T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
O K U R   S Ö Z C Ü S Ü 10 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yusuf Ziya CÖMERT

'Antisemitizm' bize göre değil

'Antisemitist' yaftası, özellikle Batı'da, Demokles'in kılıcıdır, herkesi korkutabilir. Bizim geleneğimiz, 'bir ırka düşman olma' fikrinin yeşermesine uygun değildir.

Antisemitizm, dünyanın bir çok yerinde, özellikle Batı'da, bir tür baskı aracı olarak kullanılır. Bir çok yazar, Batı'da çok tehlikeli sayılan 'antisemitist' yaftasından korktuğu için, İsrail'in yapıp ettiği işlerle ilgili gerçekleri bile yazmaktan, tartışmaktan kaçınır.

Fransız düşünür Roger Garoudy (Fransız ve Müslüman), Türkçe'ye 'İsrail Dosyası' diye tercüme edilen (bendeki nüsha İngilizce, The Case of Israel) kitabında, Fransa'da İsrail hakkında konuşmanın ne kadar zor olduğunu uzun uzun anlatır.

NEYİ SÖYLEMEK ANTİSEMİTİZM OLUR?

Adeta, tanımsız bir terimdir anti-semitizm. 'Yahudi karşıtlığı' diye çevrilir ama, neyi söylemek antisemitizmdir, neyi söylemek antisemitizm değildir, emin olamazsınız. Bazen, ağlayan bir Filistinli çocuğun fotoğrafı bile antisemitizm olarak yorumlanabilir.

Biz tanımlayabiliriz, sadece antisemitizmin değil, başka ırk, din, mezhep karşıtı tutumları da tahlil edebiliriz.

'Teolojik' tartışmalarda, her dinin mensubu, kendi dininin niçin doğru, başka bir dinin niçin yanlış olduğu hakkında fikir yürütebilir. Bu, ayrı bir bağlamdır ve tartışma, hakaret ve alay sınırlarını zorlamadıkça makul sayılır.

Ama, herhangi bir dinin (veya mezhebin veya ırkın) mensuplarını, insanlığın 'kötü' saydığı vasıflarla birlikte anmak, mesela, 'İngilizler teröristtir' veya 'Fransızlar pistir' veya 'Çinliler vahşidir' demek, o topluluklara haksızlık olur.

'Yahudiler teröristtir' demek de haksızlıktır.

Şimdi zannediyorum, neyin 'antisemitizm' olması gerektiği konusunda bir fikre sahibiz.

İsrail'in, Filistin'i işgal altında tuttuğunu söylemek, antisemitizm değildir. İsrail askerlerinin Filistinli çocukları öldürdüğünü haber vermek, anti-semitizm değildir. Bu eylemlerin bir tür 'terör' eylemi olduğunu söylemek de antisemitizm değildir. Ama Yahudileri 'terörist' olarak nitelemek antisemitizmdir.

BİZ FARKLILIKLARA ALIŞIĞIZ

Bizim geleneğimiz, farklı dini, etnik ve sair toplulukların varlığını 'veri' olarak kabul eder ve bunlarla birarada yaşamayı yadırgamaz. Normal şartlarda, bizim toplumlarımızda, bir ırka düşman olmak anlamına 'anti' bir tavır zuhur etmez.

Yazarımız Yusuf Kaplan'ın geçen hafta yazdığı 'Frankenstein Ruhlu Adamlar' yazısında 'antisemitist' ifadeler olduğuna dair eleştiriler aldık. Bu eleştirileri dikkate alıp değerlendirdim. Şöyle ki: Eğer Yusuf Kaplan, "Şirret bir milletin, aşağılık bir insan türünün, türünün tek örneği bir varlık türünün türlü tuhaf iğrençliklerinden ötürü mü kopacak kıyamet?" cümlesini, Yahudiler'i hedef alarak yazmışsa, bence yanlış bir şey yapmış. Bir 'ulus'u tümüyle 'şirret, aşağılık' diye nitelemeyi herhalde Yusuf Kaplan da 'doğru' bulmaz.

Sorun şu: Yusuf Kaplan'ın alıntıladığım cümlede kullandığı "Şirret bir milletin, aşağılık bir insan türünün" gibi ifadeler, genelleme gibi görünüyor.

Bir ulusu hedef almakla, İsrail'in Filistinliler'e ettiği zulmü, öldürdüğü çocukları, yıktığı ocakları görmek, bu cürümleri işleyenleri hedef almak, lanetlemek, farklı şeylerdir. Yusuf Kaplan'ın bu inceliği farkedebilecek bir bakışa sahip olduğunu düşünüyorum.


Bir ara başlık güzelim haberi nasıl bozdu

İlker Erinç, 'Ucuz karanlık' başlıklı haberde kullanılan 'Paragöz sanayici turizmi de vurdu' arabaşlığını eleştiriyor.

Yeni Şafak'ın 3 Temmuz'daki manşeti, 'Ucuz Karanlık'. Haber, Ankara büromuzun muhabirlerinden Hamdi Ateş'in imzasını taşıyor. Ege ve Marmara bölgesindeki son zamanların en uzun süren elektrik kesintisiyle ilgili bir haber. Habere göre, kesintinin olduğu saatlerde Dünya Kupası maçı oynanıyor. Sanayici de, saat 22:00'den sonra Tedaş'ın elektriği daha ucuz olduğu için, Tedaş'ın elektriğini tercih ediyor. İkisi bir araya gelince, elektrik arzı, tüketimi karşılayamıyor ve elektrikler kesiliyor.

