Ben de eğitim reformu yaptım!..

Milyonlarca gencin kaderini belirleyen ÖSS. sınavındaki soruları, her yıl merakla okurum. Benim üniversiteye girdiğim 1960'lardan bu yana 40 yıl geçtiğine göre, gençlere verilen eğitimde hangi aşamaya gelinmiş, onu anlamaya çalışırım..

Örneğin bu yıl ÖSS'nin "sözel bölüm"ünde, "Kopenhag Kriterleri"ne, "Avrupa Birliği"ne, "Globalleşme"ye ilişkin soruları bulacağımı zannediyordum..

Ama hala "Tanzimat"ı ve "Cumhuriyet"i aşamamışız, sosyal bilimlerin temel kavramlarında..

Düşündüm..

ÖSS'nin mevcut sorularını sabit tutarak, acaba alternatif cevapları değiştirsek, eğitimi daha güncel hale getirebilir miyiz?

Örnekleyeyim..

Sözel bölümün 47'inci sorusu ve alternatif cevap şıkları şöyle..

47-İlk Türk devletlerinde Kurultay'ın savaş, barış gibi konularda aldığı kararlar, kağanı bağlamazdı..

Buna göre Kurultay, aşağıdakilerden en çok hangisine benzemezdi.

A) Meclis Hükümeti
B) Olağanüstü Meclis
C) Kurucu Meclis
D) Ulusal Meclis
E) Danışma Meclisi

Cevap anahtarına göre, bu sorunun doğru cevabı, "E" şıkkında belirtilen "Danışma Meclisi"ymiş..

Şimdi 47'inci soruyu tersine çevirip, kendi alternatif cevap şıklarımızla, eğitimi bu alanda güncelleştirmeye çalışalım..

A) T.B.M.M. Genel Kurulu'na
B) Milli Güvenlik Kurulu'na
C) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne
D) Batı Çalışma Grubu'na..

Evet.. "Kaan"ın kararını hiç etkilemeyen Kurultay, bugünkü kurumlardan hangisine benzerdi?..

Bizim doğru cevabımız, "A" şıkkındadır..

Bir başka sözel soruyu daha, bu şekilde güncelleştirelim..

88-İnsanların düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etmesi, doğruların ve gerçeklerin ortaya çıkmasına ve kavranmasına katkıda bulunur. Bir düşünürün dediği gibi, düşüncelerin savunulmasından, gerçekler doğar..

Aşağıdaki yargılardan hangisi bu görüşü destekler?

A) Devletin ekonomik alana müdahalesinin azaldığı, bireylerin özgürce ekonomik girişimde bulunduğu dönemlerde, toplumsal refah yükselmiştir.
B) Bilim ve felsefedeki başlıca ilerlemeler, düşünce ve inanç özgürlüğünün olduğu dönemlerde ve ülkelerde gelişmiştir.
C) Bireylerin yeteneklerini özgürce geliştirdiği eğitim ortamlarında, dünyada iz bırakan sanatçılar yetişmiştir.
D) Bireylerin yurttaş olarak haklarının korunduğu toplumlarda oluşan güven ortamı, insanların daha üretken olmasını sağlamıştır.

Cevap anahtarına göre bu sorunun doğru cevabı, "B" şıkkı ile ifade edilen yorummuş..

Yine soruyu sabit tutalım ve kendi alternatif cevap şıklarımızla, "güncel doğru"yu arayalım..

Evet.. İnsanların düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etmesi ve düşüncelerin savunulması, nasıl bir yargı ile değerlendirilebilir.

A) Ceza Kanunu'nun 312'inci maddesi, Terörle Mücadele Kanunu'nun 8'inci maddesi gibi mevzuatı yok etmek isteyen özgür düşünce sahipleri, menfur hedeflerine ulaşamayacaklardır.
B) Her düşünce serbest bırakılırsa, bölücülük, şeriatçılık, terörizm, anarşi ve benzeri tehlikeli olgular, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü hedef alacaklardır..
C) Özgür düşünce, devletin ve kurumların bünyesine bir bulaşıcı hastalık mikrobu gibi sızdığı takdirde, "askeri demokrasi", "liderler sultası", "kartel medyası" ve benzeri milli mefahirden olan kavramlar, sarsılacaktır.

Bizim doğru cevabımız, bu üç şıkkın hepsi birdendir..

Görüldüğü gibi, eğitim ciddi bir iştir..

Eğitimi çağdaşlaştırmak kabul edilebilir.. Ama eğitimin güncelleşmesini düşünmek bile tehlikelidir..

Ben gençliğin, kendine her ezberletilen klişeyi benimseyenini severim. Zaten ezberini iyi yapamayan ne ÖSS'yi kazanır, ne de kendisine doğru dürüst bir iş bulur..

Özgür düşünce ve aykırılıklar, sadece, medyanın seks konusuna girdiği ve magazini işlediği zamanlarda mümkün olabilir..

ÖSS sınavlarında, bu doğrultudaki güncelleştirmeler, önümüzdeki yıllarda yapılmalıdır.

ŞAKA

Kurda, kuşa kaldık!..

Bahçeli "DSP'nin güdümüne girdik" diyen MHP'lilere, şu cevabı vermiş..
-Bir güvercinin bir kurdu yediği nerede görülmüş?
Bu sorunun cevabı belli..
-Bir güvercinin, bir kurdu yemese bile, uysallaştırdığı, Türkiye'de görülmüş..
Dilimizde bu konuda ata-sözü bile var.
Şöyle.
-Kurdun yanında kuş da geçinir!..

SERDAR TURGUT

Denizli'ye zaman tanınmalı!..

Biliyorum.. Hepimiz, tüm özgür ve özerk gazeteciler aynı şeyleri düşünüyoruz.. Biz çoğunluktayız.. "Derin millet" de bizim gibi düşünüyor..
Ama, ah bu şarkıların gözü kör olsun..
Serde kartel var.. Susturulmak var..

Pazartesi günkü köşesinde, "Hürriyet"in değerli yazarı Serdar Turgut, "Amcanıza sansür işlemez" başlığı ile, konuyu ne güzel işlemişti..
Okurlarının (veya sanal okurlarının) sordukları sorulara, çarpıcı cevaplar veriyordu..
Mesela..

SORU- TOFAŞ Basketbol Klübü'nün kapatılması konusunda basında fazla haber yorum çıkmadı?.. Neden bu olayı, Türk kapitalizminin azgelişmişlik macerası kapsamında değerlendirmiyorsun?

CEVAP- Ben Milli Takım Teknik Direktörü Denizli'ye zaman tanındığı takdirde, onun takımı yoluna sokacağına inanıyorum..

SORU- Sokaktaki insan gazetelerde çoğu kez oto-sansür uygulandığını, yazarların çoğu kez doğru bildikleri şeyleri korku nedeniyle dile getiremediklerini söylüyor. Bu tesbitte doğruluk payı olabilir mi?

CEVAP- Denizli'ye süre tanınırsa, Milli Takım'ı yoluna sokacaktır..

SORU- Türk medyası sonunda kendini toparlayıp, Batı örneğinde olduğu gibi bir yapıya kavuşacak mı?

CEVAP- Milli Takım'ın düzelmesi için, Mustafa Denizli'ye zaman tanınmalı..
Evet.. Serdar Turgut çok haklı..
Mustafa Denizli'ye süre tanınmadan Milli Takım yoluna giremez..

Şu Hürriyet'te, Dalaşan'ların yerine Serdar Turgut'lar bu gazetenin kimliğini belirlemeden, "medya" kavramı yoluna giremez..