındır" ilkesi de dahildir. Elçiye zeval olmaz! Benden size bir dost tavsiyesidir bu! "Düvenci şifresini duymadık" demeyin! Kur'an-ı Kerim'e bakın!

Müslümanlar da Düvenci Şifresi'ni gözden ve gönülden sakın ola ki ırak etmeyeler! Bir insanı haksız yere öldürmenin bütün insanlığı öldürmeye eşit insanlık suçu olduğunu Kur'an-ı Kerim'de ve Kitab-ı Mukaddes'de Âlemlerin Rabbi ilân ediyorken, (Maide, 5/32) ırkçılığa kapılmak nice gaflettir? Kürdü, Türkü, Yahudisi, Müslümanı, bu kan dökme yasağının ahlâkın kategorik emrinin bir gereği olduğunu artık bilsinler! Emekli elçilerimiz de bilsin! Amerika'da bir utanmaz habîs fodul, ülkemizi bol keseden bölmeye kalkıştı diye, biz kendi "terbiyemizi" bozmayalım ve zinhâr "etnik temizlik" gibi gerçek anlamda "şeytan âyetleri"ni ağzımıza almayalım! Estağfirullah!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi