YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Üçlü "Kutsal İttifak"a Suçüstü...

Baskı rejimlerinin temel özelliklerinden biri "şeffaf", yani "saydam" olmamalarıdır. Demokrasilerle, baskı rejimlerini ayırdeden niteliklerin en başında bu gelir. "Demokratik hukuk devleti" ile "baskıcı kanun devleti" de tam bu noktadan ayırdedilirler. "Hukuk" ile "kanun" aynı anlama gelmez. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM'yi açış konuşmasında da, başka konuşmalarında da, "öncelikle, devleti yönetenlerin hukuka tabi olmaları" gereği üzerinde durdu. Saydam olmayan baskıcı rejimler, "hukuk denetimi"nden kaçan ve bundan hoşlanmayan rejimlerdir. Ankara DGM Savcısı Talat Şalk'a karşı Bülent Ecevit'in kaynattığı "cadı kazanı" tam da bu anlamda "hukuk denetimi"ne karşı açılmış, "yolsuzlukların üstünü örtme amaçlı" bir "baskıcı rejim" davranışıdır.

Talat Şalk'ı savunmak, demokrasiyi savunmaktır. Bu hükümetin "asker-sivil karşıtlığı"na dayalı ve sözde "demokrasi yanlısı" söylemleri kocaman bir yalandan ibarettir. Bir kere, bu hükümetin meşruiyet kaynağı, 28 Şubat sürecidir. Bu söylemlerin "yediği çanağı pisletmek"ten başka bir anlamı yoktur. Şu anda Genelkurmay'a hükmeden kadro, "28 Şubat'ın baş sorumlusu" olan kadro değildir. Bu kadronun, "yolsuzluklar"ın üzerine kararlılıkla gidilmesinden yana olduğu biliniyor.

Saydam rejimler, "yolsuzluklar"ın derhal denetlenebildiği ve bu sayede önlenebildiği rejimlerdir. Bir rejim ne kadar saydamlıktan uzaklaşırsa, o kadar "yolsuzluklar"a kol kanat gerer ve o yüzden baskı rejimleri, en kirli ve yolsuzluklarla çürüyen rejimlerdir.

"Dürüst" Bülent Ecevit'in başını çektiği hükümet, bu sebeple, Türkiye'yi her geçen gün yolsuzluklarla daha da kirleten bir yola sürüklüyor. Bu yolda ilerlerken "suçüstü" yapıldığı anda, baskıya başvuruyor. İçtüzük değişiklikleri yaparak TBMM'de muhalefetin sesini toptan kısmak; Talat Şavk'a soruşturma açarak, yolsuzluk soruşturmasını sürdüren yargı üzerinde baskı kurmak istiyor.

Ancak, "internet"li "küreselleşme" dünyasında baskı rejimleri çevirdikleri kumpasları fazla gizleyemiyorlar. Ecevit hükümeti de, argo deyimle pek vakit geçirmeden "faça verdi".

Nasıl mı?

Talat Şalk; Beyaz Enerji Yolsuzluğu'nu soruşturan savcı. Bu soruşturma, hükümet ortaklarından biriyle "Mavi Akım Projesi" arasındaki irtibata doğru yol alıyor. "Mavi Akım"ın üzerinde de "şaibe" bulunuyor. "Mavi Akım"ın siyasi sorumluluğu Ecevit'in üzerinde. Kasım 1999'da bir koşu Moskova'ya gidip, askıya alınmış anlaşmayı o imzaladı.

"Beyaz Enerji-Mavi Akım" konusunun hükümetin sonunu getirecek özellikler içerdiğini daha önce defalarca vurgulamıştık. Bu konu, "asker-hükümet" tartışmasını beraberinde getirdi ve "hükümet-muhalefet ilişkileri"ni gerdi.

Bir gün, DSP İstanbul Milletvekili Mustafa Düz, partisinden "yolsuzluklar"ın Ecevit'in her yanını kuşattığını bildirerek istifa etti ve Ecevit'in ismini vermediği "sağ kolu"na dikkat uyarısı yaptı. "Sağ kol"un Hüsamettin Özkan olduğunu dünya alem biliyor.

Aradan birkaç gün geçmeden Sabah gazetesi Mustafa Düz'ün Halkbank'tan büyük çapta kredi istemiş olduğunu ve alamadığını manşetinden verdi. Halkbank, Hüsamettin Özkan'a bağlıydı. Düz, haberi yalanladı ama Sabah'taki haberin kaynağının Hüsamettin Özkan olduğu kuşkusu yayıldı. Hatta Düz, şu açıklamayı yaptı: "Bu haber, bazı kirli bürokrat ve siyasetçilerle, aynı kirliliğe bulaşan ve ortak olan gazete sahiplerinin kendi çıkarları için birlikte hareket ettiklerinin somut bir örneğidir."

Hangi gazete sahipleri, niçin?

İşin bu bölümü çok karışık değil. Sabah'ın sahibi ve yöneticileri ile soruşturmasının tamamlanmak üzere olduğu ve işin ucunda DGM ve kelepçe gözüktüğü spekülasyonları yapan Etibank'ın sahibi ve yöneticileri aynı kişiler değil mi?

Derken, tam TBMM'de bir milletvekilinin bir kavga sonucu hayatını kaybettiği günün ertesinde bütün gazetelerin manşetleri bu konuya ayrılmışken, Sabah'ın manşeti: "Ankara'yı karıştıran belge"! Talat Şalk'ın yürüttüğü soruşturma için IMF, Dünya Bankası ve AB'ye başvurduğunun haberi. Ankara'nın karıştığından Ankara'nın haberi yokken, Sabah bunu manşet yapıyor.

Kaynak? İnternetteki Habertürk sitesi, bu haberin kaynağının Hüsamettin Özkan olduğunu manşetine taşıyor ve ardından Habertürk'ün Amerika'daki kayıt adresine 10-15 milyon dolar ödenerek site yokedilmek isteniyor, Habertürk 48 saat susuyor.

Daha da ilginci, Bülent Ecevit, Sabah'ın manşeti üzerine basın toplantısı yapıp, Talat Şalk üzerinde soruşturma başlatıyor. Hükümet ile Sabah gazetesi arasındaki "çok özel" ilişkiler, dikkatlerden kaçmıyor.

Tekrar edelim, unutmayalım; Sabah yönetimi Etibank soruşturmasının hedefi ve "kelepçe" için gün sayıldığı yorumları ortalığı kaplamış durumda. Yani, hükümet Sabah'ı; Sabah hükümeti kolluyor. Her ikisi birden "enerji yolsuzluğu" soruşturması yapan Cumhuriyet Savcısı'nın üzerine çullanıyorlar.

"Enerji yolsuzluğu-Ecevit hükümeti-Etibank/Sabah"tan oluşan "kutsal ittifak"a suçüstü! "Temiz Türkiye" ve "demokrasi mücadelesi"ne devam…


3 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Cengiz Çandar

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...