Bu olay, eni konu, güzelce anlatılmış Hamdi'nin haberinde. Ama, haberin sonuna doğru, bir arabaşlık konulmuş: Paragöz sanayici turizmi de vurdu.

Değerli okurumuz İlker Erinç, haklı olarak, "Paragöz sanayici" tabirinin yerinde olmadığını yazıyor. Diyor ki, "Sanayicilerin (ve tabii herkesin), maaliyetlerini düşürerek kârlarını yükseltmeye çalışmasının, ekonominin bir gereği hatta temel kuralı olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Kanun, yönetmelik, sözleşme ve etik kurallara aykırı davranmamak şartı ile, her kurum ve kuruluşun, uygun gördüğü tedbirleri almasını eleştirme hakkımız olmadığını düşünüyorum. Nitekim, Enerji Bakanlığı yetkililerinin açıklamalarından da anlaşılacağı gibi; sorun, sözleşmeye aykırı bir davranıştan değil, koordinasyonsuzluktan kaynaklanmış. Sanayicilerin, enerji üretim ve tüketiminin koordinasyonunu sağlamak gibi bir sorumlulukları olmadığı gibi yetkileri de yoktur. Sonuç olarak; sanayicilerin, yetki ve sorumluluk alanında olmayan bir konu ile ilgili eleştirilmesi yanlıştır.

Mektubunun devamında, isteyen herkesin, evdeki elektrikli araçları tarifenin pahalı olduğu saatte çalıştırabileceğini belirtiyor ve ticari bir kuruluşun, para kazanmasının da asla ahlaki bir zaaf olmadığını vurguluyor.

Sayın Erinç'in mektubu, güzel bir hatırlatmayla bitiyor: Bir sanayici olmadığımı da hatırlatarak sözlerime son veriyorum. Bu vesile ile çalışmalarınızda başarılar diliyor, ilginize şimdiden teşekkür ediyorum.

Evet, 'Paragöz sanayici' arabaşlığı, haber metninin içinde geçmiyor. Teknik ihtiyaca binaen eklenmiş. Mesela, 'Kesintiler turizmi de vurdu' denilseydi, hiç bir sakıncası yoktu.


Salih Diriklik'e selam...

Salih Diriklik, Türk sinemasının 'Yeşilçam dışındaki' arayışlarında aktif rol almış bir yazar ve sinemacıdır. Sinemacı dedim, doğru mu dedim bilmiyorum. Yalnız Değilsiniz ve Köprü filmlerinin yapımcısı, Gençlik Köprüsü ve 9. Hariciye Koğuşu dahil 13 filmin yönetmeni, bir çok filmin senaristidir. Bunlardan da önce, 70'lerden itibaren Tohum dergisinde, Bugün ve Bizim Anadolu gazetelerinde sinema eleştirileri yazmıştır. 2 ciltlik Fleşbek adlı eserin yazarı da odur.

Ben sinemayı sinema gibi severim. Salih Diriklik'in de (Yücel Çakmaklı ile birlikte) içinde bulunduğu 'Milli Sinema' mecraını bulsaydı dünya sineması içinde bir yer edinebilir miydi emin değilim. Ama, Salih Diriklik adını, ne zaman andıysam, saygıyla andım. Bugünlerde, Salih Diriklik'ten bir mektup almak beni sevindirdi.

Salih Diriklik, 'okur temsilcisi' sıfatıyla hazırladığım bu sayfa için güzel şeyler söyledikten sonra, Yeni Şafak'ın çok tartışma çıkaran sayfalarından birine, Ali Murat Güven'in hazırladığı Sinema sayfasına değiniyor. Şöyle diyor: "Kendisi biraz gönlü dolu ve sinema sevgisi engin biri olduğu için bazen yazılarında esip gürlüyor, ama bunun da hem sizin, hem de okurlar tarafından doğal karşılanması lazım. Çünkü ülkemizde, özellikle de sanat alanında o kadar çok haksızlıklar yapılıyor ki, insan istediği kadar soğukkanlı olsun, bir noktaya gelince patlıyor. Ayrıca Ali Murat, bu patlama işini büyük ustalıkla ve dozunda yapıyor. Son yazısı (İktidar olup muktedir olamamak) sebebiyle hem kendisini, hem de böyle bir sinema sayfasının hazırlanmasına imkan sağlayan siz yöneticileri tebrik ederim."

Bazı okurlarımızın, Ali Murat Güven'in 'patlama' işini 'dozunda' yaptığı konusunda 'kuşkuları' olduğunu belirtmem gerekiyor. Bu kuşkulardan Ali Murat'ın da haberi var. Sinema sayfamızın, Diriklik'ten 'olumlu' not alması kayda değer. Salih Diriklik'e değerlendirmeleri için teşekkür ediyorum.


Hz. Ali, sahabidir

7 Temmuz tarihli çengel bulmacada, cevabı Hz. Ali olan bir soru, yanlış sorulmuş. Bu konuları çok iyi bilen arkadaşımız Selman Cahit, soruyu 'Bir peygamber' diye yazmış. Doğrusu, 'Bir sahabi' olmalıydı. Bulmaca tiryakisi okurlarımız, genellikle bu yanılmayı anlayışla karşıladı. Biz yine de, özellikle hassas konularda daha dikkatli olmamız gerektiğini vurgulayalım.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi