YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

İrade var iradeden içeri..

Önceki gece Reha Muhtar'ın "Ateş Hattı"na katılan "izleyici-konuşmacı"lardan biri sordu..

-Neden Sabah'tan kovuldunuz?..

Ben de, dilimin döndüğünce, "28 Şubat" döneminde, medyada yaşanılanları anlattım..

O dönemde Sabah gazetesinin nasıl devlet-malı bağımlısı olduğunu, Mesut Yılmaz'la al-ver ilişkilerine girildiğini, benim ve Canan Barlas'ın yazılarının kestirilmesi ertesinde, kamu bankalarından krediler alındığını, bunun da yetmediğini ve bir de "Etibank"ın verildiğini anlatmaya çalıştım..

Derken Etibank yönetim kurulu üyesi ve Sabah yöneticisi Zafer Mutlu, telefonla programa katıldı..

Etibank'ın boşaltılmadığını söyledi..

Arkasından şunları da ekledi..

-Mehmet Barlas'ın yazılarına, Mesut Yılmaz'ın müdahalesi ile son verilmedi.. Onu yazar yapan irade, yazılarına son verdi!..

Baktım dünkü "Sabah"ta da, Etibank yöneticisinin bu ifadesi aynen yer almış..

-Onu yazar yapan irade, yazılarına son verdi, denilmiş..

Acaba "yazarları yazar yapan" ve sonra da yazılarına son verebilen "irade", ne biçim birşeydir?

Bence "Sabah"ta yazı yazan ve yazılarına son verilen her kişinin, bu "irade"yi tanıması, anlaması, irdelemesi gerekiyor..

Acaba Çetin Altan'ı hangi "irade" yazar yaptı?

Bu "irade", ya Çetin Altan'ın yazılarına son verme kararına varırsa, ne olacak?

Cengiz Çandar'ı önce andıç gereğince manşetten hedef gösteren, sonra sansürleyen ve arkasından da susturan irade, Etibank yöneticisi Zafer Mutlu'nun sözünü ettiği "aynı irade" midir?

Mehmet Ali Birand'ı önce yazar yapan ve sonra yazılarını kesen irade..

Can Ataklı'yı, Ahmet Vardar'ı yazar yapan ve susturan irade..

"Yeni Yüzyıl"ı açan, sonra Korkmaz Yiğit'e satan irade..

"Yeni Binyıl"ı kapatan ve "Sabah"ın çıtasını yükselten irade..

Zaten ben iradenin, iradeli olanını severim..

"İrade" dediğin, gazetecilik mesleğini kullanıp, bankacılığa soyunmalıdır.. Sonra bankayı batırıp, gazeteyi de, ceketini alarak bırakıp gitmelidir.

Keşke hepimizi yazar yapan bu "irade", bizlere, "Etibank-Sabah" ilişkilerine nasıl bakacağımızı da öğretseydi..

O zaman, Zafer Mutlu ile Şükrü Karahasanoğlu arasındaki "mesleki" farkları da bilebilirdik..

Ya da Dinç Bilgin'in, Murat Demirel'den, Ali Balkaner'den, Hayyam Garipoğlu'ndan, hangi özellikleri ile farklı bir konumda bulunduğunu anlayabilirdik..

Acaba hala cezaevinde bulunan Nail Keçili, bu "irade"nin nasıl birşey olduğunu biliyor mudur?

"Sabah" için Romanya'da haber takip ederken yaralanan ve şimdi işine son verileceği kendisine tebliğ edilen Emre Aygen, bu "irade" hakkında ne düşünüyor?

Haberlerini oya işler gibi hazırlayan Meltem Pusat'ın da, susmasına karar verdi galiba bu irade..

Artık biliyoruz..

Bu irade, beni yazar yapmıştı.. Sonra bir gün yazarlığımı sona erdirmeye karar verdi..

Şimdi bu "üstün irade", "Etibank dosyaları"nın tamamlanıp, savcıların önüne gelmesini bekliyor..

Eğer bizlerin yazarlığına son veren "bu irade", Ankara'nın "siyasi irade"si ile uzlaşırsa, belki savcıların da savcılığına son verilecek..

Ondan sonra "Sabah"ın borçlarını ödeyecek ve Etibank'ı yeniden doldurabilecek kadar parası olan "başka bir irade", bizi "susturan irade"yi kurtaracak..

ŞAKA

Ah bu bütünlükler!..

Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen, Ecevit ve çevresinin savcılara karşı uyguladığı baskıyı kınamış..

-Yargı, "sav-savunma-karar" üçlüsünden oluşan bir bütündür.. Savcıya müdahale, yargıya müdahaledir, demiş..

Sayın Özgen'in bilmediği birşey var..

Şöyle ki..

-İktidar, Ecevit (veya Hüsamettin Özkan), Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli'den oluşan bir bütündür.. Bunları rahatsız edecek herşey, istikrara müdahaledir..

ATEŞ HATTI

"Minik kuş" demek, ayıptır!..

Öncelikle, Emincik'in, kendisinden "minik kuş" diye bahseden gazete haberlerine üzülmesine üzüldüm..

Böyle küçültücü ifadelerin medyada kullanılması ayıptır, yanlıştır, kural dışıdır..

Emincik, hayatında böyle şeyler yapmaz.. Kişiliklere saygı gösterir.. Hatta o kadar ki, Cumhurbaşkanı'ndan söz ederken "Ahmet Bey" der..

Kendisinden farklı düşünenlere ve bizlere karşı kullandığı özenli ifadeler ise, terbiye ve görgü kuralı kitaplarına geçecek niteliktedir.

Bu bakımdan, Emincik'in "Ateş Hattı"nı terketmesi doğruydu.. Ben de olsam ve gazetelerde benden de "minik kuş" diye söz edilse, ben de bırakır giderdim Reha Muhtar'ın programını..

"Ateş Hattı"nın formatına gelince..

"Halk"ın katılımı elbet çok önemlidir..

Ancak gönül ister ki, "halk"ın, sivillikten, demokrasiden, dünyalılıktan yana olan kesimleri de, bu tür açık-programlara aynı oranda davet edilsin..

Ben de öğrencilik yıllarımda, üniversite kantinlerindeki, ağızdan dolma, sloganlaşmış "düşünce tartışmaları"na çok katıldım.

Gönül ister ki, bu kadar yıl sonra, farklı birşeyler olsun..

Ama bu galiba çok zor..


3 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...